letlerarası idare ıbaresını ıhtıva et- be ki görüşlerine tamamen zıttı. Böy- CEMAL unutturabilmek için bütün yazı us- talıkları kullanılmıştı. Genç Mısırlı diktatörlerden en ç çekinmesi lâzım gelen İsrail devleti bile onu “mesuliyetlerini müdrik, hakiki bir lider" olarak selâmlamıştı. Halbuki bugün durum tamamile tersinedir. aktık onu "bır faşiste yakışacak şekilde hareket etmek"le suçlandırıyor, — Fransız Başbakanı "büyüklük sevdasında bir diktatör" olarak kötülüyor, İs- rail hükümeti daha ileri gide- rek “"haydutluk"tan bahsedıyordu Artık Nasırın Batı basınındaki adı da "Nildeki Hitler" oluyordu Nasır Batılıların nefretini kazan- dığı nisbette Arap dunyasının kal- bini fethediyordu. Nasır b dece Mısırda değil, memleketlerinde halkın — tapındığı Nasırın artık mekten çok, men" müstemlekeci devletlerin teş- kil etmesine bakılırsa, Albayın ar- tık kütlelerin aklına değil, hisleri- ne hitap ettiğine kolayca hükme- dilebilir. Nasır sanayileşmiş — modern bir ma et yerine tenkit getirirdi. Asvan barajı bile onun için, modern devirlerin bir " “iydi. Nasır gökten indi- rildiğine inanmaya başlamıştı. Guv rın Me'n Kampf'ı" diye adlandırdığı "İhtilâlin Felsefe- si" adlı kitabında, bunu açıkça yaz- mıştı: "Başıboş Arap dünyası bir kahraman aramakta bu rol de bi- ze -Mısıra- düşmektedir". Nasır da- ha da ileri gitmekten çekinmemiş, "Konuşmayı bırakıp işe koyulur- sak, Batıyı ortadan silecek mevki- deyiz" demişti 1953 ılında, iktidara geldiği man bir devletin nasıl idare edıldıgı AKİS, 15 EYLÜL 1956 ABDÜ leyken Menzies Kahire' de alınacak yatının ikiyüzlü cilvelerinden biri ol- duğuna şüphe yoktu LNÂSIR hakkındaki — bilgisinin — sıfıra yakın olduğunu bizzat itiraf eden, mek- tepli tavırlı, amatör devlet şefi ar- tık çok gerilerde kalmıştı. Bir Ba- tılı diplomatın dediği gibi, "sevim bir kedi yavrusuyla — karşılaşıldığı sanılıyordu, meğer o bir leopard- Oyların Y 99,5 unu toplayarak -Rusyada olduğu gibi- devlet baş- kanı olan Nasır, bugün "bu mem- lekette her şeyi ben idare ederim" demekten zevk almaktadır. Saba- hın dörtlerine kadar çalışan Nasır, iktidarı paylaşmaktan, iş bölümün- den çekinmektedir. İş — bölümünün faziletlerini kendisine anlatmaya çalışan bir arkadaşına, "Bana iti- mat edebileceğim on adam göster, mesuliyetleri paytaşmaya hazırım" diye cevap vermiştir. Nasır da bü- tün diktatörlerin kaderinden kurtu- lamamıştır: Her işi en iyi kendisi- nin bildiğine inanmak ve kimseye itimat etmemek hastalığı.. Nasır tenkide karşı son derece hassastır. Her gün Mısır basınını “"A'dan Z'ye kadar"' okur, şark cö- mertliğiyle yazılmış methiyelerin arasına şahsına müteallik bir ten- kit kırıntısının kayıp kaymadığını aramaktadır. Nasırın böyle bir haksızlığa, böyle bir lâubaliliğe en ufak tahammülü yoktur. Derhal sansür sıkılaştırılır. Basının vazife- si, hayatını Mısıra vakfeden. Mısı- rın istikbalini en iyi gören ve bilen bu müstesna kahramana medhiye- ler