DÜNYADA OLUP BİTENLER sırlılar Kanalı milletlerarası bir ko- misyonun nezareti altında idare ede- çeklerdi. Bu komisyon Mısırın kanal- dan geçiş serbestlıgını ihlal etmeme- sine dikkat edecek ve Mısırın bu ser- bestiği ihlâl etmesi halinde de, karar- laştırdan — müeyyideleri "otomatik" olarak tatbik edecekti. İngilizlerin belirttiğine göre yeni plân Ingılızler tarafından yapılabilecek an büyük ta- vizleri ihtiva ediyordu. Fedakârlık sı- rası artık Mısıra gelmişti. Fransanın durumu ngilterenin yeni plânından sonra Birleşmiş Milletlerde yeni ümit 1- şıklarının belırdıgıne hiç şüphe yok- Güve Konseyi üyelerinin bü- yuk çogunlugu barışçı bir hal tar- zına ulaşılması için iki tarafı da iti- dale ve karşılıklı anlaşmaya — teşvik eden bir tavır takınmışlardı. Mısır bu teşviklerin tesiri altında kalmışa benziyordu. İngilterenin de kendini bu havaya kaptırdığı yaptığı teklif- ten anlaşılıyo rdu. cak bütün tarafların bu mutedil tutumları anlaşmazlığı hal — yoluna doğru sürüklerken, Fransanın takın- dığı tavır hiç de iç açıcı değildi. Fran- sa, Ingılterenın bu yeni tavizinin Batılılar için başarısızlıklarmın iti- rafından başka birşey — olmadığım ileri sürüyordu. İngiltere, kanalın ısır idaresi asına bırakılmasını kabul etmekle, Mısıra sözünü geçire- mediğini bütün dünya önünde ilân etmiş oluyordu. Nasır'ın duru- munu çok kuvvetlendirecek ve bütün Arap dünyasında olsun itibarı görül- memiş şekilde yükselecekti. . slında endişelendiren de Batılıların hezimeti değil, Nasırın Arap dünyasında gittikçe artmakta olan itibarıydı. Fransa, Nasırın iti- barı kırılmadıkça Cezayır milliyetçi- lerinin savaştan vazgeçmeyecekleri- ne inanıyordu. Bu inancında pe de haksız sayılamazdı Ancak — Sü- veyş davası hiç şüphe yok ki, bü- tün dünya için Cezayir davasından ehemmiyetliydi. Kimse istiklâlini kazanmak yolunda çalışan bir milletin Fransız boyunduruğu al- tında kalması için Süveyş mesele- sinin bir savaşa — ulaşmasını istiye- mezdi. Sepilofun vetosu akat bütün ümit kapılarının ka- panması, için Rus Dış İşleri Ba- kanı Şepilof'un Güvenlik Konseyınde vetosunu kullanması kâfi Keldi. Sov- yet Rusyanın Birleşmiş Mılletlerdekı bu 78 inci vetosu, Süveyş meselesinin bu kanalla halli imkânını da suya düşürmüş oluyordu Yeni gelişmeler eçen hafta içinde demirperde ge- zi devletlerinden sızan haberler, Stalın in ölümünden sonra bu devlet- ler içinde başlayan kaynaşmanın şu sıralarda da bütün şiddetiyle devam Nagy namzet İmre İktidara etmekte olduğunu gösteriyordu. Po- lonyada, Stalin zamanında komünizm prensiplerinden inhiraf etmiş olmak- la suçlandırılarak iş başından uzaklaş tırılan Gomulka yeniden mühim bir vazifeye getirilmek üzere bulunuyor, Çekoslovakyada işçilerle devlet ara- sında gizliden gizliye devam eden mücadeleye bir son vermeye çalışılı- yor, Doğu Almanya Halk Cumhuri- yetinden de yeni ve kuvvetlı hoşnut- suzluk sesleri yükseliyori Fakat gelişme ve ka naşmaların en mühimi Macaristanda cereyan e- diyordu. Komünizm dünyasına Sta- lin'in hakim olduğu devırlerde Tito- culukla ıtham edilerek yargılanan ve yargılanmaları sonunda ölüme mah- kum edilen Rajk ve üç arkadaşının ölüm yıldönümlerinde muazzam bir tören yapılmış ve böylece bundan yedi sene önce "yanlışlıkla cezalandı— rılan" bu devlet adamı birden 1 kahraman payesine yükseltil- . Bu, gerçekten dikkat çeki- ci ve ibret verici bir olaydı. Demir- perde perisi