DÜNYADA OLUP BİTENLER Kıbrıs Huzursuzluk devam ediyor Ogün Kıbrıs'ta Makarios'un yeğen- lerinden birinin cenaze töreni ya- pılacaktı. Bu yeğen İngiliz askerleri- ne kurulmuş bir pusuya iştirak etmiş ve bu yüzden çıkan bir çarpışma sı- rasında İngiliz kurşunu ile öldürül- müştü. Gerçi bu — gibi çarpışmalar çoktan Kıbrıs- günlük olayları arası- na karışmış, çoktan her iki taraf da günde birkaç ölü vermeye alışmış- lardı. Her gün yapılan cenaze tören- leri Kıbrıslıların — yabancısı değildi. Fakat o gun gömülecek ölünün Ma- karios' un yegenı olmak gibi bir özel- liği varı un için İngiliz makamla- rı sıkı tedbırler almışlar, hattâ cese- di, gizli tutulan bir yoldan mezarlı- ğa götürmek istemişlerdi. Fakat, bu, Kıbrıslı tedhışçıler İ- çin kaçırılacak bir fırsat deği men sembolik bir tabut hazırlandı ve Kıbrıs halkı bu tabutun peşine düşü- rüldü. Makarios hazretlerinin yeğe- nine hakikaten muhteşem bir tören yapılacaktı. Tabutun içinde yeğen olmasa da ne gam!.. Değil mi ki bir karışıklık yaratılmıştı bu, tedhişçiler için yeterdi. Ancak komployu haber alan İn- giliz kuvvetleri tören yerine yetişin- ce kızılca kıyamet kopmakta gecik- medi. Kurşunlar uçuşuyor, bombalar atılıyor, feryatlar yükseliyordu. Or- talık yatışınca bu törenin bilançosu- nun on beş yaralı olduğu — anlaşıldı. Bu yaralılardan ikizi adındı. Geri kalanlar ise — İngiliz — kuvvetlerine Kabak, her za- gene onlarm başın- mensup askerlerdi. man olduğu gibi, da patlamıştı. Bitmeyen kavga Bu — arbede, Kıbrıs'ta her gün vuku ul e bir tanesidir. Son günlerde Kıbrıs'tan alman haber- ler, bu adada uzun zamandanberi de- vam etmekte —olan huzursuzluğun, gün geçtikçe azalacağına artmakta olduğunu göstermektedir. ysa ki, İngiltere ile Yunanistan arasında "Self - Determination" — mevzuunda varılan prensip anlaşmasından sonra bu huzursuzluğun azalması beklenir- di. İngiltere, Londra konferansında ılerı sürdüğü tezin aksine, Kıbrıs “self - determination", yani kendı mukadderatını kendi tayin etme hak- kim tanımaya yanaşmıştı. Esasen Kıbrıs Rumlarının ve anistan'ın ıstedıgı de bu idi. Evet, gerçi henüz akkın kullanılacagı zamanı tes- bıt etmek mümkün olmamıştı. İngil- tere bu tarihi mümkün olduğu kadar geriye atmak istiyor, Yunanistan ise derhal bir plebisite gidilmesini taleb ediyordu. Fakat öyle görünüyordu ki tarih tesbiti meselesinde de Yun: tezi ağır basacaktı. Bunun için, hala yaygaralar koparıp dehşet yaratma- ya lüzum İngiltere ile Yunanistan arasında AKİS, 31 ARALIK 1955 varılan prensip anlaşmasından sonra da Kıbrıs'ta tedhiş hareketlerinin de- vam etmesi, bu hareketlerden, başka sonuçlar elde etmek ıstendıgını gös- termektedır Eğer gaye sadece Kıb- rıs'ın ''self-determination" unu temin etmek olsaydı, bu konuda başarılı bir sonuca varınca, Yunan Hükümetinin, üzerlerinde büyük nüfuz sahibi oldu- ğu Kıbrıslıları sükünete davet etme- si gerekirdi. Zaman problemi bu deh» şet hareketlerının devamı için yeter sebep değildi. — Bu hareketlerin son günlerdeki kaynaklarında başka ga- yeler, yöneltildikleri hedeflerde de başka sonuçlar aranmalıydı. n hafta içinde yapılan iki Yunan jesti, bu gayeler ile varılmak istenen sonuçla! oldukça açık bir fikir vermeye kâfi gelmiş- tir. Kıbrıs'ta İngiliz askerleri Üç lisanda tehdit ! dJest I. Selânikteki konsolosumuzun tevki- fin sonra yapılan bu iki Yunan jestinden de anlaşıldığı üzere, Yu- nanistan bu günlerde Türkiye üze- rinde gittikçe artan bir baskı yarat- mak emelindedir. Bu jestlerden biri, Yunan hükümeti tarafından, Yunan Deniz Kuvvetlerine verilen, karasularına girecek Türk gemılerıne mridir. Her türlü hukuki e sastan ari olan bu emir, Türkiye ü- zerinde bir baskı yaratmaktan başka bir gayeye matuf değildir. Bu baskı tan Türkiye'yi tazyik etmek ihtiya- cını hissetmiştir? Bu suallerin ceva- bi okuyucularımızın yabancısı olma- neden yapılmaktadır, neden Yunanis- sa gere Bir kere Yunanistan Türkiye'yi Kıbrıs meselesi üzerindeki görüşün- den vaz geçinmeye çalışmaktadır. Türk Hükümeti gerek Londra Kon- feransında takip ettiği hareket tar- zıyla, gerek Türk halkına karşı gırış- tiği taahhütlerle, kendmı Kıbrıs üz rinde varılacak bir self-determına- tion" anlaşmasını tanımıyacak şekil- de bağlamış bulunuyor. kımdan İngiltere ve Yıınanistan arasında bu yolda yapılacak bir anlaşmaya kesin muhalefet gösterecektir. Bu muhale- feti bertaraf etmek için de Türkiye'- yi makyavelist bir siyasetin gerekti- receği her vasıta ile tazyik etmekten başka çare yoktur. Gerçekten böyle bir sıyasetın Tür- kiye'yi tazyik için seçeceği en uygun vasıta — da karasuları — meselesidir. Türkiyenin etrafını kuşatan adaların hemen hepsı Yunanistanın elindedi ve kendi limanları arasında sefer yapmakta olan Türk gemileri bile, çok kere, bu adaların etrafını kuşa- tan Yunan karasularından — geçmek sorundadır. Hele karasuları smırları altı mil olarak kabuk* edilirse, bir çok hallerde, Türk gemilerinin kendi li- manları arasında normal seyrüsefer yapmak imkanı ortadan kalkmış ola- çaktır. Ancak, yunanlılara bu dere- ce makyavelıst bir silâhı Kullandıkla rı için sadece kızmak değil, a a- manda teşekkür etmek de gerekır Yunanlı dostlarımız, böylece, ürkiye — civarında topraklarımıza Kıbrıs'tan da yakın bir takım adala- rın mevcut olduğunu bızlere hatır- latmış bulunuyorlar. sefer, bu adaların, pek öyle dost ellerde bu- ldı;ndugunu da iddia edemeyecekler- 11