DÜNYADA OLUP BİTENLER jestlerinden dolayı da teşekkür et- memiz gerektir. Azınlık meselesinden bahsetmekle bizlere Yunanistan'da a Türk aslından gelen ırkdaşlarımı- zın mevcut olduğunu hatırlatmışlar- dır. Yunanistan, dünya efkârı önün- de, Türkiye' deki Rum ırkından gelen- ler ile Yunanistan'daki — Türk ırkın- dan gelenler arasında bir mukayese- ye hazır mıdır? Türkiye'nin en mü- reffeh zümresi ile Yunanistan'ın en düşkün insanları arasında bir kıyas demek olacak böyle bir teklife yu- nan kulaklarının tıkalı kalacağına şüphe yoktur. ..ve — sebepleri Muhakkak — ki Karamanlis, bu be- yanları verirken, anlatmak iste- dıgınden başka — şey ler söylemiştir. Yoksa dost bir Devlet Başbakanının böyle acaip sözler sarfetmesi bekle- nemez. Bizim korkumuz, Yunan Baş- bakanının dilinin ardında bulunanla- rın söylediklerini de aşan bazı şeyler olması ihtimalidir. Yunan Başbakanı 6-7 Eylül hâdiselerinin kâbusu ara- sında Türkıye deki Rum asıllı vatan- daşlarımız için bazı imtiyazların rü- yasını da görmüştür. Yunan Başba- kanı Kıbrıs'taki — Türklerin hakkım tanımayı Türkiye'deki Rum vatan- daşlarımıza bazı imtiyazlar verilme- si şartına — bağlamak istemektedir. Bunlar hiç de hayra alâmet olmayan bir tezahürdür Urdün "Müessif hâdise" Bulganin ile Kruçefin Hindistan'ı ziyaret etmekte olduğu günler- deydi. Asya'nın güneyinden Bağdat Paktına karşı sesler yükseliyor, Pakt Orta Doğu'daki sulh ve güvenliği ih- lâl etmiş olmakla itham ediliyordu. İngiltere ve Orta Doğulu dostları bu ithamlara sözle cevap vermektense, sükütu tercih ediyorlardı. Onlar söz- lerini Paktı kurdukları zaman söyle- mişlerdi. Artık bunlara ilâve edecek- leri başka şey yoktu Ancak, doğruyu soylemek gerekir- se, İngiltere ve Orta Doğu'lu dost- ları da sanıldığı kadar boş durmu- yorlardı. Onların da bir hedefe mü- teveccih bazı çalışmalarda bulunduk- ları muhakkaktı. Bu hedef Ürdün'ü Bağdat Paktı Devletlerinin safına çekmekti. Böylece Rusya ile Bağdat Paktı aleyhinde bulunan diğer Dev- letlere gereken cevap, sözle değil, fi- ille verilmiş olacaktı. Hem bu ceva öyle aylarca sonra değil, hemen ve- rilmeliydi. İngiltere ve Orta Doğu'da- ki dostlarının, Rusya ve şürekâsına mukabele etmek için daha fazla bek- lemeye sabırları yoktu. Esasen Ürdün'ün Bağdat Paktı- na, daha doğru bir tabirle METO'ya yani Orta Doğu Paktı Teşkilâtına katılması Türkiye Cumhur Başkanı- nın bu memlekete yaptığı dostluk ziyaretinden sonra bir prensip değil, bir zaman meselesi — olmuştu. Genç Ürdün Kralı Hüseyin memleketinin 14 menfaatini METO Devletlerine ilti- hakta buluyor Ürdün kabinesi de Ürdün'ün selâmetini METO teşkilâ- tının garantileriyle perçınlemek isti- yordu. vletin — Bağdat Paktına iltihak etmesı için zemın mü- sait değildi. Amme efkârı rdün ordusunun genç subayları boyle bir iltihaka hazırlıklı bulunmuyorlardı. Bir yandan amme efkârı Arap devlet- lerinin dâvasını desteklerken, diğer yandan genç subaylar Mısır'dakine benzer bir rejim değişikliği yapabil- mek için Nasır'in izinden yürüyorlar- dı. Gerçi gerek amme efkârını, gerek genç subayları Batılıların davasına i- nandırmak o kadar güç bir iş değildi. Fakat bu, herşeyden önce, yukarda da söylediğimiz gibi bir zaman mese- lesi idi. Kral Hüseyin