yar Kız'ı, onn Noe'nin "Ayda Bir" ar Wilde'ın "Maksat Samimi- yet" ve "Salome si, Noel Coward'ın “Ben Çağırmadım 'Marcel Achard'ın "Aşk Acısı", O'Neili'in "Karaagaçlar Altında", Tenessee Williams'ın "Cam Kırıkları", William Inge in "Otobus Durağı", 'Curt Goetz'in "Hokkabaz pıyeslerı -Allah kısmet ederse- bu sezon Şehır i Tiyatrosunun Dr. omedi ve Aksaray Bölümleri alîş- lerini susleyeceklerdı Dormen Tiyatrosu Ümit veren bir ışık eçen yaz başlarında kurulan ve bir amatör topluluk vasfı göste- ren Haldun Dormen Tiyatrosu, gör- düğü alaka ve kazandığı muvaffaki- yetten cesaret alarak bu yıl, devamlı temsiller vermeyi — kararlaştırmıştı. ormen Tiyatrosu, temsille- rini Parmakkapıdaki Beyoğlu Kulü- bü sahnesinde verecek Ve perdesini Ekimde açacaktı. İlk eser olarak dilimize Leylâ Erduran tarafından çevrilen bir vo n Tey- se - Charlie's Aunt" — seçılmıştı Haldun Dormen Tiyatrosu gibi ıddıa- h bir teşekkülün mevsime bir ille girmesi tuhaf karşılanabılırdı Halbuki bu teşekkül, herşeyden önce zevkle ödemesini temine çalışıyordu. Bu sebeple halkın kolayca hoşlana- cağı eserler tercih ediliyordu. Bu an- layışa göre tiyatro herşeyden evvel bir eğlenceydi. Ama dekor, kostüm, reji, O ukemmelıyetı- ne ve güzelliğine ıhtıyacı olan bir eğ- lence.. İyatrosunun kısa zamanda kazandığı rağbetin sır- rı belki de buydu. Kadro Tıyatronun rejisörü Haldun Dor- ndi rmen sahneye koyduğu eserlerde kendisi de oynıyacaktı. Ge- cen sene "Kaçan Kaçana" da Mr. Humphrey rolündeki başarısıyla dik- kati çeken Erol Günaydın profesyonel sahne hayatına atılıyor- d “"Şirin Teyze" de baş rolü oy- nayacaktı Diğer rollerde Fıkret Ha- kan. Sadettin Erbil, İlhan İskender, Altın Terim — gibi kabılıyetlı genç şöhretler vardı. Haldun Dormen Ti- yatrosunun kadrosundaki ü sürpriz Şükran Güngördü. Bu sevim- s Sahneden ayrılarak bu yeni teşebbüse katılmıştı. Haldim ormen Tiyatrosunun Şül ün- gördü'nün iltihakıyla çok şeyler ka- zandığı muhakkaktı. "Şirin Teyze"- nin dekorları Orhan Peker. kostüm- leri de Gaye Baykal tarafından ha- zırlanıyordu. Gecen yıl "Kaçan Kaçana - See How They Run"yı karı koca ve â- şık arasında geçen bir fars olmaktan çıkarıp gerek İstanbullu, gerek An- karalı bütün tıyatroseverlerın hafı- zasına nakşeden bu genç ili- yetli topluluğun bu yıl da şohret ve imkânlarını — genişletmesi — beklenir. Bu başarının şerefi ayni zamanda tıyatromuzun i — bakımından ali ümit verici bir ışık olacaktır. 32 s P O R Futbol Ligler başlarken Profesyonel küme lig maçları niha- yet gelip çattı. Bu sene mahalli maçların eskıye nisbetle daha fazla alâka gorecegı tahmin ediliyordu. Se- yirciler yağmur, çamur, soğuk demeden Mithatpaşa Stadınm yolunu tutacaklardı. Hususi karşılaş- maların bırakmış olduğu intiba buy- du. Acaba kim şampiyon olacaktı? Şimdi zihinlere takılan sual buydu. Lig maçlarının kendine mahsus bir havası vardı. İki puan kazanmak İ- çin futbolcuların bir hayli ter dök- meleri, çalışmaları icap ederdi. Renk aşkı bir tarafa, profesyonellik icabı alip gelen takıma verilecek pı'ımle futbolcuları bunu hak etmek için 90 dakika koşturmaya kâfi geliyordu. Kimin şampıyon olacağı sualine ke- sin olarak cevap verilemezdi ama, bugüne kadar yapılan hususi maçları nazarı itibara alarak bir fikir yürü- tülebilirdi. Şampiyonluğa namzet 0- larak ilkin akla Galatasaray geliyor- du. Gerçekten Sarı-Kırmızılı takım heyeti umumıyesı itibarile dıgerlerı- ne nisbetle daha iyi bir urumdaydı Fenerbahçe de şampiyonlukta söz ibiydi.. Ama yaptığı transferlerin takımdakı boşlukları — doldurmadığı da bir hakikatti. Hususi maçlarda i- yi not alan futbolcuların başarılarını lig maçlarında da devam ettirebile- cekleri meçhuldü. Beşiktaş ise elin- deki futbolcuları transferde kaçırmış, buııa mukabil şöhreti meçhul ele manlar almıştı. Bu kadroyla lig maç- larını yurutebılecegı ve şampıyonluk peşinde koşacağı tahmin edilemezdi. Adalet ve Istanbul sporun ise istik- rarsız futbol oynadıkları için şampı- yonluk Umıtlerı zayıftı. Lig şampi- yonluğu Galatasaray ve Fenerbahçe arasında paylaşılacaktı. Ama bir sürpriz ihtimali daima akılda tutul- malıydı. Hususi maçlar ribünler tamamile dolu idi .Hatta stada hakim ağaçların tepelerine varıncaya kadar. 35 binden fazla Fenerbahçe taraftarı takımlarını A- dalet karşısında görmenin heyecanı içindeydiler. Bu heyecanın bir sebebi de Adalet forması ile sahaya çıka- cak eski Fenerbahçelilerdi. Sahada sıkı emniyet tertibatı alınmıştı. Dört sene evvel profesyonelliğin — kabulü ile Erol, Ahmet, K. Halil gibi futbol- cuların Adalete geçişlerinden sonra olanları hatırlayanlar, emniyet terti- batının sebebini anlamakta güçlük çekmediler. Herşey değişmişti. En mutaassıp taraftar dahi 90 dakikalık müddet içersinde Fenerbahçeden ay- rılan futbolcular aleyhine menfi bir tezahüratta bulunmadı. Bu, hakika- ten sevinilecek, memnuıııyet duyula- cak bir mevzu idi. Oyuna Fenerbah- çeliler hızlı bir tempo ıle başlamış- I akat hız, çabuk kesildi ve hü- cum ınsıyatıfı Adaletlilere geçti ve bu hal oyunun sonuna kadar devam etti. Eğer Hakem Memhet Reşat, Fe- nerbahçenın bariz bir ofsaytten attı- ği golü muteber addetmemiş olsay- dı netice en azından bir beraberlık olacaktı. Hem de Adalet'in hak et- tiği bir beraberlik.. Ferbaht;e: — Alet: 0 Lokma çetindi AKİS, 15 EYLÜL 1956