KADI N Cemiyet Bir misafirle hasbıhal Kadınlar Birliğinin, bakır vazolar e Türk motifleri ile süslü güzel lokalınde o akşam, uzun boylu, be- yaz saçlı ve mavi gözlü, çok cana ya- kın bir yabancı gülerek sohbet edi- yor ve çayını içiyordu. Bu yabancı Connecticut'teki 90 adet kadın ku- lübünün delegesi olarak Doğuda bir tetkik seyahatıne çıkan Mrs. Johns- Mrs. Johnston onsekiz yaşından beri, Amerika da, miktarı on bini a- şan kadın cemiyetlerinden en mühim lerinde çalışmıştı. Artık çocukları büyümüş, kocası tekaüde çekilmişti. Ama Mrs. Johnston için istirahat zamanı henüz gelmemişti. Bilâkis ar- tık serbest olan kocasını yanına ala- rak, uzun seyahatlere çıkabilmesine 1mkan buluyo Johnston Beyrut'tan Anka- raya gelmıştı Ankaradan İstanbula, İstanbuldan Atinaya geçecekti. An- karada İsmetpaşa Kız Enstitüsünü gezen Mrs. Johnston orada gördüğü ince el işlerine hayranlığını belirt- miş, altın simle işlenen Maraş isinin yapılışım tetkik etmişti. Fakat onu en çok alâkadar eden şey Enstitüye giriş şartları, her sene öğretmen o- larak mezun olan genç kızların mik- . Enstitü müdiresinin verdiği izahatı, dıkkatle not etmişti. Kadınlar Bırlıgının lokalinde, şe- refine verilen çayda, sorulan bütün suallere aynı dikkatle cevap veriyor- du. Köy kadınının kalkınması Kadınlar Birliğindeki bütün kadın- arın kafasını son günlerde aynı sual kurcalıyordu. Biz, şehirdekiler kendimizi kurtarmıştık Fakat köy- deki, kasabadaki kadınlar için neler yapabilirdik? Dünyanın başka yerle- rinde acaba ne yapıyorlardı? Mrıs. Johnston bu suale verdiği cevapta Amerikan zihniyetinin tipik bir husu- siyetini ortaya koyacaktı. O manevi kalkınma ile maddi kalkınmayı bir- birinden ayırt etmiyordu. İkisi bera- e ve birbirini desteklerdi. Meselâ köylerde kurulan numune çiftlıklerınde çocuklar hem müânevi, hem maddi şekilde, kolayca, kalkma bilirlerdi. Onlar kendi mesaileri ile elde ettikleri sebzeleri, — tavukları, meyveleri veya yaptıkları el işlerini sattıkça, bir yandan kendilerine ya- pılan mânevi telkinleri, açık fikirli- liği, kendilerine ogretılen yeni zirai metodları, verilen bılgılerı daha ça- buk kavrıyacakla Köy kadınlarının evlerınde yaptık lan el ışlerım toplayıp ucuz ve miktarda piyasaya süren bir teşkilât ta, köyleri kalkındırma bakımından çok faydalı olacaktı. Vakıa Ankarada böyle bir teşki- lat kurulmuş ve "Türk elsanatlarını tanıtma" derneği ismi altında bir se- nedir faaliyete geçmiş bulunuyordu. Fakat henüz, geniş bir teşkılata sa- hip olmayan dernek daha ziyade "in- ce ve güzel işleri" tanıtma yolunda bir çalışma sistemi tutmuştu. Adil Handaki "satış yeri" birçok zevk sa- hibi ecnebi ve Türk müşteriyi celbe- diyordu. Ama teşhir edilen eşyalar, herkesin daima kolaylıkla — alacağı, kullanacağı, harcıâlem şeyler değil- di. Öyle geniş bir teşkilat lazımdı ki, köylerle ve kasabalarla dogrudan doğruya temas temin etsin ve araya mutavassıt sokmadan, ucuza mal et- Mrs. Johnston Kadınlar Birliğinde Yapacak daha çok iş var.. AKİS, 21 NİSAN 1956 tiği el 1şlerını ucuza satabilsin, böy- ece de sürümü, devamlı bir geliri temın etsin. Aylak çocuklar Cemiyetlerin yapabileceği — başka bir şey de aylak çocuklarla müca- dele etmek, onlara mesuliyet hissi a- şılıyarak verimli — hale getirmekti. Burada da Amerikan zihniyeti ken- dini gösteriyordu. Lise ve orta mek- tep talebeleri dahi, tatil günlerinde cep harçlığı olacaktı. aylaklıktan kurtaracak, onlara "ça- lışma zevki" aşılıyacaktı Mrs. Johnston'un kendi oğlu bir garajda çalışmış ve tatil günlerinin bır kısmım daima çalışarak geçirmiş Genç kızlar Bugünkü dünyada her genç kız is- tikbal için bir meslek, bir iş pro- jesi kurarak, kendi hayatım kendi kazanarak yaşamasını öğrenmeli idi. Bu yolda genç kızları teşvik etmek lâzımdı. pte hocalar, evde aile, cemiyette sosyal işlerle uğraşan in- sanlar genç kızları istidatlarına gö- re, muhtelif mesleklere, işlere heves- lendirebilirlerdi. Meselâ hemşireliğin veya öğretmenliğin güzel ideallerini anlatan bir şahıs bir sınıfta, derhal birçok hevesli yaratabilirdi Eğer bir çocuk, küçük yaşından beri tayyare— ci veya terzi olmak istemişse, bu a susunu yalnız doğuştan bir ıstıdat şeklinde kabul etmemeliydi. O çocuk bu filere bilerek — veya bilmiyerek, muhakkak birisi tarafından teşvik e- dilm Cemıyette kadıını yukseltmek is- tiyen her millet, evvelâ a çalış- k ve hayatım kazanmak gayesini aşılamalıydı. Kadının vazifeleri Mrs. Johnston'u, şaşırtıcı bir sual daha bekliyordu: Kendisi onsekiz yaşındanberi — kadın cemiyetlerinde faal olarak çalıştığım ve Amerikada hemen hemen her kadının bir kulüp- te, cemiyette vazife aldığını söylü- ordu. Amerikalı kadınların, evleri- nin haricindeki bu geniş faaliyetleri ev hayatlarım ve evdeki vazifelerini sekteye uğratmıyor mu idi ünkü mesele "evinin du- varlarını genişletmiş” olmaktan iba- rettı Cemiyet için çalışan kadın, bü- tün çocukların daha i i bakılmasını Her kadın, çocukları okuldan ve cası işten 'dönünce onları evde kar— îılıyacak şekilde hayatım ayarlama- 1ı. Mesele programla, intizamla şalışmaktan ibaretti. Erkekler karı- arının cemiyetlerde çalışmalarından bir iftihar duyarlardı hatta ufak çocuklu olan, başka vazifeleri bulunan bir kadın şayet gündüzleri 25