İki ateş arasında Binilen dal yı bir siyaset adamının, hele dış siyaset adamının e gereklı vasıf- larından biri de sabırlı olmasını bil- mektir. Dış politika olayları zorla- maya gelen cinsten olmadığı için, murada eren dış politika dervişleri daima sabırlı olanlardır. Olayları zorlayanların sonu ise hiç bir zaman parlak olmamıştır. Asırların — tecrü- besıyle perçinleşen bu hakikat elbet- te ki İngiltere ve Orta Doğu'lu dost- larının meçhulu değildi. Öyle olduğu halde Ürdün'ün METO'ya katılması hususunda gösterdikleri isticali - Rusya ve şürekâsına fiili bir cevap vermek endişesine hamletsek bile - izah etmek çok zordu. Bağdat Pak- tı'na karşı sade Doğu'dan değil, Ba- tı'liı Devletlerden de - meselâ Fran- sa'dan - yükselen sesleri cevapsız bı- rakmamak gerekirdi. Fakat verilecek cevabın mutlaka tesirli olmasını sağ- lamak için binilen dalı kesmeye de lüzum yoktu. İngiltere ve Orta Do- ğu'lu dostlarının acelesi sonunda Ür- dün'de patlak veren reaksiyon ise bu daim kökünden kesildiğini göster- mektedir. : Gerçekten, geçen haftalar içinde Ürdün'de vuku bulan hâdiselerin kaynağını, herşeyden önce, İngiltere ve Orta Doğu'lu dostlarının bu ace- lesinde aramak gerekir Hâdisenin Bundan aş ğı - yukarı iki hafta ka- dar Ürdün'de, Seyit Sait Kabınesı ıstıfa etmişti. Bağdat Paktına katılmak bir politika takip — etmekteydi. politika, Kabinesindeki dört Bakan tarafından tasvib edilmemiş ve bu Bakanlar, o esnada Ürdün'de bulun- makta olan İngiliz Kraliyet Kuvvet- leri Genel Kurmay Başkanı General Templer'in Hükümetin dış politikası üzerinde tesir yaptığım ileri sürerek, çekilmişlerdi. Çekilen dört Bakanının Orduda tutulan ve sevilen kimseler olduğu biliniyordu. Bunun üzerine Seyit Sait kabineyi yeniden kurma- mış ve istifayı tercih etmişti. Seyit Said'in istifası üzerine Ka- binenin kurulması görevi Kral Hü- seyin tarafından El Mecali'ye veril- miştir. Mecali eski İçişleri Bakanla- rından olup Meclis Başkan yardımcı- lığı yapmaktaydı. Ötedenberi Bağdat Paktı taraftarı olmakla tanınmış El Mecali'nin Başbakanlığa tâyini, bar- dağı taşıran son damla olmuş, henüz hazır olmadığı bir konuda baskıya maruz kalan Ürdün umumi efkârı bu tâyin üzerine, tepkisini göstermiş- tir. mahiyeti Bizim hissemize düşen şin bizim bakımımızdan hüzün verecek tarafı, tepkinin Konsolos- hanemiz üzerindeki tecellisidir. Bağ- dat Paktına aleyhtar olanlardan bir (güruh) Kudüs'ün Arap bölgesindeki Başkonsolosluğumuza hücum etmiş ve Konsoloshanemizi yakmak teşeb- busunde bulunmuştur AP. Ajansına öre bu rada Konsoloshanedeki Turk bayragı yakılmış ve Türk Baş- konsolosu İsmail Hakkı Kentli teca- vüze uğramıştır. Ancak hâdiseden i- ki gün sonra Hariciye Bakanlığı Ba- sın Bürosundan yayınlanan bir teb- liğde bayrağın yakıldığı — ve Konso- losumuzun Kudüsün İsrail - kısmına sığındığı yalanlanmaktadır. — Tebliğe göre, hâdisenin cereyanı — esnasında Konsoloshanemizde Türk bayrağı e- sasen çekili bulunmuyordu ve Baş- konsolosumuz Kentli de, Arap bölge- sindeki konsoloshanemiz — oturulmaz bir hale geldiği ıçın Israıl bölgesin- deki binamıza geçmişti Aynı tebliğde hâdisenin mesuliye- ti komünistlere yükletilmektedir. Za- ten 6-7 Eylül olaylarında yapılan be- AKİS, 31 ARALIK 1955