DÜNYADA OLUP BİTENLER Süveyş Sönen ümitler atlak verdiği — gündenberi bütün dünyanın huzurunu kaçıran Süveyş anlaşmazlığı, nihayet — geçen hafta— nın başlarında, Güvenlik Konseyi ö- nüne çıkarıldı. Anlaşmazlık bılın— 26 Temmuz'da Mısır Cum- hurbaşkanı Albay - Nâsır'ın Suveyş kanalı kumpanyasını devletleştirme- si üzerine ortaya çıkmıştı. O günden anlaşmazlığın — Birleşmiş Mılletlere götürülmesi için mütead- dit teklifler yapılmış, ancak İngilte- re ve Fransa, böyle Ur hareketin an- laşmazlığın bir hal tarzına bağlan- masını büsbütün geciktireceğini ile- ri sürerek, içinde bulunduğumuz a- yın ilk gunlerı_ne kadar buna yanaş- mamışlardı İngiltere ve Fransaya göre anlaşmazlığın Birleşmiş Mil- letlerin aracılığıyla çözülmesi — ço güçtü ere, Güvenlik Konseyin- den karar geçırmek Konseyin işleyi- şındekı agırlık ve içinden çıkılması güç sistemi — bakımından deveye hendek atlatmaktan farksız- dı. n başka, — anlaşmazlığın patlak vermesinden sonra kendisine Batıklar tarafından yapılan çeşitli teklifleri Öönce birinci Londra Kon- feransında varılan onsekızlı teklif ve undan sonra ikinci Londra konfe- ransında kurulması — kararlaştırılan "Kanaldan — Faydalananlar Birliği" tekliflerini- reddeden Mısırın, Güven- lik Konseyinde her nasılsa alınacak bir kararı tatbike yanaşman da çok şüpheliydi. Nitekim Mısır, İsrail ge- milerini Kanaldan geçirmediği için Güvenlik Konseyi tarafından oy bir» lıgıyle takbih edildiği zaman da bu- na aldırmamış ve Kanalı İsrail ge- milerine kapalı bulundurmakta de- vam etmişti. Mısırın Güvenlik Kon- seyinin kararlarını dinlemiye niyetli olduğunu açıkça gösterir hiçbir işaret şimdi de yoktu. Son zamanlara kadar böyle düşünme ye devam ettikleri halde. İngiltere ve Fransa anlaşmazlığı Güvenlik Kon- seyine götürmeye nasıl razı olmuş- lardı? Bu, işin bir değil, birkaç se- bebi olsa gerektı Bir kere bu iki Batılı devletin halk efkârı, hükümetleri ü- zerine meselenin Bırleşmış Milletler kanalıyla bir hal tarzına baglanması yolunda devamlı — tazyi maya başlamıştı. — Halk efkarının tepkıle— rine karşı gayet hassas olan bu h metler, elbette seçmenlerinin bu ış— leklerını görmezlikten — gelemezler- Bundan başka Sovyet Rusyanın desteğinden amin olan Mısırın, Gü- venlik Konseyinden Rusya'nın — oyu olmaksızın kendi aleyhine bir karar çıkamayacağına güvenerek, — anlaş- mazlığı kendi eliyle Konseye götür- meye hazırlandığı da öğrenilmişti. Mısır, Batılılardan önce davranmak- la, dünya efkârını kendi barışçı ve iyi niyetlerine inandırmak istiyor ol- Madem ki İkinci Dünya 22 | J .İFostör Dulles Arabulucu Harbi sonu dünyasında anlaşmazlık- ları barış yoluyla çözmek için bir Birleşmiş Milletler — teşkilâtı kurul- muştu, Mısır Batılılarla kendi arasın- da patlak veren Süveyş anlaşmazlı- ğını halletmek için bu teşkilâta baş vuracak ve bütün dünyaya böylece Batılılar gibi kuvvet ve şiddetle de- ğil, barışçı hislerle hareket ettiğini gosterecektı Böyle bir hareket Mı- sır'ın hakikaten yerinde bir iyi niyet gösterisi ve icabında bütün dünya karşısında kullanacağı — kuvvetli bir koz olurdu. Batılılar bu kozu Mısır'a kaptırmamak için ondan önce hareket etmek zorunu duyuyor. Ancak iki Batılı devletı anlaşmaz- lğı istekleri hilâfına Birleşmiş Mil- letlere götürmeğe zorlayan en önem- li amil, hiç şüphe yok ki Amerika Bırleşık Devletlerinin — tutmuydu. Amerika