DÜNYADA OLUP BİTENLER Orta Doğu Dag Hammarskjoeld Uzlaştırıcı Amerikanın gayretleri Geçen hafta Ben Gurion ve Nasır Eisenhower'den birer mektup aldılar. Mektuplarda nelerin bahis konusu edildiği resmen açıklanmadı. Fakat herkes biliyordu ki, Orta Do- ğudaki silahlı mücadeleyi en çok ar- ta etmeyen devletlerin başında A- merika Birleşik Devletleri geliyordu. Büyük menfaatların çarpışması- na sahne olan Orta Doğu nisan ayı ibaşında Arap - İsrail mücadelesinin birden bire alevlenmesıyle dünya ef- karı umumiyesinin dikkatini üzerine çekti. Neredeyse bir harp çıkacağına dair endişeler uyanmasına sebep ol- -U. Durumun bu derece vehamet kes- betmesi karşısında — Ameri Bir- leşmış Milletler assamblesınde Genel lukla vazifelendirilmesini teklif etti- ler. Teklif kabul edildi ve Genel. Sek- reter Orta Doğu'ya gelerek Arap ve İsrail liderleri ile temasa başladı. ammarskjoeld'un faaliyetinin De- liceleri hakkında şimdiden bir şey söylenemezse de, Orta Doğu'da şim- diden havanın yumuşaması ve tehli- keli bulutların dağılmaya yüz tut- ması ilerisi için ümit verici birer işa- ret sayılabilirler. Rusya'nın — durumu Amerikanın Orta Doğu'nun siyasi veçhesine yeni bir istikamet ver- mek niyetinde olduğu açıkça anlaşıl— maktadır. Hattâ Başkan Eisenho 22 wer'in son beyanatı bu bölgede dü- zenin sadece üç büyük batılı devlet tarafından korunacağı hakkındaki 1950 tarihli üçlü anlaşmanın zımnen inkârı olarak kabul edilebilecek ma- hiyettedir. Amerika, Orta Doğudaki mev- cudiyetleri su götürmeyen Rusyanın da iştiraki olmadan bu bölgeyi sükü- na kavuşturmanın imkansız oldu- ğuna inanmış gibidir ve bu konuda her türlü hüsnüniyet tezahürüne a- madedir. Bu yüzden mesele, Rusya- nın da en az Amerika kadar söz sa- hibi olduğu Birleşmiş Milletler ka- naliyle halledilmek istenmektedir. A- merika Birleşik Devletleri Rusyanın Orta Doğu meselesinde yekpare bir Batılılar grubu ile karşı karşıya bu- lunduğunu zannetmesini istememek- tedir. Fakat bu Amerikanın Rusya ile karşı karşıya Orta Doğu mesele- lerini müzakere etmek arzusunda ol- duğu mânasına da gelmez. Ara bulma ag Hammarskjoeld'un temasları, şimdilik Amerikayı son derece memnun edecek bir şekilde devam etmektedir. Çarpışmalar hızını kay- betmiş ve her iki tarafın mes'ul şah- siyetleri Birleşmiş Milletler Sekreterine, meşru müdafaa hali ha- riç, silâh kullanmıyacaklarına SÖZ vermişlerdir. Esasen İsrail devletinin mevcudi- yetinin idamesi Arap komşuları ile iyi geçinmesine bağlıdır. Diğer taraf- tan Arapların 8 sene evvel yaptıkla- rı harbin yaraları daha soğumadan tekrar çarpışmaya atılmaları doğru bir hareket sayılamaz. Rusyaya gelınce artık istediğine kavuşmuş, Orta u'da söz sahibi bir devlet sıfatım kazanmıştır Bu se- beple Arapları kışkırtmakta artık fazla bir menfaati yoktur. Batılı dev- letler de sulh istediğine göre Orta Doğu'da havanın yumuşaması artık bir zaman meselesi olmuştur. Fransa Yeni bir siyasete doğru Geçen hafta Fransız Guy Mol t U. S. News mecmuası muhabirine A erikalı — ve İngiliz muttefıklerimızden ayrılmaya niyeti- miz yok... Fakat Fransa ikisine de bu yolda devam edilirse partiyi kay- bederiz demek istiyor" diyordu. Bu Fransanın üç ay içinde İngiliz ve Amerikalılara yaptığı ikinci ihtardı. Bundan bir ay kadar evvel de Dışişle ri Bakanı Pineau, temsil ettiği hü- kümetin genel olarak dünya ve özel olarak batılıların gidişini beğenmedi ğini efkar-ı umumiyeye açıklamıştı. 1956 yılı başında Sosyalist güdüm lü koalisyon hükümeti idareyi ele a- Başbakanı lırken Fransayı Hareketsızlık ten kurtaracağını vaad etmişti. "Hare- ketsizlik" şimdiye kadar başa geçen hükümetlerin takib edegeldikleri si- yasetti, Fransız Meclisindeki çeşitli grupları kızdırıp ekseriyeti sağlaya- mamaktan korkan kabineler, kimseyi gücendirmemek için, içerde ve dışar- da her hangi bir harekete girişemi- yor, kendilerine müsbet bir program tayin edemiyorlardı. eni hükümet, Fransanın zayıf- lamasının başlıca sebebini bu hare- ketsizlikte görüyor ve memleketini uyuşukluktan kurtaracağım vaad e- diyordu. Guy Mollet bu beyanatı ile Fransanın dış siyasetine yeni bir şe- kil vermek istiyordu. Sözlerine "Fransa ne NATO'dan ayrılmak istiyor, ne de Amerikan kuvvetlerinin Avrupadan çekilmesi- ni arzu ediyor" diye devam eden Baş bakan, kuvvetli olmanın Ruslarla mü- zakere için ilk şart olduğunu belirt- miştir. Yalnız bu çerçeve dahilinde Batılı muttefıklerı 1le görüş ayrılığı bulunduğ aklamamıştır. A- merıkalıların yardım sistemini ten- kid eden Guy Mollet "Bunun bir pa- zarlık şeklinde olması yardım gören milletleri Batıdan uzaklaştırmakta- dır. Yardımın miktarından çok veri- liş tarzı Önemlidir" demiş ve bilhassa yabancı memleketlerdeki Amerikan memurlarının davranışının Batı için iyi bir propaganda vesilesi olmadığı- nı belirtmiştir. Guy Mollet'nin Almanyanın bir- leşmesine ve silâhsızlanmaya — dair sözleri Amerika ve İngiltere ile ara- larındaki görüş ayrılığım belirtmesi bakımından ilgi çekicidir. Başbakan Batılıların Cenevre konferansında anlaşma için ilk şart olarak Alman- yanın birleştirilmesini öne sürmele- rini yanlış bir taktik olarak vasıflan- dırmış ve Rusların — silâhlanmış bir Almanya arzu etmeyeceklerine göre Guy Mollet Kımıldarsan, — düşersin!.. AKİS, 21 NİSAN 1956