YURTTA OLUP BİTENLER Hükümet Suçu meçhul suçlular haftanın sonunda cumartesi gunu uzun boylu, ince, beyaz göz- lüklü, yüzünde sakal bulunmayan bir milletvekili Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir takrir verdi. Üçüncü Menderes Hükümetinin üç bakam hakkında Meclis tahkikatı a- çılmasını istiyordu. İki gün sonra takriri okuyanlar, hayret etmekten kendilerini alamadılar. Zıra takririn altındaki imza D.P. Meclis Gurubu başkanı Dr. Burhanettin Onata ait- ti ama Cumhuriyetimizin tarihinde görülmemiş bir şekilde kaleme alın- mıştı. Meclis tahkikatı şimdiye kadar bir çok bakan hakkında, C.H.P. ikti- darı zamanında açılmıştı Ancak bun- ların her biri esaslı sebeplere daya- nıyo ordu. Bu neviden tahkikata Mecli- sin kurulmasından bu yana yedi defa lüzum görülmüştü. İlki Cebelibereket Milletvekili ve Bahriye eski Bakanı İhsan Ery: avuz hakkındaydı (24 Ara- hık 1987) İhsan Eryavuz, Yavuz harp gemisinin tamirinde suistimal yap- makla suçlandırılıyordu Yüce Dıvan k ruldu ve i bakam mahküm İkincisi Gazıantep Mılletvekılı ve Tıcaret eski Bakam Ali Cenaniyi il- gılendırıyordu (10 Mart 1928). Suç, fıyatlarınıu yükselme- sını onlemek için Ticaret Bakanlığı emrine verilen yarım milyon liranın sarf suretindeki uygunsuzluktu. Ge- ne Yüce Divan kuruldu ve Ali Cenani hüküm giydi. Üçüncüsünde sanık, Bahriye eski Nazırı Mahmut Muhtar Paşaydı (24 Nisan 1928). Mesele İn- gılteredekı Thames Iron Works fabri kalarına kefaletsiz ödenen 20 bin In- gılız lirasıydı. Mahmut Muhtar Paşa ce Divana sevkedildi ve suçlu gö- ruld Dördüncüsünde Hasan Saka bahis mevzuuydu (9 Haziran 1932) Tahkik edilen iş ise barut ve mevadı infilâkiye işiydi. Hasan Saka hak- nda Maliye Bakanı sıfatından tahki- kat açılmıştı. Yüce Divana lüzum gö- rülmedi. Beşincisinde Milli Savunma eski Bakam Saffet Arıkan ve Ulaş- tırma Bakanı Cevdet Kerim İncedayı Refah faciasından dolayı itham edi- liyorlardı (16 Ocak 1942). Meclis Yü- ce Divana kimseyi vermedi. Altıncı tahkikat Gümrük_ve Tekel eski Baka- nı Suat Hayri Ürgüplü hakkındaydı (10 Ağustos 1946). Yüce Divan eski Bakanı suçlu bulmadı. Eski Bakan Tekel idaresinde kahve ve tomruk is- lerinde yapıldığı bildirilen yolsuzluk- lardan sanıktı. Sonuncusu ise meş- kur Atıf İnan meselesidir (24 Kasım 1947). Eski Ticaret Bakanı 7 Eylül kararlarının vaktinden evvel ifşası suretiyle haksız kazanç temin ettiği iddiasiyle Meclis huzuruna getiril- mişti. Yüce Divana lüzum görülmedi. Böylece Meclis tahkikatı mekaniz- ması şimdiye kadar bir çok defa iş- lemişti. Ama görülmemiş olan, D.P. Meclis Grubu Başkanının takririnde- ki esbabı mucıbeydı Nal ve mıh hikâyes Dr. Burhanettin Onat eski Devlet akam Fatin Rüştü Zorlu, eski Ticaret Bakanı Sıtkı Yırcalı ve eski Maliye Bakam Hasan Polatkan hak- kında Meclis tahkikatı talep ediyor- du. Sıtkı Yuvalıya atfolunan suçların ilk ikisi şuydu: Memleketimizin ihti- yacı olan teneke, kalay, lâstik, oto- mobil ve yedek parçalarıyla nal ve mıhın vaktinde ithal edilmemiş olma- sı, Otomobil ve traktörlerin ithali sı- rasında bunlara ait yedek parçaların ithalinin düşünülmemiş olması! Bu sebeplerden dolayı Yüce Divana a- dam gönderilmesi talebi şimdiye ka- dar hiç bir parlamentoda görülme- miş olmalıydı. Bu "suç" ların Anaya- sada derpiş edilen Meclis tahkikatiy- le ne ilgisi vardı" Bunlar, nıhayet va- Samed Ağaoğlu 1950 Samedine avdet