KADIN. Bir Tasavvur ediniz ki, birgün evi- nizde otururken bir dostunuz kapınızı çalıyor ve size ecenebi mem leketten gelen misafirlerini An- karada gezdirmenizi Trica ediyor. Her Türk gibi siz de misafir sevi- yorsunuz. Her Türk gibi siz de, ec- nebilere kendimizi tanıtmak ar- zusunda, hatta azmindesiniz. Tek- lifi de rha , Mmemnuniyetle kabul ediyorsunuz. Fakat Ankarada ne- relere gidilir? Bir turist nerelerı gezer, bunu hiç düşünmüş müydü- nüz?. Aklınıza ilk gelen yer tabıı Anıt-Kabirdir. Sonra Atatürkün Çankayada müze haline getirilen evi... Sonra?.Sonra barajımız var tabii. Çiftliğimiz ve — mohinimiz, Başka? birkaç antikacı, Türk işi satan birkaç dükkân.. Şirin gece kulüplerimiz, hatta bir de yeraltı pastahanemiz. Eh, bütün bunlar bir iki günü bol bol doldurur diye düşünüyor- sunuz. * On gün evvel, nöropsikiyatri ce- miyetinin davetlisi olarak An- karaya gelen tanınmış Fransız psikiyatrı Pierre Pichot ile karı- sını, birkaç arkadaş aynı program ve aynı düşüncelerle karşılıyorduk. Fakat bizi ufak bir sürpriz bek- liyordu. — Misafirlerimiz program- daki Anıt-Kabir, Atatu k köşkü kelımelerını büyük bir sevınçle karşılamışlardı ve program için bi- ze müteşe daha görmek istedikleri yerler vardı: Ankara kalesi, sur- lar. Hacı bayram camii ogüst ma- bedi, Jüstinyen hamamları onla- rın yabancısı degil gibiydi!. Et- nografya müzesi ile bılhassa Hitit eserleri ihtiva eden aşka mü- zeden hararetle bahsediyorlardı. Beş kişilik bir gruptuk.. Hiçbi- rimiz de misafirlerimizin görmek cemiyet için çalışacak vakit bula- mazsa, bu iş için gecelerinden birkaç saati memnunıyetle verirdi ve ko- cası o zaman evde kalır çocuklarla meşgul olurdu! Kadın cemiyetlerinin, memlekete büyük faydaları vardı. Her cemiyet başarmak istediği birkaç meseleyi e- le alır ve muvaffak oluncaya kadar, bazen senelerce, bu işlerin peşini bi rakmazdı. Böyle birçok meseleler i- çin kadın cemiyetleri Meclise, iktida- Ta tesir edebilir, içtimat hayatta bü- yük işler başarabılırl rdi. Mrs. Johnston etrafını saran Türk hanımların : ki, kıs zamanda çok iş yapmışsınız dıyordu Eğer da- 26 Ders Jale CANDAN evvelden istedikleri yerleri daha gezmiş değildik. * Mahmutpaşa bedesteni ve Hitit eserlerini ihtiva eden Eti mü- zesi misafirlerin hayranlığını ka- zanmıştı. Tabii bizim de.. Asırlar- ca evvel insanların yapmaya muk- tedir oldukları sanat eserleri, al- tın ziynet eşyaları hepimizi cid- den şaşırtıyordu. Kolyeler ve bi- lezikler en modern k uyumculara ilham Verebılecek kadar — güzeldi. Madame Pichat altın ziynet eşya- larını tetkik ederken bir hayret nidası koparmış ve paltosunun ya- kasını açarak, tayyöründeki klips iğneyi bize göstermişti. u cam vitrin içinde duran ve asırlarca evvel yapılmış olan 24 ayar altın bir iğnenin eşi idi. Pierre Pichat ona karısına, bir Amerika seyaha- tinden dönüşte hediye olarak ge- tirmişti. Bu