MUSİKİ Caz Bebop kervanı Önümüzdeki pazartesi akşamından başlıyarak üç gün müddetle An- kara, ilk defa olarak gerçek caz mu- sikisi dinleyecek. Modern cazın en üstün sanatkarlarından, bebop ekolü- nün kurucusu, zenci trompetist Dizzy Gillespie, 18 kişilik büyük orkestra- siyle beraber, Buyuk Sinemada üç konser verece sadece dans ve eğlence mu- sikisi olmayıp, daha da çok bir sanat dalı olduğu, bu konserlerde şüphîîsl;z aal kıdı Marshall Stearns, seslerin anla- tabılecegını sözleriyle destekliyecek Kültür Ataşeliği ve ürk - Amerikan Derneği tarafından hazırlanan programa göre, Üniver- sitede bir de konferans verecektir. Dizzy Gillespie Orkestrasının Or- ta ve Yalan Doğu ile Balkanlar tur- nesi, Amerikan Millf Tiyatro Akade- misi (ANTA) tarafından miştir. Or an sonra, İstanbul'da da lıır çok konser vere- cektir. Gillespie'nin grubunda başta Lucky Tlıomps olmak üzere ie Persıp (davul), Nelson Boyd (k ntrabas) ib Shi- hab (bariton saksafon), Idrees Sulıe— man (trompet) gibi ünlü musikişi- naslar da vardır Opera Yeni Traviata, İki yıl önce Arnulf Schroder Dev- let Operasının ilk Taviata'sını sahneye koydugunda, ıtırazlar gök- lere yükselmişti. Schröder'in Travia- ta'sı büyük bir fiyasko sayılmış, re- jisörün Devlet Tiyatrosundan uzak- laştırılmasını çabuklaştırmıştı. Hadiseyi tamamen — unutturacak şebbüs, eskisini aratmaktaydı. Bu de- fa eseri, Vedat Gürten sahneye koy- muştu. Vardığı neticenin sönüklüğü, bilhassa dekor ve kostümler cephe- sindendi. Bu cephenin kumandam 0- larak da programlarda Ulrich Dam- rau nun ismi ilân edilmekteydi. Dam- şimdiye kadarki çalışmalarında, bırbırlerıyle yakınlığı olmayan zevk ve anlayış değişiklikleri göstermiş- ti. Meselâ Don Giovanni'deki ihtişam Hoffmann ım Hikâyeleri'ndeki se- falet, aynı insanın elinden çıkamazdı Fakat bu defa Damrau, Hoffm daki rekoru a kırmış, ortaya en hafif tabırıyle “gülünç" diye vasıf- landırılabilecek dekorlar çıkartmıştı. Kusuru Damrau'da mı aramak lâ- zımdı? Zira, her dekoratör gibi, o- AKİS, 21 NİSAN 1956 Kapaktaki sanatkar Dizzy G Onbeş yıl kadar önce caz sana- tında bir hareket baş verdi. Ye- ni üslubun, cazın normal gelişme- sinden başka bir şey olmadığı so- gukkanlı müşahitlerin gözünden kaçmıyordu. Fakat ekseriyet bu degışıklıgı birdenbire husule gel- miş, can geleneklerinden sıyrılmış bir hareket olarak gördüler. Her yenilik gibi bu gelişme de bırçok taraftar, birçok düşman kazandı. "Bebop"” adı verilen yeni caz hak- kında binlerce makale, bırçok ki- tap yazıldı. Yıllarca "bebop" mü- nakaşası caz dünyasının başlıca mevzuu haline geldi. Bu çalkalan- yı husule getiren, yeni caz es- tetıgının iki büyük yaratıcısı Dizzy Şuledslpıe ile müteveffa Charlie Par- irks "Dizzy" Gillespie, 21 Ekım 1917 de Birleşik Ameri- a'nın - Güney Carolina eyaletinin Cheraw kasabasında doğdu. Baba- sı hem dülgerlik yapar, hem de bir bando idare ederdi. Bandonun çal- gilarını da evinde saklardı. Dizzy önceleri bu çalgılar üzerinde çalış- maya başladı. Musikiye taraftan da musıkı nazariyatı ve Fakat