ki ettiler. Zira Cesar Franck'dan "Prelude, Choral et Fugue"; Chopin'- den "Mi Minör Nocturne", "Fa Minör Ballade", Schumann'dan "Do Majör Fantaisie", Debussy'den "Feux d'ar- gıbı parçalar seçilmiş olma- saydı, belki de bu büyük üstadın bil- hassa forte ve piano'larda beliren üs- tün icra tarzını bu derece vuzuhla takdir edemiyeceklerdi. Karolyi, sa- natında hakikaten ustaydı. Dinleyici- ler, sesler arasındaki ince nüans fark- larını bütün derinliği ile ve büyük bir hazla hissederek takip ettiler. Konser Karolyi'nin orkestra refakatinde verdiği konser, Cemal Reşit Rey idaresinde Şehir Orkestrasının çaldığı Albert Roussel'in 1 inci "Bacchus ve Arianne" Süiti ile başlıyordu. Rous- sel, umumiyetle impressioniste anla- yışım nisbeten klâsik formlar içinde geliştirmek yolunu tercih etmiş bir Fransız bestekârı idi. Ancak, eserle- rinin bir hususıyetını de klasıklere nazaran yepyeni akorlar ve oldukça modern sayılabilecek bir orkestras- yon tarzı teşkil ediyordu. Cemal Re- şıt Rey'in, kendisine ve bu mıızıgı icra edecek orkestraya her halde gü- veni vardı. Nitekim eser ilk defa icra ediliyor degıldı, belki de şef, Baccus ve Arianne'ın âdeta dağınıklık için- de bütünlük arzeden, kendine has, renkli ve hareketli atmosferini - bir- likte çalmalarını bir türlü temin ede- mediği - saz gurupları vasıtası ıle te- dai ettırebılecegını düşünm! kin icra esnasında böyle dagınıklık İ- çinde butunlıık gıbı bir hususıyet ye- rine perişanlık hü sürdüğü görül- dü; ve anlaşıldı ki Şehır Orkestrası- nın Roussel çalabilmesi için henüz pek erkendi. Beethoven in Do Minör 3 üncü ve Chopin'in Fa Minör 2 nci Piyano Kon- sertolannda orkestranın - zaman za- man solisti bastırması mühimsenmi- yecek olursa - daha ziyade başarı elde ettiği söylenebilirdi. Bilhassa tek flüt partilerini çalan Kâmil Şekerkı- ran ile timpanist Necati Yedican, or- kestranın yüzünü ağartan üyelerdi. Karolyi, ritmik, metne son derece bağlı ve klâsik bır Beethoven dinlet- ti. Eserin basan heroigue, bazan uça- rı atmosferi ustalıkla belırtılıyordıı Fakat konserin en mükemmel icrası Chopmm Konsertosuydu Hattâ bel- ki mdiye kadar yerli, yabancı so- lıstlerden dınledıgımız icraların hep- sine tercih edilebilirdi. Eserin aydın- hk olduğu nisbette hüzünlü lirizmi ancak bu derece olgunlukla ifade olu- nabilirdi. Karolyi, ne kadar titiz bir sanatçı olduğunu tekrar tekrar ispat mişti. Konsertonun, muhtelif skor- larına ve tek tek bütün notlarına va- rıncaya kadar her mezürünün hakiki değerini verebilmek için azami bir ciddiyet ve itina sarf etti. Üslübu ka- tiyen iddialı olmadığı halde, eser ü- zerinde önceden düşünmüş ve bütün teferruatını hazmetmiş olduğu anlaşı- AKİS, 31 ARALIK 1955 lıyordu. Istanbullu konser müdavimleri, salonu terkederken memleketimize nadir gelen dev sanatkârlardan bir tanesini daha dinlemiş olmanın hazzı içinde idiler. Bestekârlar Çeyrek asırlık süküt : 8 Aralık tarıhı Jean Sibelius'un 90' mcı doğum yıldönümü dolayısiy- le dunyanın büyük musikit merkezle- rinde