Birleşik Devletleri, Suveyş Anlaşmazlığının patlak Verdıgı ilk günden İtibaren, — Batılı dostlarının hareket tarzını tasvib etmekle etme- mek arasında, kararsız bir tavır ta- kınmıştı. Yeni başkanlık seçimleri- nin arifesinde Birleşik Devletler hü- kümeti İngiltere ve Fransanın si- lâhlı bir çatışmaya varabilecek hare- ket tarzım benimseyemiyor ve Batılı müttefiklerine karşı hiçbir kesin taahhüde girişmeden, durumu idare etmeye çalışıyordu. Foster Dulles'ın sözlerinden çıkan tek belirli netice, A- merika Birleşik Devletlerinin şu sıra- larda bir savaş istemediğiydi. Ama an laşmazlık barış yoluyla nasıl çözülür- dü? Bunun için belirli bir fikir yoktu. Bir gün Kanalın milletlerarası bir ida- re altına konulmasını istiyor, İkinci gün "Kanaldan Faydalananlar Birliği" projesini ortaya atıyor, sonra Mısır'a endişelerini dağıtmak maksadıyla, bu projede projenin ruhuna aykırı bir- takım değişiklikler yapmaya kalkışı- yor, müstemlekeci devletlerden yana olmadığını beyan ediyordu. İngilte- ve Fransa, Güvenlik Konseyine bir tavır takınm oluyorlardı. Anlaşmaz]ığın nasıl bir neticeye varacağını göste- recek bu nihai safhada Birleşik A- merika, kartları açık oyun oynamak durumunda bırakılıyordu. Konseyde olup bitenler Ancak Güvenlik Konseyinin gizli o- turumlardan sızan haberlerden anlaşıldığına göre, Amerika Birleşik Devletleri dahil hemen bütün, taraf- ların anlaşmazlığın bu yeni safhada- ki tutumları da bundan öncekilerin- den pek farklı olmuyordu. Görüşme- lerin ilk gününde söz alan iki Batılı devlet temsilcileri, İngiliz ve Fransız Dışişleri Bakanları Selwyn Lloyd ve Pineau, Hükümetlerinin anlaşmazlı- ğın ilk gününden itibaren takındık- ları tutuma uygun olarak Güvenlik Konseyi üyelerinden Konseyin — Ka- naldan geçiş serbestliğini teyit etme- sini ıstemışlerdı Gene Mr. Lloyd ile M. Pineau'ya göre Konsey Londra Konferansında varılan on sekizli ka- ran tanımalı ve Mısın bu karar çer- çevesi içinde bir anlaşmaya varılın- caya kadar Süveyş Kanalından Fay- dalananlar Birliği ile ışbırlıgı yapma- ya davet etmeliydi. İngiliz ve Fransız Dış İşleri Bakanları bir yandan bu istekleri tekrarlarken, diğer yandan anlaşmazlığın barış — yoluyla çözül- mesinden başka birşey istemedikleri- ni 1lave etmeyi de unutmuyorlardı. venlik Konseyinde Mısırı Dış- ışlerı Bakam M. Fevzi, Sovyet Rus- yayı da Şepilof temsil edıyordu M. evzi' öre ısır hükümeti kana- l devletleştırmekle hükümranlık ve bağımsızlık haklarının kendisine verdiği bir selâhiyeti kullanmaktan başka birşey yapmamıştı. — Kanalın kısa bir tarihçesini çizen Mısır Dış- işleri Bakanı 1888 İstanbul andlaş- masının Kanaldan geçiş serbestliğine dair hükümleri ile * Kanal Kumpan- yasına dair hükümleri arasında hu- kuki bir ayırım yapıyor ve andlaşma- da Kumpanyaya milletlerarası , bir senetle verilen imtiyazın bu kum an- yanın milli mahiyetine bir halel ge- tirmeyeceği kaydedildiğine gore her milli teşekkül gibi Kumpan Mısır tarafından devletleştırılebılece— gini ileri sürüyordu. İngiliz ve Fran- sızların Mısırın Kanal Kumpanyası— nı tek taraflı olarak devletleştirmeye hakkı olmadığı yolundaki iddialarını böylece çürüttükten sonra, M. Fev- zi, Kumpanyanın devletleştırılmesın— onra Kanaldan geçiş bestliğinin, tehlikeye düştüğü yı daki iddiaları da, bu tehlikenin iki Batılı devletin aldığı askeri tedbir- AKİS, 20 EKİM 1956