trompette- kı ustalığına, kendı kendini yetış- tirmek suretiyle ulaştı. İlk işini 1935 yılında Phılad elphia'da, Frank Fairfax orkestrasında aldı. İki yıl sonra — Teddy — Hill'in — grubu- na dahil oldu ve bu orkestrayla beraber bir Avrupa turnesine çık- tı. Amerika'ya döndüğünde, Cab Calloway n orkestrasında geçırdı- ği günler, şahsi üslübunun az ço gelişmesine fırsat verdi. Fakat, bir tan ibaret olan, istediği kadar solo illespie yapma fırsatını bulamıyan bir mu- sikişinas taşkın fikirlerini nasıl a- çıklıyabilirdi? Maamafih Dizzy, Carter'in küçük grubuyla ilk caz konserini New n Modern Sanat Müzesi'nde verdıgı zaman bir deha keşfetmış olmanın heyecanım duyan münek- kidler eksik değildi. Diğer taraf- tan Harlem'deki Mıntons Play- house'da, Joe Guy, Charlie Chris- tian, Kenny Clarke gıbı ılerı bir üslubun öncüleri olan musikişi- naslarla yaptığı irticali caz seans- larında Dizzy Gillespie, nisbeten küçük bir çevreye bile olsa, trom- pet çalma sanatına verdıgı hamle- beraber York'u kârların çalışmalarına sahne olu- yordu. Dizzy bir müddet daha muhte- lif Orkestralarda bu ara Earl Hi- sokak lokallerinden birinde, kont- rabasist Oscar Pettıford la, şefliği- ni muştereken yaptığı bir orkest- a kurduğunda, caza neler getire- bilmiş olduğunu yayma imkanını buldu. Daha sonra, Billy Eckstine- in orkestrasında, nıha t kendi öz orkestrasını teşkıl ettığınde hitap imkânları daha da çoğaldı. Alto saksofonist Charlie Parker'in de dahil olduğu ilk "bebop" plakları, yeni cazı bütün dünyaya yaydı. Ön- celeri "bebop" u caz bile sayma- yanlar vardı. Fakat bu, Dizzy Gil- lespie'nin en müfrit muhafazakâr- ar tarafından bile, büyük bir trompetıst olarak kabul edı]mesı— ni, hattâ birçok kimsenii ca- zın en büyük sanatkarı saymasını önliyemedi. nun da rejisörle beraber çalışması, lir) Vedat Gürten - Ulrich Damrau onun tasavvurlarım ve talimatım ışbırlıgının devamı asla temenni e- gerçekleştirmesi gerekirdi. Bunun ilmiyecek bir birleşme — olduğunu yapılmış olduğunu kabul edersek, — gösterir. Gerçi dramatik hareketin birinci perdede Violetta'nın evini tanziminde Gürten - Schröder'e kı- temsil eden sahnenin bir açık hava — yasla - daha makül, daha sağ duyulu gazinosuna benzemesi, vak'a gaz ışı- — İdi. Herhalde, selefine nisbetle, da- ğı devrinde geçtiği halde salonun ha iyi bir opera rejisörü sayılabilir- küçük projektörleri andıran elektrik — di. Fakat ne hikâyeyi ne de tıplerı lambalariyle aydınlatılması, gök de- ınanılır hale getirmek. La ata'- korunun — kebapçı — dükkanlarındaki nmanda tiyatro olal'ak sah- resımlerı hatırlatması; İkinci perde- eye koymak için hayalini çalıştır- n bir köy evi içinden ziyade stılıze mamış, geleneklerı sathından tekrar- bır bulvar kahvesine benzemesi ve makla yetinmişti sözde araziyi temsil için sokağın or- Neticede, sahnede olup bitenler tasına asılmış çerçeveli büyük ncak bir rejisörün güven verıcı ve tablo intibamı veren bir avcaıplıgı_n layıcı çalışmasından çol kullanılması Çörnekler - çoğaltılabi- lıstlerın ferdi gayretlerıne bağlı go 29