YURTTA OLUP BİTENLER zete mesulleri hakkında takibata geç memesi, aynı kelimeye yakın kelime- ler kullanan milletvekillerinin teşrii masuniyetlerinin kaldırılmasına na- sıl sebep olabilirdi?. Teşri masunıyetlerı kaldırma yo- lundaki teşebbüs, tıpkı ıskat hakkı gibi ölü doğmuştu. Meclisi teşrii ma- suniyetle oynamaya sevketmek im- kansızdı. Aynı şekılde açık hava top- lantılarına yeni tahditlerin konması- na ve İçtimaatı Umumiye Kanunun- da değişiklikler yapılmasına da ce- vaz verilmiyecekti. Zaten Zafer ga- zetesi başyazarının “iğtişaş yolunu kapayacağız" aykırması kuru gürültüden başka şey değildi. Mem- lekette iğtişaş filan yoktu. Bunu her- kes biliyordu. Başyazar kendi ağzını kapasa daha iyi ederdi. ugünkü görünüş, grubun muta- vaat etmiyecegi merkezindeydi. Ko- caman Demokrat Parti elbette ki bir Burhan Belgenin işaretiyle harekete geçmezdi İnönü Muhalefet İşbirliği yolunda Bu haftanın ortalarında muhale- fet partilerinden C.H.P. ve Hür. P., aralarında bir işbirliği yapılması mevzuunda mutabakata varmış bu- luşuyorlardı. Mutabakat elbette ki sadece bir prensip mutabakatıydı. İ- ki partinin hem liderleri ve hem de yetkılı organları muşterek bir cephe- n kurulması ve rejim için mücade- leye öyle devam edilmesi hususunda eş düşüncelere sahip olduklarım bel- li etmişlerdi. Zaten kararı alanların aşağı yukarı birbirine benzeyen in- sanlar olduklarım görmemek imkân- sızdı. Şimdiye kadar başka vasıtalar- la, hattâ başka istikametlerde aynı hedefe varmak için mücadele etmiş- lerdı Cemıyet içinde ışgal ettikleri evki, mens oldukl nıf ve ni- hayet kafa teşekkullerı de onları bir- birinden ayırmıyor, birbirine yaklas- & Karaosmanoğlu tırıyordu. Küçük müdavelei efkârlar sonunda politikanın ufak tarafların- dan sıyrılabilmişler ve meseleleri da- ha geniş zaviyeden görmeye muvaf- fak olmuşlardı. Dâva ortadaydı: re- jim tehlike geçiriyordu. Demokrasi- nin herkes tarafından bilinen esas- lariyle oynamaya teşebbüs edecekle- re beraberce "hayır!" demek lâzım- dı.C.H.P. ve Hür. P. iktidara tek baş- larına geçmek emeli beslemedikleri hususunda görüş birliğine vardıkla- rında müşterek cephenin kurulması yolundaki manilerin en amansızı ber- taraf edilmişti. İki tarafa da ıtımat gelmişti. Elbette bunun yanında her partinin kendi meseleler), kendi da- vaları vardı. a onların üstünde, mimi bir ışbırlıgının kabil bulun- dugu kolaylıkla görülmüştü. Eğer C. . P. nin de başında Osman Boluk- başı değil de meselâ Ahmet Tahtakı- hç veya Sadık Aldoğan gibi bir lider. bulunsaydı, şu anda üçüncü muhale- fet partisi de şahsi endişelerinden kurtulur ve muhalefet cephesıne ka- tılmış olurdu. Buna rağmen ne Bölükbaşı Gülek Aynı safta toplanıyorlar H. P.'de ve ne de Hür. P.'de C.M.P. nin de hadiseleri yakında realist bir gözle gorecegı ve tek başına iktida- ra gelmek için taraftarlarına otekı muhalefet partilerini de yeri di- rektıflerı göndermekten vaz geçece- midi bu haftanın sonlarında kay- bolmuş sayılamazdı. .P. ile Hür. P. arasındaki iş- bırlıgının şekli ve çerçevesi tesbit e- dilmemişti. Fakat Adnan Menderesin temsil ettiği zihniyete ve almaya ha- zırlandığı tedbirlere karşı mutlaka birleşmek lüzumu vardı. Partilerin önümüzdeki seçimlerde ne — miktar milletvekili namzedi gösterecekleri hususu üzerinde durulmamıştı. — İki taraf da bunun ehemmiyetini müba- lâga etmiyordu. Zamanı gelince o a- nın şartlarının icap ettireceği karar kolaylıkla alınabilirdi. Kesin rakam- lar, dar kontenjanlar şimdilik bahis mevzuu değildi ve C.H.P. ile Hür. P. ni C. . den ayıran da bundan iba- retti. C M P. de henüz belirli bir gö- rüş yoktu. Osman Bölükbaşının du- rumu müteredditti. Doğrusu istenilir- se C.M.P. Genel Başkanı ne istediği- ni ve bu istediğine nasıl erişeceğini kestirmiş değildi. İstediğinin tek ba- şına iktidar olduğunu sanmak için Bölükbaşının fazla saf tarafı bulun- duğuna inanmak gerekirdi. Müstak- bel bir koalısyonda baş rolü oyna- mak sevdası ise çok şahsıydı İşin dogrusu şuydu ki C.M.P. henüz ken- disini toparlamış değildi. Bunda biz- zat Osman Bölükbaşı ile bilhassa Hür. P. liderleri arasında vaktiyle bazı anlaşmazlıkların, hattâ kavga- ların çıkmış bulunması, selâm saba- hın kesilmiş olması da rol oynuyor* du. Halbuki politika hayatında lider- ler şahıslarım zaman zaman ikinci plâna almak zorundaydılar. Osman Bölükbaşı işte bunu yapamıyordu. maamafih Adnan Menderesin muha- lefeti mutlaka müşterek cephe kur- maya adeta zorlayan hareketleri ve gayretleri C.M.P. yi anlaşmaya mü- emayil hale mutlaka getirecekti. Zi- ra böyle anlarda kuvvetlerin dağıtıl- Öktem Tahtakılıç ması değil, birleştirilmesi lâzımdı. C.H.P. de çatlaklar Liderini — en ziyade hararetle destek- leyen parti uzaktan C.H.P. gibi görünüyorsa da, yakında Kurııltayın toplanacak olması en çok orada mu telif iç mücadelelerin cereyanına yol açıyordu. Hizipler şimdiden faalıyete geçmişti. Her hizbin kendisine göre dâvaları, bayrakları, sloganları var- dı. Fakat bunların bir kısmının lü- zumundan fazla ufak meseleden iba- ret bulunduğu gözden kaçmıyordu Partinin önünde iktidara geçmek ü- midi açılmış olduğundan, bir takım kimseler şimdiden mevki almak hır- sına kapılmışlardı. Halbuki bunların arasında öyle şöhretler vardı ki par- tilerine yapacakları en büyük hiz- met bir kenara çekilmek ve isimleri- ni siyaset sahasına tekrar atmamak- tı. Senelerden beri başına dert gel- mesin diye sessiz sedasız bekliyenler, iktidara kur yapıp kendi küçük işle- rini çevirenler, tek parti devrinin bu AKİS, 21 NİSAN 1956