MUSİKİ Konser Karolyi İstanbul'da Geçen yıl pek kuru bir konser mev- simi geçiren İstanbul müziksever- leri, Filarmoni Derneği'nin onuncu kuruluş yıldönümü münasebetiyle, bu mevsim için davet edilen bir kaç bü- yük virtüözü hasretle bekliyorlardı. Bunu sene şimdiye kadar sadece bir tek iyi viyolonist dınlıyebılmışlerdı Nitekim Ayla n'ın konserle- rinden pek az bir muddet sonra - ge- çen hafta - "büyük" vasfına hakika- ten lâyık bir piyanistle karşılaşmak mümkün oldu: car olan Ju- lian Von Karolyi, henüz 18 yaşınday- ken (1932 de) Varşova'da "Chopin Mükâfatı" nı, bir yıl sonra da "Liszt Mükâfatı” m kazanmıştı. Sunu "Men- delssohn Devlet Mükâfatı", "Bülüt- hner Mükâfatı", "Beynelmılel Müzik Mükâfatı" gibi dıger başarılar takip etti. Bilhassa Chopin ve Liszt'in kud- retli bir icracısı olarak şöhrete eriş- mişti. Oldukça da geniş - Beethoven- den Ravel'e, Prokofîeve kadar - bir repertuara sah İstanbulda ise daha ziyade plâk- ları vasıtasiyle tanınıyordu. — Gerçi bunların sayısı da pek fazla değildi. Ancak Karolyi, Liszt'in 3 No. lu Con- solation'u, Chopin'in Ballade'ları ve diğer bazı solo eserleri yanında bil- hassa Rachmanioff'un Do Minör 2. nci Piyano Konsertosu ile büyüklüğünü kabul ettirmişti. Orkestra - çalabiliyorsa ulian Von Karolyi'nin Avrupa ve Amerika'daki turneleri şöhretini kat kat arttırmış, bu modern piya- istten Saint-Sae Ravel veya Rach aninoff'un konsertolarını din- liyebilmek cidden kaçırılmaz bir fır- sat haline gelmişti. Ancak bu bizde, orkestra bir solistin arzu ettiği eser- rolyi Parmaklarında — marifet leri çalabılıyorsa mümkün olabilirdi. Zira, ok Konsertoların partis- yonları Şehır Orkestrasında mevcut değildi. Yani orkestra, bir çok eseri henüz bir defa olsun deşifre etmek fırsatını bulamamıştı. Hattâ birkaç yıl evvel Ida Haendel geldiğinde, rahma ve Tchaikovsky Konsertoia- rı icra edeceği ilan olunmuş; lâkin konser başlıyacağı sırada orkestra bi- yelerinden biri pek makbul bir maze- ret beyan ederek, Tchaikovsky Kon- sertosunun partisyonu henüz Şehir Orkestrasında mevcut olmadıgından bunun yerine Beethoven'in Kem Konsertosunun çalınacağını bıldır— mişti! Nitekim, konser programlarının tesbitinde misafir solistten ziyade or- kestranın repertuarı nazara alınır, hangi eserler hazır ise solist progra- mını onlar arasından seçerdi. Üste- lik gelen virtüozlar, memleketimizden ayrılırken pek klasık bir nezaket ka- ıdesını yerine getirmeyi ihmal etmez- ler, "Şimdiye kadar pek az orkestra ile bu kadar iyi uyuştuklarını" bildi- rırler senenin dörtte üçünü dünyanın üyük orkestra şefleri ile konser- ler vererek geçiren büyük virtüozla- rın bu inceliklerine Şehir Orkestrası âdeta inanırdı. İşte, Karolyi'nin afişlerinde Be- ethoven ve Chopin'in isimlerini gö- renler - Kempff'den Beethoven'in beş konsertosunu da dinledikleri halde - birinci ismin 3 üncü, ya 5 inci konsertoya; ikincisinin de Fa Minör Konsertoya delâlet ettiğini güçlük çekmeden tahmin etmişlerdi. Zira da- ha evvel çalınmış olan eserler seçilir- ken dahi, orkestranın en iyi icra ede- bildiği konsertolar tercih edilirdi. Resital Neyse ki, resitallerde böyle bir mahzur mevcut değildi. Karolyı de konserden evvel bır resital verdi. Program önce biraz tuhaf kar ılan mıştı; gerçi solıstın çeşıtlı cephelerini meydana çıkaracak bestecüer yok de- ğildi; ağırlık merkezini Cesar Franck, Chopın Debussy'nin eserleri teşkil e- diyordu. Lâkin seçılen parçalar dör- der, beşer - veya âzami onar - daki- kalık eserlerdi. Bir bestekârın fikir, his ve hayal unsurlarını ne şekilde kompoze ettiğini belirtecek, diğer bir ifade ile icracının anlayışı hakkında dolgun, şümullü bir kanaat verebile- cek olan parçalara - bilfarz sonatla- Ta - yer verileceğine, daha ziyade sa- natkarın ustalığım, teknik vüsatini ortaya koyan eserler tercih edilmişti. Buna rağmen, resitalde hazır bulu- nanların çoğu, Karolyi'yi dinledikten sonra programın bu şekilde tertiplen- mesini memnunlukla karşıladılar, hat- tâ haklı ve yerinde bir hareket telâk- AKİS, 31 ARALIK 1955