devletlerinde, Vatan ha- inliği ile milli kahramanlık arasında- ki mesafenin pek fazla olmadığı, üs- telik zaman ve zemine ve devleti ida- re edenlere- göre kolayca uzayıp kı- saldığı bir kere daha belli oluyordu. Demirperde devletleri işlerini ya- kından takib eden yorumculara göre, Stalin devrinin vatan haini ve Stalin sonrası devrinin milli kahramanı Rajk ve arkadaşlarına ölümlerinden tam yedi sene sonra yapılan bu tören, sa- dece onlara cemile olsun diye ter- tiplenmemişti. Törende, geçen hafta- lar içinde Rusyaya giden — Mareşal Tito ile Kırımda buluşan Macar lşçı partisi birinci sekreteri M. Gero rasında cereyan eden mulakatın da büyük payı vardı. Tito ve diğer Yu- goslav idarecileri, demirperde gerisi devletlerinde gırışılen Stalin devri a- damlarını temizleme hareketinin ya- vaş gelıştıgınden şıkayetçıydıler Bu şıkayet hiç şüp , - Rusyada Ge- Toe'ye de yapılmıştı Macar İşçi Par- tisi birinci sekreteri memleketine dö- ner dönmez hazırladığı bu törenle, Tito'ya, Macaristanda işlerin sanıldı- ğı kadar yavaş gitmediğini göster- mek ıstemış olmalıydı. andan, aynı törenin Macar halk efkarına hitap etmek için hazır- landığına da şüphe yoktu. Rajk'ın dul karısı tarafından bu yılın başla- rında Macar hükümetine yöneltilen hücumlarda, Stalin'in ölümünden son- ra girişilen temizleme — hareketinin iyi başlamış olmakla beraber sonu getırılmedıgınden şikâyet ediliyordu. Ha ârı tarafından da destekle- nen ve Macaristanın genç yazarları tarafından gazete ve edebi dergilerde âğıt üzerine geçirilen bu şikâyetler gecen aylarda tesirini göstermiş ve devrin Başbakanı — Rakosi istifa et- mek zorunda katmıştı. Ancak Macaristandaki en dikkate değer gelişme genç aydın Ve yazarla- rın üzerinde israrla durdukları tir ta- lepti: Bu aydın ve yazarlar, iktidara eski Başbakan İmre Nagy'nin geti- rilmesini istiyorlardı. Halbuki İmre Nagy, bundan bir yıl kadar önce. ğa kaymış olmakla — suçlandırılarak Partiden ihraç edilmiş ve unutulmuş- tu. İmre Nagy partiden ihraç edil- diği günlerde ağır endüstriyi ihmal etmek ve istihsal mallan istihsalin- den ziyade istihlâk mallan istihsaline önem vermekte itham ediliyordu. Genç aydın ve yazarlara göre Nagy bu suçlarını kabul ettiği ve Macaris- tanın bugünkü 1darecıler1 ile çalışma- ya razı olduğu takdirde tekrar iş ba- şına çağrılmalıydı. Macar aydın Ve yazarlarım böyle bir talepte bulunmaya sevkeden a- miller ıdeolmık Ve politik olduğu ka- dar da ekonom Macaristan, İkti- sadı bir buhranın eşıgmde bulunuyor ve iş başındaki hükümet bu buhranı karşılıyacak kudretle görünmüyordu. Kömür ve petrol istihsalinde küçüm senmiyecek azalmalar vardı Ve bu maddelerin — istihlâkinde — kısılmalar yapılmıştı. İşler ziraat alanında da yolunda gitmiyordu. — Ziraat Bakanı M. Matolesi'nin geçen ayın sonlanda doğru belirttiği gibi, buğday ekilen sahalar 1945 yılına nisbetle çok azal- mahsül geçen yıla nisbetle & 16 1la 18 eksilmiştir. Bu bakımdan bazı idarecilerin de eskiden söylemeye cesaret bite «de- meyecekleri bazı sözleri teklif olarak ileri sürmelerine de şaşmamak ge- rekirdi. Bu idareciler ki bunların başında sendika başkanlarından Apro geliyordu- köylü ve çiftçilerin de Halk Cephesi 1çıne alınmalarım isti- yorlardı. Halbuki İmre Nagy'ye yük- lenen suçlardan bırı de böyle bir is- tekte bulunmuş olmasaydı. Anlaşılan. Macaristanda. 1955 yılından bu yana büyük değişiklikler olmuştu.