BASIN Gazeteciler Devam eden mahkümiyetler eçen haftanın ortasında Ankara- da Adil Güneşoğlunun — başkan- lığında Emin Gebizlioğlu ve Ahmed Apaydından müteşekkil -Savcısı: Sa- nal Coşarcan- Toplu Basın Mahkeme- sinden çıkan iki gazeteci daha hü- küm giymiş bulunuyorlardı. Gazete- cilerden biri, tanınmış bir isme 'sa- hipti: Kasım Gülek. Bu isim politika sahasında olduğu kadar, bilhassa 1954'den sonra çıkarılan kanunlar muvacehesinde — kriminoloji sahasın- da da parlak istikbale namzet görü- nüyordu. C.H.P. Genel Sekreteri son hükmü Ulus gazetesinin sahibi ola- rak giymişti. Toplu Basın Mahkeme- si o gün kendisini ve gazetenin genç yazı işleri müdürü İbrahim Cüceoğ- lunu birer yıl hapse, onar bin lira pa- ra cezasına mahküm etmiş. Ulusunda bir ay müddetle kapatılmasına karar vermişti. Açık devam eden duruşma- lar sonunda savcı gizlilik istemiş, fakat mahkeme bu talebe uymamış- tı- hadisenin ortaya çıkan mahiyeti şuydu: H. P. Genel Sekreteri Ka- fim Gülek meşhur Karadeniz seya- hati dönüşü Sinop açıklarında, Ak- deniz cemisinde bir basın toplantısı tertiplemiş ve Milli Korunma Kanu- nunun tatbikatı hakkında beyanatta bulunmuştu. Beyanat bir çok gazete e bu arada Ulus tarafından neşre- ilmişti. O gün Ulus, Ankara Savcı- lığının talebi üzerine toplattırılmıştı. Müteakiben gazete mesulleri hakkın- da dâva açılmıştı. Okunan iddiana- meden ogrenılmıştı ki iddia olunan suç bu beyanatı yapmış veya yaymış olmak değildi. Savcı Sami Coşarcana göre suç, beyanattaki iki cümlenin gazetede manşet halinde gösterilme- sıydı Müdafaa avukatı Sahir Kurut- luoğlu duruşma sırasında, söylenme- si ve yayılması suç olmayan, söyle- yen hakkında da yayanlar hakkın- da da takibat yapılmayan cümlelerin şu veya bu puntoyla hneşrinin nasıl suç teşkıl edebileceğini sormuş, ka- nunda böyle bir icabın bulunmadığını belırtmış ve müekkillerinin beraati- ni istemişti. Fakat Adil Güneşoğlu- nun başkanlığında, Emin Gebizlioğlu ve Ahmed Apaydın müttefikan sav- cı Sami Coşarcanın görüşüne uymuş- lardı. Kararda Temyiz yolu acıktı. Yurtda durum Son haftalar zarfında Basın suçla- rından dolayı takibat veya mahkü- miyet Türkiyenin hertarafında de- vam ediyordu. İzmirdeki Demokrat İzmir gazetesinde çıkan bir fotoğraf- tan dolayı Manisa savcılığı gazetenin oradaki foto muhabiri hakkında taki- bat açmıştı. Ulus gazetesinde Şinasi Nahid Berker tarafından yazılmış iki fıkra dolayısıyla açılmış bulunan da- va Ankara Toplu Basın Mahkeme- sinde devam ediyordu. Mersindeki Sabah gazetesinde "Menderesle has- bıhal" başlığı altında yayınlanan ya- zı dolayısıyla yazının muharriri İh- san Tufan ve yazı işleri müdürü Asım Balcı sekizer ay hapse, 1333 li- ra para cezasına, gazetenin sahibi Rifat Özcan ise 6666 lira para cezası- na mahküm edilmişlerdi.. Mahkeme daha evvelce yazıyı Prof. Sabri Esad Siyavuşgil, Doç. Naci Şensoy ve Mu- H Ki Gris — — L Gülek ve Cüceoğlu kararı dinliyorlar Bir manşetin günahı AKİS,29 ARALIK 1956 rad Sertoğlundan müteşekkil bir eh- livukuf heyetine tetkik ettirmiş, her yazılan "Şahsi Politika" başlıklı yazıdan dolayı top- lattırılmıştı. Müteakiben tanınmış ro- mancının ifadesi İstanbulda, Kasım Gülek'in ve gazetenin yazı 1şler1 mü- dürü İbrahim Cüceoğlunun ifadesi Ankarada savcılıklarca alınmıştı. Ankaradaki Son vadis — gazetesi mesulleri Cemil Saıd Barlas ve İlha- mi Soysal hakkında da Doçent Mu- ammer Altsoyun bir beyanatını neş- retmiş olmak suçundan takibata baş- lanmıştı. Takibat ayrıca beyanatın sahibi hakkında da devam ediyordu. Nihayet artist Tevhid Bilge ve dan- söz Özcan Tekgül de Basın Kanunu hükümleri gereğince haklarında ta- kibata girişilmiş bulunan kimseler arasındaydılar Teşkilât Giden geldi G eçen haftanın sonunda Ankara- da Basın-Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğünün yeni binasındaki U- mum Müdürlük odasından biradam çıktı. Sırtına paltosunu, başına şapka- sını geçirdi ve binadan ayrıldı. Muam- r Baykanın Umum Müdürlüğü so- na ermıştı Böylece gidişi, tıpkı gelişi gibi oldu. Istenıldıgı için gelmişti, is- tenilmediği için gidiyordu. Vazifede bulunduğu müddet zarfında da hep istenilenleri yapmıştı. O binanın ka- pısından giriş şekli bir insanın hayat sayfalarına altın — yaldızlı harflerle yazılan neviden olmadıgı gibi, çıkış şekli de bir destana layık değildi. Muammer Baykan 1954 seçimleri- nin arefesinde — Birleşmiş Milletler Teşkilâtında çalışan — bir memurdu. Çanakkaleliydi. ve — Çanakkaleliler memleketlerinin bu okumuş, -Muammer Baykan Hukuk çocuğunu seviyorlardı. çimlerin arefesinde genç adam, D.P. lıstesınden milletvekili olmak için yurda . Yoklamaları, en çok rey alarak kazandı. Emin Kalafat, sırada ikinci geliyordu. Muammer Baykan mücadelesini Basın-Yayın ve Turizm Umum Müdürü Halim Alyot- la beraber yapmıştı. Halim Alyot da, yoklamalara katılmak için — yüksek makamlardan müsaade almıştı. Fa- kat Çanakkale, D.P. Genel Merkezi- ne sağlam görünüyordu. Mutlaka Milletvekili seçtirilmek — istenilen kimseleri -meselâ Fatin Rüştü Zor- luyu- oradan aday göstermek arzusu Genel Başkana hakimdi. Nitekim Baykana ve Alyota haklarından fe- ragat etmeleri teklif olundu. Bunun garip bir teklif olduğunda zerrece şüphe yoktu. Nitekim Halim Alyot red cevabı verdi. "Çanakkalenin A- merikadan dönen evladı" ise parti büyükleriyle yaptığı göz yaşlı, ku- caklaşmalı, dramatik goruşmelerden sonra "sen benim evlâdımsın" vaad- leri alarak teklifi kabul etti. Adaylı- ğım geri alıyordu. İşin buraya kadar 19