TİYATRO Şehir Tiyatrosu Bana dokundun O geceki temsilde bulunanlar ha- yatlarından memnundular. Çünkü son aylar içinde saçma sapan bir re- pertuarla karşımıza çıkan Şehir Ti- yatrosunda, nihayet guzel bir tem- sil seyredıyorlardı "Bana okun- dun" meşhur Amerikan tiyatro ya- zan Tenessee Wıllıamsın, 12 sene evvel, gençlik ve tecrübe devresinde Donald Windham' la beraber kaleme aldığı ilk piyeslerinden biriydi. Wil- liams fakir bir ailenin oğluydu. Üni- versiteye devam ederken hikâyeler, şiirler yazıyor ve bu yüzden mekte- bini ihmal ediyordu. Nihayet babası bu vaziyete dayanamadı, onu üniver- siteden aldı ve kendi çalıştığı bir kunduracı dükkânına yerleştirdi. Ya- zar "zor yıllar" diye vasıflandırdığı a vutta senaristlik yaptı. Nıhayet 1945 yılında yazdığı "Cam Kırıkları" a- dındaki piyesi Broadway'da beğeni- lip mükafat kazanınca — Williams, meşhur yazarlar arasına girdi. Şehir Tiyatrosu repertuarına gi- ren "Bana Dokundun", sanatkarların başardı oyunlariyle mevsimin iyi pi- yesleri arasına girmeğe namzetti. Kendisine kelâm hakkı — verilmiyen hareketleri, sesi, diksiyonu ve olgun oyunuyla roman- tik bir genç kızın hususiyetlerini ve- rebiliyordu. Emmie hala rolünde Şük- riye Atav, rejisör Meinicke'nin en güvendiği aktrislerden biri — olarak, başardı bir oyun çıkardı. Mamafih zaman zaman da mübalagaya kaç- madı değil... İhtiyar kaptanın yetim- haneden alıp büyüttüğü ve günün birinde evden kaçıp seneler sonra bir tayyareci olarak donen çocuk rolün- de Abdurrahman Palay, genç ve ol- gun bir aktör olarak kendini goster— di. Rahip Melton rolünde Refik Kı mal Arduman, temiz oyunu ile zı— hinlerde şımdı e kadar neden ihmal edıldıgı sualını uyandırdı. Saima Ar- defa olarak - tam rolün- Rejisör Meinicke'ye gelince bir evelki piyesteki fiyaskosunu — 'Ba- na Dokundun" da telafi etti. hassa dekoru iyi düşünmüş ve mişti.Mehmet Abud'un fon müziği eseri güzelleştiriyordu. Sadık Bal- kan'ın tercümesi birçok yerlerde ku- lakları tırmaladı. Şehir Tiyatrosu- nun son temsıllerınde hazır bulunup tiyatrodan soğuyanlar, bu piyeste - az da olsa - yenıden ümitlendiler. Karaca Tiyatro "Papazlar Trafiği" Karaca Tiyatro Beyoğlundaki bi- nasında, yeni bir teşebbüse daha geçti. "Politik komedilerden, adapte vodvillerden başka bir şey oynaya- maz" diyenler Muammer Karaca'nın halen oynanmakta olan "Papazlar Trafiği" komedisine gidince hayret- ler içinde kaldılar. Philip King'in yazdığı bu İngiliz farsı. Karaca Ti- yatro sahnesinde Rejisör Musenidis tarafından en ince teferruatı düşü- nülerek başarı ile sahneye konmuş- tu . Bir kasabadaki İngiliz evi, mi- mari tarzı, mobilyası, guguklu saa- ti ve dışard elen çan sesleriyle çok güzel canlandırılmış "Papazlar Trafiği" ni daha önce ŞehirTiyatrosunda'"'BanaDokundun" "Eskiler AKİS, 21 NİSAN 1956 alıyorum!,.” pıyorlar. Gönül Yazar Ah, bir operet oynansa.. Haldun Dormen tiyatrosunda "Kaçan Kaçana" adıyla seyretmiştik. Muam mer Karaca, bu hareketli komedının ötesine berisine serpiştirdiği uygu esprilerle piyesi daha guzelleştırmış Bilhassa sahte papaz rolünde, ihti- yar kız rolünü oynayan Adile 'Keski- ner'in günah çıkarması sahnesi Ö- mür.. Adile, bir kompozisyon aktrisi olduğunu bu piyesle isbat etti. Ra- hip Toops rolünde Salih Tozan, her zamanki gibi rahat oynuyor, üstelik sahne sempatisi de var, seyirci ona hemen ısınıyor. Papazın karısı ro- lünde üç ayrı aktris oynadı. Bu rotu ile sahne hayatına veda eden Güzin Özipek'i unutamıyacağız. Güzin'den sonra Rana Şıvga, papazın gelenek- lere uyamayan genç karısını oynadı e çok muvaffak oldu. Şimdi aynı old Gülriz Sururi, bırbırmden gü- zel elbiseler teşhir e i Ersın Cıbalı Karakolunda damat rolünde ne kadar rahatsızsa Papazlar Traf'gi nde o kadar rahat- tı. Evin hizmetçisi Ayda rolünde iki aktrıs seyrettık Birinci- si Bakiye Fayasof, arsız, yerli yersiz gülen bir hizmetçi idi. İkincisi Gönül Yazar, - çapkın, sevimli çıtı pıtı bir kızdı. Ses sanatkârlarından sahne sa- natkarlığına geçen Gönül Yazar ça- lışırsa, ilerde iyi bir subret olabilir. Ama ne yazık ki Muammer Karaca artık opereti bıraktı. mmer Karaca, "Papazlar Trafiği" nde şimdiye kadar oynama- dığı değişik bir tarzla karşımıza çık- tı ve sadece bir jannn - politik ko- medilerin - üstadı olduğunu söyliyen- lere iyi bir ders verdi. Karacanın bu tarz tercüme komedılere devam ede- ceği sanılıyordu. Nıtekım repertuar- a Alber Husson'un "Melekler Dura- gı" vardı. Fakat sonunda ne oldu bi- İinmez, yine eski yoluna saptı. Şim- di yeni bir komedınm provalarım ya— Adı da "Sabık Bak 33