o silâhsızlanma — meselelerinin önce hal edilip, sonra Almanyanın birleş- tirilmesine geçilmesinin daha doğru bir hareket tarzı olduğunu söylemiş- tir. Silâhlanmış bir Almanyanın Av- rupa camiasına katılmasının bir çok müşküller arz edebileceğine de işa— ret eden Başbakan sözlerine deva la "Orta Doğuda müttefiklerin, bıl— hassa Amerıkahlarla Ingılızlerın gi- riştikleri münferit teşebbüsler hepi- mizi bu bölgede de zayıflatmaktadır. Petrol menfaatlarına halel gelmesin- den korkan Batılılar bu gidişle bu bölgeyi aleve boğacaklar" demiştir. Guy Mollet'nin sözlerinden anlaşı- lacağı gibi Fransa silâhlanmış ve bir manyanın Dünya siyasetinde Fransa- yı ikinci plâna atmasından korkmak tadır. Orta - Doğuda ise İkinci Ci- büyük önem taşımaktadır. İkinci Cihan Savaşının bitimin- den beri Avusturya geniş bir Halkçı ve Hristiyan Demokrat koalisyon ta- rafından idare ediliyordu. Bugünler- de beliren fikir ayrılıkları koalısyo- nun dağılmasına ve tara vafakatı ile seçimlere gıdılmesıne yol açm Halıhazırda Avusturyada üç bü- ük parti vardır. Bunlardan biri sağ ve liberal temayüllü Halkçı parti, i- kincisi Sosyalist temayüllü Hrıstıyan Demokratlar, üçüncüsü ise Neo-Naz ve katoliklerin teşkil ettiği musta— killer birliğidir.. Bunların yanında komünistler varsa da devede kulak kabilindendir. Zaten 1945 ten beri e- sas kuvveti Halkçılar ve Hristiyan Demokratlar teşkil etmektedir. Bu iki partinin Mecliste geniş çoğunlu- ğu vardır. Doktrin ayrılıklarına rağ Başbakan Raab Avusturya ordusunu teftiş ediyor Sıra iktisadi istiklale mi geldi? han Savaşından evvel bir lider mev- kiinde olan Fransanın bugün Ame- rikalılar ve İngilizler tarafından pek fazla hesaba katılmaması Fransız Başbakanını sınırlendırmekte ve müt tefikleri aleyhine çevirmektedir, Hal buki Batı blokunun bugün tam bir fıkır birliğine çok fazla ihtiyacı var- r ve bu meseleler hal edılemeyecek nevıden değildir. Bu yüzden üç tılı liderin kısa bir zamanda topla— nıp bir fikir birliğine varmaları şart r. Avusturya Yeni seçimler Avusturya halkı Mayıs ayının 13 ünde tekrar rey sandıklarının ö- nünden geçecektir. Bu seferki se men savaşın bitiminden sonra birle- şerek ana gayesi Rus işgaline son vermek olan istikrarlı bir koalisyon hükümeti kurmuşlardı. Arada bazı ufak tefek fikir — ayrılıklarına rağ - men İiderler gemilerini yürütmüşler î]e dgeçen sene gayelerine vâsıl olmuş ardı. Rusların gitmesiyle o zamana ka- dar ikinci plânda kalan meseleler ön plâna çıkmış, bilhassa iktisadi orga- nizasyon hususunda, rti ara- sında görüş ayrılıkları belirmiştir. Sosyalist Hristiyan Demokratlar Rus ların bıraktığı petrol sanayiini, sivil havacılık teşkilatını ve müttefiklerin Avusturyaya terk ettiği fabrika ve tesisleri mıllıleştırmek istemektedir- ler. Halbuki Cumhuriyetçiler bunla- rın hususı teşebbu bırakılmasının daha doğru olacağım ileri sürmekte çim ler memleketin istikbâli bakımından veya hiç olmazsa, bizde de görüldü- AKİS, 21 NİSAN 1956 DÜNYADA OLUP BİTENLER ğü gibi 2 51 hisselerinin devlete di- ğerinin ise hususi şahıslara verilme- sini istemektedirler. İşte böyle mü- him, memleketin istikbâlini ilgilendi- ren bir meselede en selahiyetli karar merciinin halkın oyu olduğunu dü- şünen parti liderleri yeni seçimlere gidilmesini istemişler ve seçim tari- hini öne almışlardır. Partilerin — durumuna Hristiyan- Demokratların işçi olan mustakar bir seçmen küt- lesi vardır. İçine orta sınıf halkı, li- beralleri, köylüleri alan gelince, ekseriyeti daha girifttir. Bu partinin sağ kana- dını köylüler teşkil etmekte ve radi- kal bir liberalizm — istemektedirler. Aydın memur ve işçilerin teşkil et- tiği sol kanat ise daha fazla Hristi- yan Demokratlara meyl etmekte ve Meclis içinde mutedil bir rol oyna- maktadırlar Bu duruma göre Avusturya seç- meninin gelecek 13 mayısta verecegı karar memleketin tarihinde im noktası teşkil edecektir. Zıra aradaki ihtilâf iktisadi sahanın hu- dutlarını aşmış ve Avusturyaya veri- lecek yeni yönü tâyin meselesi hali- ne gelmiştir. 13 Mayıs seçimlerinin neticesinde de Avusturyada siyasi partilerin a- ağı yukarı müsavi oy toplayacakla- Ti söylenebilir. Bu takdirde gene bir koalisron kurulacak ve uzlaştırıcı bir yol seçilecektir. Ancak yol Halkçılar ağır basarsa daha lıberal Hristiyan Demokratlar ağır basarsa daha sosyalist olacaktır. Seylan İbret verici netice Nisan'ın ilk haftasında — Seylanda tam bir bayram havası esti. Bir takım adamlar otomobillerle köylere kadar gidiyor, halk meydanlarda kü- me küme toplanıyor, nutuklar söyle- niyordu. Nihayet seçimler yapıldı. Sıra reylerin sayılmasına gelince he- yecan büsbütün arttı, hava büsbü- tün elektriklendi. 25 senedenberi ik- tidarı elinde tutan Müttehit Milliyet- çiler Partisi seçimi kaybediyordu. Sir John Kotelawala'nın hükümeti iş ba- şından uzaklaştırılıyordu. Seylân seçimleri ispat ediyordu ki, hayat pahalılığı ve nüfuz ticareti vakalarının müsebbibi olan hükümet- ler ne kadar kahir ekseriyete daya- nırlarsa dayansınlar, ne kadar uzun zamandan beri iktidarda bulunurlar- sa bulunsunlar neticede halkın güve- nini kaybeder ve günün birinde halk reyi ile alaşağı ediliverirlerdi. Kotelawala Uzak Doğuda komü- nist aleyhtarlığı ile şöhret yapmış uvvetli bir politikacı olarak tanını- yordu. Bandung Konferansında Sov- yet Rusyayı emperyalizm ile ithamı gürültü uyandırmış ve alâka çekmiş- ti. 1947 de Birleşik Krallık çerçeve- si içinde kalmak şartı ile istiklale kavuşan Seylan, Uzak Doğuda Batı- 23