küçük tesadüf ve hepimi- zin bu müzeye, ilk defa gidişimiz mısafırlerı bir hayli şaşırtmıştı. am diyorlardı, çocuklarımız olmasa idi, kak biz de, Paristeki eserlerı ta- nımıyacaktık Ama işte, eserleri- mizi çocuklara tanıtmak için za- man zaman biz Parisi dolduran tu- ristlerin arasına katılırı Bu sözler bizi busbutun utan- dırdı ve doğrusu "bizim de ço- cuklarımız var" diyemedik. Dış memleketlere seyahat imkânları- nın azaldığı şu son Zzamanlarda memleket içinde ufak seyahatler yapabilirdik; — fakat muhakkak apmaya mecbur olduğumuz bir başka şey vardı: yaşadığımız şe- hiri tanımak ve çocuklarımıza ta- nıtmak. Tarih insanların en kıy- metli hocası ve terbiyecisi idi, tarihi eserler de onların en kuv- vetli sevgi bağları.. Onları bu de- rece ihmal etmeye hakkımız yok- TU ha yapılacak işleriniz varsa, bu sizi memnun etmelidir. Çünkü çalışmak ve başarmak güzel birşeydi Bilseniz, benim de, şımdı memle- kette yapılacak ne çok işlerim var." onuşmayı gülerek takib eden, arada sarada güzel — espriler yapan Mrs. Johnston: "Evet ama, dedi, çok az vaktımız kaldı... Acele etmemiz lâzım Bu aynı zamanda Kadınlar Bir- liğinin güzel lokaline de veda saati- nin geldiğini bildiriyordu. Mrs. Johns- ton çantasını açtı ve çıkardığı kart vizitleri, yeni dostlarına dağıttı. Bu insanı, uzun uzun adres alıp ver- mekten kurtaran pratik bir ameri- kan usulü i Aile Modern terbiye Bugün çocuk terbiyesi problemi bir çok annelerin başlıca üzüntüsü- dür. Nasıl olmasın ki.. Aile yeni ve eski arasında bocalamakta, eskiyi, terketmek temayülleri gösterırken yeniyi iyice kavrıyamamaktadır. Aşırı dısıplınsızlıge terbiyesizliğe - "yem terbiye" adını koyanlar çok haklı olarak eskilerin tenkidine uğ- ruyorlar. Eski terbiyenin hatalı ta- rafları bugün ruh mütahassısları ta- rafından iyice izah edilmemiş olsay- dı, tatbiki hakıkaten kolay olmıyan, bılgıye sabır ve yuk gayretlere dayanan "yem terbiye" metodları ye rine tatbıkı çok daha kolay olan es- ki metodları tercih ederdik. "eski terbiye" k Çünkü orku, — körükörüne Hırçın çocuk Pahalı ödenen bir hata itaat ve hürmet prensipleri üzerine kurulmuştu. Bugünkü terbiye ise tıb bılgısıne psıkoloııye pedagojiye da- nmaktadır. Bunda muvaffak ola- bılecek annenın "«aydın" bir anne ol- ması şart İlk terbiye Tanınmış bir ruh mütahassısına göre bir çocuğun terbiyesi daha eş intihabında başlar. Bu iddia hiç te yersiz değildir. Çünkü, ancak mesut çiftlerin çocukları mesut olmakta ve saadetsiz izdivaçlardan sinirli, bed- baht, "kompleks" li çocuklar meyda- na çıkmaktadır. Bunun sebebi aşi- kardır. Evvelâ şurası —muhakkaktır ki, karı-koca kavgalarına, ev tatsız- lıklarına şahit olarak büyüyen — ço- cuk, yuva kurduğu zaman, eskiden evinde gördüğü şeyleri bir bir tatbik edecek, kavgadan adeta zevk duya- caktır. Sonra bedbaht bir zevce ha- yata bütün zevkim çocukta arıya- AKİS 21 NİSAN 1956