BASIN der miydi? Görüyorsunuz ki bu dar yüksek mevki işgal edenler dahı bir tabir olarak "kuyruk'tan bahse- diyorlar. Adnan Menderesın bu tabi- ri kullanmakla Hü P. kurucuları- nın şeref ve 1t1barlarım zedelediği bir ân hatıra gelseydi cümleyi nakleden gazeteler aleyhinde tarafsız savcılık derhal dâva ikame ederdi. Niçin et- memiştir? Çünkü, hakaret kasdı gör- memiştir. Bu, masum bir tabirdir. Ümid ederim ki kelimeler hakkın- daki telâkkiler, o kelimeleri kulla- nanların şahsıyetlerı ile — değişmez, bazan suç delili, bazan masumiyet de- lili sayılmaz. Nitekim böyle düşündüğüm içindir ki reis beyfendi, tam bir haftadan beri savcılığın benden bir muvafakat - name talep etmesini beklıyor um. An- kara Savcılığı iki celse evvel "kuy- ruklarına basılanlar" tabırının suç teşkil ettiğini ileri sürmüştü. Buyru- Son Posta adını taşıyan bir ga- zete Tarihi S Ekim 1956. Ba şmaka le sütununda Selim Ragıp Emeç diye bir zatın yazısı var. Bir cümlesini o- kuyayım: "Metin Toker beyin ken- disine yapılan hayırhahlıklardan do- lağa D.P. den çıkarılacak bir hayli kuyruk acısı varmış". Ama kimse benden muvafakatname talep etme- di. Nitekim Hürriyet Partisinin ku- rucularından da talep edilmemişti. Acaba savcılık kendisini, — bizim şı reflerimizi de korumakla vazifeli say- mıyor mu? Ama işin aslı şudur: Biz- zat savcılık "kuyruklarına basılan- lar "a, beni mahküm ettirmenin son çarelerınden biri diye sarılmıştır. Ba- Ti 1dd1anamesınde bir tadilât yapsa ve dese ki n Toker, ancak iktidar ileri gelenlerı tarafından kullanıldı- ğı zaman suç teşkil etmeyen bir tabi- ri iktidar ileri geleni olmadığı halde kullandığından tecziye olunmalıdır". Böylelikle 1ddıanameye hukuki olma- sa bile kanuni bir kisve verilirdi. Bir hafta evvelki Son Posta — gazetesini dıger delillerimle beraber takdim ede- ceğim. 4 — Made ki ikmal edilmemiş formaliteyi ikmal — edilmiş farzettik, suç teşkil etmeyen bir 1stılah1 da suç farzedelim ve diyelim ki "kuyrukla- rına basılanlar" tabiri ile kastedılen— lerin şeref ve itibarlarına tecavüz va- ki olmuştur. O yazıda kastedilen, sizi temin ederim ki Dr. Mükerrem Sarol degıldı Temyiz Ceza Dairesi bile hangi şahsın kastedildiğinin açıklan madıgını kabul ediyor. Sonra, "kastın tayini, bakımından mecmuanın dava mevzuu olan neşrıyatı kül halinde na- zara alınmak suretile" diyor, hil Dr. Mükerrem Sarolun kastedıldıgı neticesine varılmış bulunulmaktadır" Niçin mecmuanın, sadece dava mev- zuu olan neşriyatı kül halinde naza- ra alınıyor? Bu mecmuada yalnız Dr. Saroldan bahsedilmemiş, yalnız Dr. Sarol tenkit olunmamış, yalnız Dr. Sarol hakkında kampanya addedile- cek neşriyat yapılmamıştır ki.. Her kelimenin altında, hatta alçak tiraj tabirinin altında eskı Devlet Bakanı- na bir hakaret iması aramak manisi- ni biz şimdiye kadar mudahıl vekil- lerine has sayıyorduk. Akis mecmua- sında "Kendi Aramızda" başhklı yazının çıktıgı tarihe kadar bin kişi- den bahsedilmiştir, bin kişiyle alâka- dar olunmuştur. Şımdı açıklanmadan kastolunan her şahsı "bu Dr. Sarol- dur" diye almak; kanaatımızce Dr. Sarolun şeref ve itibarına bizim tara- fımızdan değil, böyle düşünenler ta- Hakımler Heyeti No 3 Sual işareti rafından indirilen darbelerdir. Yani bu memlekette Dr. Saroldan başka tenkid olunacak kimse yok mudur? Vardır ve ben size o yazıda Dr. Sa- rolun hakikaten kastedilmediğini is- pat edeceğim. " i Aramızda hangi tarihli nüshada çık 20/ 11/195 Lütfen 16/11/1964 tarıhh Vatan gazetesini açınız, orada - med Emin Yalman imzasıyla çıkmış "Bozgunculara Toptan Cevap" baş- lıklı bir yazı goreceksınız Yazıda be- nim ha ir takım uydurma i- malar Vardır Ben o tarihte Ankara Birinci Noterliği vasıtasıyla gazeteye bir tekzip gönderiyorum. Gazete tekzibi Sulh Ceza Hakimine veriyor, hakim yazının benim adımdan bah- setmemesi dolayısıyla tekzibin neş- rine lüzum olmadığı kararına varı- yor. Size o tarihte gönderilen tekzibi ve hakimin 1/12/1954 tarihli kararı- nı takdim ediyorum. Akis hakikaten Vatan gazetesinde çıkan ve kanaatimce ayıp olan o ya- zının neşrinden evvel Ahmed Emini tenkid eden, onun tutumunu beğen- meyen neşriyatta bulunmuştur. İşte bunun delillerini teşkil eden mecmu- alar. İşaretli yazıları tetkik edenlerin Akisteki tek kampanyanın Dr. Saro- la müteveccih olmadığını kolaylıkla görürler. Halbuki Ahmed Emin Yal- man daha o tarihe kadar beni her gördüğü yerde Akis'ten dolayı teb- rik eder, mecmuayı zevkle okuduğun- kadaşımızın Akis' e benzer şekilde çı- kardığı Devir mecmuası ite bizimkini mukayese ederek takdirkâr cümleler kullanırdı. Fakat aynı —mecmuada kendisi tenkid olununca hususi ha- yatlardan bahsederek uydurma ima- AKİS, 20 EKİM 1956