İKTİSADİ VE MALİ Imar Gecekondu meselesi şehirlerimizin iman için "hummalı" bir çalışmanın bütün başını meşgul ettiği su günlerde Za- fer gazetesinde "Gecekondular Mese- lesi" başlıklı bir yazı çıktı. İstanbul, Ankara gibi şehirleri yeni- den imar, yeniden "feth'etmek sevda- sına kapılan hükümet başkanı gece- kondu meselesinin halledileceğini ge- çenlerde müjdelemişti. Havadislere bakılırsa bu yoldaki faaliyet şimdiden başlamıştı. Ama yıkmakla başlamış- tı. Zafer gazetesı işte bu ziyadesiyle cesur hareket"in sebeblerini açıkla- mağa çalışıyordu. Zafer'e göre gecekondu meselesin- den sorumlu olanlar gecekondularda oturan vatandaşlardı Bunlar güya çalışan iş güç sahibi gorunen kim- selerdi. Fakat aslında "bizde esasen iş ve işçi piyasası henüz lâyıkı ile te- essüs etmemiş bulunduğundan, sırtı- nı satın aldığı gecekonduya dayayan vatandaş lââlettâyin ama ziyadesiyle lââlettâyin ve uydurma bir iş ile gün- lük nafakasını çıkarmakta ve sözüm ona bir iş sahibi şekil ve kılığına gir- mektedir. Hakikatte ise bulduğu iş iş değildir, bu işle geçinmekte olan diğer vatandaşlara ve — bunların ek- mek ve maişetine musallat olmaktan ibarettir". Zafer, bir işe sahip olmak için köy- lerden şehirlere akın eden ve gece- kondu meselesinin bir numaralı so- rumlusu olan bu vatandaşların neden gecekonduyu tercih ettiklerini de a- çıklıyordu: "Denilebilir ki, gecekon- du hadisesi, aşiri hayattan şehir ha- yatına geçişin mütebariz ve dikkâte ayan bir merhalesidir. Eğer şehirle- rin bağrında çadır kurmaya imkân olsa idi, belki gecekonducular dog— rudan doğruya bunu tercih ederlerdi. Ama şehirlerin, belediyelerin de bir nizamı mevcut olduğundan, gecekon- ducular çadır ile ev arasında bir mes- ken şekli keşfetmiş — bulunuyorlar". "e Bugün, dışardan gelecek kimsele- re iş vâad eden şehir ve kasabaların adedi çok daha fazla artmıştır. Ve gelenlerın gecekonduya 'karşı adetâ marazi bir rağbet göstermeleri, kır- larda yahut hanlarda sürünmek adet- leri de kalktığından, otele yahut hana iner gibi başlarını hemen oracıkta hasıl olması mümkün bir dört duvar ile çatının altına sokmak istemeleri hesabından ileri gelmektedir. Arsa i- çin herhangi bir bedel ödememek ve fuzulen işgali, aynen diğer gecekon- ducular gibi bir emri tabit haline ko- yabilmek imkânı da, ne şüphe ki bu işte, teşvik edici bir rol oynamakta- di” Bu sebeblerden ileri gelen gecekon- dular hâdisesi, n Türk şehir- ciliğini, yakından tehdıt eden bir ni- zamsızlık hareketi halını iktisap et- miş bulunuyor" ayrıca mülki- yet nizamım ve bunun muhtelif un- surlarını bozmakta ve anarşik bir durum yaratmakta" idi. Hâdisenin iktisadi ve 1çtıma1 başka netıcelerı de yazıda ihmal edilmemiş- unların da üzerinde olarak, kasaba Ve şehirlerdeki iş ve işçi du- rumu ve bunun organik bir intizam ve selâmet arzetmesi noktaları gel- mektedir. Bir kasaba yahut şehre so- Bir gecekondu yukselıyor Yerinde yeller esecek SAHADA kularak hamallık etmek yahut sey- yar satıcılık yapmak, kısacası sırtın- da bir yük taşımaktan başka bir ihti- sasa malik bulunmamak iş sahibi ol- mak değildir. Teşkilâtlı bir cemiye- tin kasaba ve şehirlerinde, zerzevatı kapıların önüne kadar getirip bağıra çağıra satmaya lüzum yoktur. Çarşı- lar vardır, pazarlar vardır; gider ne alacaksa oralardan alır. Ak- si- halde sade satıcının değil alıcının da itiyatları bozulur. Arz ve talep ile tevzi işleri Arap saçına döner. İkti- sadi ve ticarî ahenk ve muvazene sar- sılır. çtimai aksülâmellere yol açarak kasabaların yahut şehir- lerin günlük hayat manzaralarım şa- yanı merhamet bir karışıklığa ve ip- A tidailiğe götürür", p n ka- pıcılığını birbirine — devredercesine, her .köyünden inen ve cebinde beş on parası olan vatandaşa biri gecekondu devrederek ona, o kasaba yahut şe- hirde devamlı bir iş buluncaya kadar beklemek ve ikamet etmek imkânını sağlamak, o memleketteki iş şartla- rını daim! bir hercümerç ve şuris i- çinde bulundurmak demektir. Zaten birbirinin ayağına basar giti büyük şehirlerimizde birbirinin — nafakasını elinden almak yahut - yanyana dük- kanların aynı hizmeti yapmak husu- sunda perakende tıcaretı gayri ciddi hudutlara kadar götürmeleri sanki kafi gelmiyormuş gibi tutup bir de işporta ticaretini yaygın ve salgın hâle sokmak, son zamanlarda hep bu gecekondular yüzünden değil midir?" Konunun ciddiyeti jle bagdaşması imkânsız olan bu "lâalettayin" yazı iktidar sözcüsü gazetede değil de bir başkasında yayınlanmış olsa okun- a bile değmezdi. Çünkü fikir bir- lıgınden bilgiden, belki de iyi niyet- ten mahrumdu. "Lâ lttayın sıra- lanmış bazı iri sözleri rağmen ufacık bir tenkide dayanacak halde değildi. Gecekondu hâdisesi bazı kimselerin şehirde veya kasabada yaşama he- veslerinden çok iktisadi şartlardan doğmuştur. Türkiyenin nüfusu sürat- le artıyordu. Buna karşılık iş imkân- larının artışında aynı hız yoktu. Bü- tün yeni fabrikalara rağmen Türki- ye hâlâ bir ziraat memleketi idi. Nü- fusunun yüzde 80 ni geçimini hâlâ topraktan çıkarmak için çabalıyordu. Toprak, insanların keyiflerine göre arttırabilecekleri bir şey değildi. Türkiyede bugün ekilmemiş toprak belki yok denecek kadar azalmıştı. Bundan sonrası mevcut toprakların verimini artırmak gayretini gerekti- riyordu. Türkiyenin zirai nüfus kesa- feti zaten çok yüksekti. Son yıllarda cografyacılarımızın yaptıkları bir il- mi toplantıda ileri suruldugu gibi top- raklarımız ugünkü —nüfusu ziraat yolu ile doyuramazdı. Nüfusun art- mağa devam ettiği bir sırada ziraa- tın makineleşmeğe başlaması birçok ziraat işçisini işsiz bırakmıştı. İşte gecekondu meselesini yaratan sebeb- lerin başında çalışmak isteyen insan- ların iş bulmak için çırpınmaları ge- AKİS,20 EKİM 1956