zifelerdi; onları yapmayan bakanlar itimad alamazlar ve düşerlerdi. Buna mukabil Sıtkı Yırcalıyla Hasan Po- latkanın müştereken itham edildikleri üçüncü madde hakikaten bir tahki- katı gerektirecek mahiyetteydi. Bu madde şuydu: "Doğu Almanyadan it- edilen kamyon ve lâstikler için döviz tahsisindeki yolsuzluk ve itha- lâtçının muayyen sebeplerle tercih e- dilmesi ve ithal edilen bu malların kalite bozukluğu". Buna mukabil gü- lünç ithamlardan biri bu maddenin başındaki "nüfusumuzun çoğunluğu- nu teşkil eden çiftçilerimizin ihtiyacı olan nal ve mıhın tevzi ve taksim u- sulünde yanlışlıklar ve yolsuzluklar" ıthamıydı Hele "nü usumuzun ço- unluğu" lâfiı yok mu? S "kelle ermek" siyasetinin pırıl pırıl parlayan deliliydi. Nihayet "ithalât yapmak isteyen- lere döviz tahsisi muamelelerindeki u- sul ve prensiplerde istisnalar ve ay- kırılıklar yapmak" suçundan Fati Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan ve Sıt- kı Yırcalı müştereken itham olunu- yorlardı. Gerçi bu üç bakanın meşhur Döviz (Komitesine dahil bulundukları doğruydu, bir suç işlemişlerse beraber işlemiş olmaları da tabiiydi. Ama ay- nı komitenin bir dördüncü bakan a- zası vardı; bu da Samet Ağaoğluydu. Eğer komitenin icraatından dolayı a- za bakanların hesap vermeleri gere- kiyorsa, İşletmeler Bakanının unutul- ması nedendi? Ortada hususi bir se- bep mi vardı? Hem "ithalât yapmak isteyenlere döviz tahsisi muamelele- rindeki usul ve prensıplerde istisna- lar ve aykırılıklar yapmak" da ne de- mekti? Hangi meselenin tahkiki is- teniliyordu? Böyle itham olur muy- du? Bilinen meseleler yoksa - vardı, zira gurupta bahis mevzuu edılmıştı meşhur gemi hikâyesi gibi.. - niçin a- faki kelimelerle tahkikat isteniyor- du? Hakikaten böyle bir takrir görül- memişti. ' Normal bir anormallik Ama, hadıseyı tabii karşılamak lâ- zımdı ira bir anormal başlangı- cın devamı da anormal olmaktan kur- tulamazdı. D.P. Meclis gurubundaki hadiseler başından itibaren böyleydi. Bütün bakanları istifa ettirilen bir hükümetin başkanına itimad beyan edilirse tenakuzlardan kurtulunamaz- imdi, bilhassa şikâyet mevzuu olan nal ve mıh hikâyelerinin mesu- liyeti, döviz tahsislerindeki yolsuz- luklar feda edilen bir kaç bakanın sır- tına yükletilmek isteniyordu. Takrir- de bahis mevzuu olan o "'nüfusumuzun çogunlugu yok mu, işte ona dönüle- k ve denilecektir ki: "— Dert yanıyordunuz! Bakını sizleri sıkıntıya sokanları cezalandı- rıyoruz. Bunlar Ankarada olurken Döviz Komitesinin sabık ve dokunulmaz fe- zası Samet Ağaoğlu da Manisada pa- halılığı Kasım Güleğin sırtına yük- lüyor ve D.P. piri pak hale geliyordu. Daha doğrusu bazı kimseler o hül- yadaydılar. Meclisin tahkikatına se- bep diye gösterilenlerin bir çoğu su: değil, Üçüncü Menderes Kabinesinin fena icraatının delilleriydi. Bundan dolayı batı memleketlerinde adamlar hapse atılmazlar, hükümetler - baş- kanlariyle beraber - düşürülür. Aksi halde herkes, bir "abalı" arandığı ka- naatine varır. Hele Meclis tahkika- tının sonunda da bir şey çıkmazsa, bir oyunun mevcudiyeti fikri kafalara ylesine yerleşir ki onu artık hiç kimse söküp atamaz. D.P. Meclis gurubu işin başındaki anormallik düzeltilmeden hadiselerin normal hale getirilemiyeceğini ve başka demokrasilerde nasıl davranı- lıyorsa bizde de ancak öyle yapılmak- la milletin tatmin edilebileceğini dik- AKİS, 31 ARALIK 1955