İstanbul Sanayi Odası Yönetim Ku- rulu Başkam Raif Dinçkök yaptıgı bir basın toplantısında ozel sanayiin durumunu açıkladı Son yıllarda özel sanayi sür'atle gelişmişti. Birçok mevzularda bugün memleket ihtiya- tının yüzde seksenini kargılayabile— eği gibi ihracat da apabilecekti. Fakat gelişme başladıgı kadar hızlı evam edememiş, hattâ duraklamış- . "Bu sür'atli inkişaf neticesi çok abiî olarak bir taraftan yeni kuru- ın fabrikalar için getirilmesi iktiza den makine ve tesisat, diğer taraf- ın mevcutlara ilâveten yeni kurula- ak fabrikaların - karşılamak zorun- da bulundukları ham de, tali madde ve yedek parça gibi 1ht1yaç— larına karşılık lâzım olan döviz ih- dış ticaret — bilançomuzda hissettirmiştir. Bunun icesinde — milli sanayiimiz ferah birşekilde ve sanayiin icap ettirdiği luntazam bir program tahtında ça- kabilmek için gerekli — ihtiyaçlarını arşılayamamıştır." Bu döviz kıtlığı ir zamanlar bir çok fabrikanın ka- zanmasına, hiç değilse faaliyetini asmasına sebeb Sanayi göre özel sanayiin hiçbir dalı tam randımanla ve rantabl bir — şekilde alışmak imkânı bulamamıştı. Devlet fabrikaları daha iyi durumda idiler. Çünkü onlar dövizi daha kolay, daha ol olarak temin edebiliyorlardı. Ra- Dinçkök bu ayrılıktan şikâyet et- "Her ne kadar 1053 yılı Kasım a- yındaneşredılmış dış ticaret rejimi- niz milli sanayiin gereklı ihtiyaçları- nı ön plânda tutmakta ise de dış ti- caret bilançomuzun yukarda arzetti- im Zzaruretler karşısında rejimin ununa uygun tatbikatı görememiş ulunuyoruz. Bu sebeble milli sana- la verdiği ehemmiyeti her zaman elirten hükümetimizden mevcut re- jimin tam olarak tatbik edilmesini eklemekteyiz. Bu takdirde, dahilde elde edilen mamulât ile bırçok ihti- aç maddelerinin ithali de önlenmiş ve yapılmış olan yardımların milli ekonomiye faydalı hizmetleri kısa za- rtanda gözükmüş olacaktır. Uzun bir zamandanberi devam edegelmekte o- lanve mer'i dış ticaret Truhuna da uymayan tahsis şekil bir müddet aha devam ettiği takdirde, milyon- larca lira sarfı ile kurulan milli sa- nayi zor ve müşkül durumda kalacak, mesutinkişaf, hayırlı neticeler vere- meyecektir. Bir tariz maksadı ile ol- mamakla beraber, devlet sektörü ile hususi sektöre ait fabrikaların ihti- açlarının artık aynı ölçü ve nisbet- erle karşılanmasını istemekteyiz. Bu- na, kurulacağı bildirilen Sanayi ve Enerji Bakanlığı ile tahakkuk edece- rini Ümit ediyoruz." Sanayi Odası temsilcisinin bu söz- leri insana devlet fabrikalarından ba- nlarının özel teşebbüse devri için on günlerde yapılan çalışmaları ha- tırlatıyordu. Daha iyi imkânlara sa- lipolarak çalışan bir tesisin daha ko- li şartlara itilmesi demek olan bu on teşebbüsten acaba ne kazanıla- caktı? ULAŞTIRMA Ev, direk, tel Halep Arşın oradaysa, P.TT. Şeşi beş görenler eçen haftanın sonunda orta boy- lu, tıknaz bir adam — Ankarada Telefon Müdürlüğü veznesine 21083 numaralı telefonunun nakil ücretine karşılık olarak 100 lira yatırıyordu. 21083 numaralı telefonun sahibi olan Vahit Erkan, zaman Zzaman telefo- nunun "azizlik"leriyle karşılaşmıştı ama, İdaresinin kendisine Telefon boyle bir "azizlik'- lına getirmemişti. Vahit Erkan, Maltepede Onur So- kak 23/1 de oturuyordu. Oturduğu daire, ailesine oldukça küçük geliyor- u. Üzun zaman yeni bir ev aramış- lar, fakat bulamamışlardı. Oturduk- ları apartmanın yanına yeni bir a- partman yapılıyordu. Bu apartmanın daireleri hayli genışti. Uzun zaman beklediler ve bu yeni apartmana ta— şındılar. Yalnız kendılerının taşınm ları kâfi gelmiyordu. Telefonlarının da yeni dairelerine nakli icabediyo du. Telefonlarının nakli için Telefon İdaresine bir dilekçe vermişlerdi. - kat aradan günler geçmiş olmasına rağmen, Telefon İdaresinden ne bir ses, ne de bir nefes gelmişti. Vahit Erkan, zaman zaman diğer telefon aboneleri gibi, Telefon İdaresinin taş merdivenlerinin aşınmasına yardım etmiş ve bu arada da telefonunun nak li için bazı hatırı sayılır ahbaplarının yardımlarım temine çalışmıştı. Ara- dan günler geçmiş, beklenilen sevim- li keşif memuru gelmişti. Birkaç gün yapacağını hiç ak- işte burada Erkana telefonunun olabileceği — bildiril- sonra da Vahit naklinin kabil mişti. Vahit Erkan sevinç içinde Telefon İdaresinin taş merdivenlerini çık- mış ve parayı vezneye — yatırmaya koşmuştu. Fakat kendisinden 100 li- ra talep ediliyordu. Halbuki telefon tevzi kutusu, eski oturduğu apart- man ile yeni taşındığı apartmanın tam ortasındaydı. Telefon tevsii ku- tusunun her iki aparmana olan uzak- lığı tam 13 metreden ibaretti. Te l fon İdaresi 100 metre dahilindeki nakiller için 37.50lira alıyordu Fakat bu ne- den böyle olmuştu? Hemen orada keşif raporu çıkarıldı. Raporda nak- lin 250 metre dahilinde olduğu yazı- lıydı. Vahit Erkanın itirazları hiç- bir şey ifade etmemişti. Keşif me- muru, telefonun nakil mahalline ka- dar gitmiş, keşfini yapmış ve raporu- nu,vermişti. Nakil 250 metre dahilin- de yapılıyordu. İtiraz hiçbir şeyi hal- ledemezdi*, esas olan keşif memuru- nun raporuydu! insanların olan ihtiyaçlarım Medeniyetin tekâmülü, medeni vasıtalara da arttırmaktadır. heme her büyük şehrimizde olduğu gıbı Ankarada da onbinlerce vatandaş te- lefon alabilmek için sıra bekliyor. Te- lefon İdaresinin bu ihtiyaçları karşı- layabilmesi için şebekeyi genişletme- si icabetmektedir. Bunun için de şüp- hesiz paraya ihtiyacı vardır. Tele- fon bakım — Ücretlerinin kaldırılma- sından sonra, anlaşılan açıkgöz ke- sif memurları idarenin yardımına koşmakta gecikmemişlerdir. AKİS,29 ARALIK 1956