yazmaktadır. Diktatörlerin kaçındıkları ıkıncı bir hastalık ta, Dünyanın gözün kamaştıracak büyük işler yapmak sevdasıdır.. Bu bakımdan — Ban- dung Konferansı Nasır için bir dö- nüm noktası teşkil etmiştir. Nehru ve Chu-En-Lai, Nasırı bütün dün- yaya "Nildeki yeni kahraman" ola- rak tanıtmak için ellerınden gelenı yapmışlardı. Nehru'nun hususi ko- arında "çok genç ve çok tec- bulduğu bu şarklı aktörün' rolünün cezbesine — seyircilerinden fazla kapılması için Bandung Kon- feransı kâfi gelmişti. Amerikan sefiri Byroade ile isti- şare etmeksizin hiç bir mühim ka- rar almıyan Nasır, Bandung'dan geri gelmedi. Artık O Mısır siya- setini kahramanca idare edecekti. Esasen bu yeni ahraman "şark tilkiliği"nden mahrum değildi. Do- ğuyu Batıya karşı oynamak ve par - sayı toplamak.. Rusyadan silâh al- mıştı, Asvan barajını da Batı öde- yecekti. Silâh alım satımı karşısın- da Amerikanın gösterdiği yumu- şaklık .Nasıra cesaret vermişti. A- fetmıştı yati ehemm ve Fransanın, DÜNYADA OLUP BİTENLER Beklenen sonuç Bayrılıktan bu derece derin oldu- atılılarla Kahire arasındakı görüş ğuna göre, beklenen, da Oğrusu beklenmesi gereken, Kahıre gorüşme— ma Rusya bu alım satım işiyle Orta Doğuya ayak basmış oluyor- du. Amerika işi örtbas etmek, bunu sadece 'ticarf bir iş" olarak göster- k için Mısırdan fazla gayret sar- Daha ileri giderek Asvan Barajını finanse ini i etmişti. Amerika meme verilirse çocuğun susacagını rikaya danışmadan ta -irede Rus sefirinin her nır bir sima haline gelmesi Sam Amcanın midesini bulandırmaya başlamıştı. Fakat Sam Amca bu ocuğa karşı sabırlı dav- ona ver- mek de lazımdı sebeple baraj için para verilmiyeceği ilân edildi. Bu, 38 yaşındaki Albayı tanımamak demekti. Nasır yumruğa yumrukla mukabele etmeye alışmıştı. Derhal Süveyş Kanalını millileştirip, onun parasıyla barajı ınşa edeceğini, Ba- ru yığın küfür ana- fak olması ihtimali mevcutta. Zira ne Amerika, ne Rusya yakınlaşma siyasetinin revaçta olduğu şu gün- lerde dünya sulbünü tehlikeye ata- bilecek her hangi bir jesti göze a- Kanalın İngiltere için ha- iyetini söyley n Eden'in silahlı bir harekete girişmesine İ ki Buyukler mani ol- mıya çalışacaklardı. FFakat şimdi- den tek bir şey söylenebilir: Esa- sen bozuk olan Mısır iktisadiyatını ancak Batı — kurtarabiliri bilhassa nüfusu buda artan Mısırın iktisa- den gelışmesı ancak Batının yardı- olabilir. Paris hükümet başkanlarının Nasırı açıkça faşıstlıkle suçlandır- maların n a iraz tanıyanlar için, her lmalıdır: lamazdı. şeye Nasır, Lon ris'te mahküm edilmiştir. Değil ona yardım etmek, silâha başvurmak mümkün olmasa bıle, diğer sahalarda, bilhassa ikti- onu —devirmek için rikanın Mısıra ka sadi tedbirlere katılmıyacağını söy- lemek için de hiç bir sebep mev- cut değildir Nasır, ikinci bir Musaddık ola- cak mı? Bunu zaman gösterecek- tir. Fakat bilinen bır ey varsa, “fellâh" günde üç öğün yemek yi- yebilmek için daha uzun bekliyecektir. zaman 13