bir çok kutlama törenlerine ve- sile oldu. Dörtte bir asrı aşan bir za- man boyunca - 30 yıldan beri - musi- ki âleminde hiç bir yeni eseri işitil- memiş olmasına rağmen, Jean Sibe- Hus zamanımızın, hattâ birçoklarının Sibelius madalyası Dünyanın kutladığı yıldönümü nazarında musiki tarihinin en büyük kompozitörlerinden biri addediliyor. Filhakika, bestecinin en son opus numaralannı taşıyan eserleı'ınm (Ta» pıola, “Fırtına" için sahne — müziği, 7 nci Senfoni) ilk ıcraları 1925-26 yıllarına tesadüf ettiği halde, Sibe- Hus'un hâlâ tezgâhının başında oldu- ğu bılınıyor Nitekim, 8 inci senfo- niyi birkaç yıl önce - tamamlamıştı; diğer çalışmaları hakkında ise hit bır açıklamada bulunmuyordu. Bel- okuzuncu bir senfoniyi de ele al- MUSİKİ mış veya bundan başka muhtelif e- serler bestelemişti. Ancak, ihtimal a 8 inci senfoni gibi ölü- münden sonra icra edilmeleri arzu- sundaydı Gerçi bu, bir sanatkâr i- büyük fedakârlıktı. Mamafih se- bebmı Sibelius şöyle izah ediyordu: Kendine kas bir musiki anlayışı te- sis etmişti ve bazı kuzeyli kompozi- törlerin de bu yolu takip ettikleri söylenebilirdi. Musikinin şekli kaide- lerini bir kenara bırakmakla beraber bunların tamamen de dışına çıkma- mış, bilhassa armoni hususunda ro- mantik ve impressioniste'lerden pek uzaklaşmamıştı. Gene de sanat anla- yışının kendi çerçevesi içinde kalma- sı onu tatmin ediyordu; kendi musi- kısı dışında her hangi bir iddiası Halbuki zamanımızın musikisinde muhtelif aşırı - modern cereyanlar çıkmıştı. A tonal müzik de pek geniş bir dinleyici kütlesi buluyordu. Di- ğer taraftan, Sibelius sevilen bir bes- tekârdı; yani eserleri ölümünü müte- akip çalındığı takdirde münekkidler- de, yaşlı kir bestekârı incitmek kay- gusu olmayacağına göre bunlar bi- taraf olarak değerlendirileceklerdi. Öte yanda, Sibelius'un — 1926 yılma kadar geçen kompozisyon hayatı öy- lesine verimli idi ki, bu devre zarfın- da bestelenen eserleri, sanat âlemi- nin besteciye karşı alâka ve bağlılı- ğını günden güne daha fazla arttırı- Stravinsky'ye armağan İngıltere de ve bilhassa Finlândi- a, Sibelius'un bütün doğum yıldönümleri — kutlanmaktadır. An- cak bu yılın diğer bir hususiyeti da- ha vardı. 1950 de, Finlandiya Kültü- rel Fonu tarafından bu este- cinin 85 inci doğum © şerefine bir "Sibelius Mükâfatı" tesis edilmiş ve bunu teşkil eden altın madalyanın her beş senede bir, o devrenin en de- ğerli bestecisine verilmesi kararlaştı- rılmıştı. İlk mükâfat 1950'de Sibeli- us'a verildi. İşte, 90'ıncı yıldönümü- nün en fazla dikkati çeken — tarafı, aynı armağanın bu sefer de, - lk'da Helsinki'de yapılan resmi bir törenle Igor Stravinsky'ye verilmesi idi. Konserler Geçen bıı vesile ile, bir taraftan Hel- de Sibelius'un başlıca eserle- Ti, bu arada bütün senfonıleı'ı icra e- dılırke ndra'da, "Royal Festival Hall" da iki önemli orkestra konseri yerildi: 6 Aralıkta Paul Kletzki ida- resindeki Phılarmonıa Orkestrası bestekârın "Tapiola" isimli senfonik poemi ile birlikte 7 nci ve 2 nci Sen- fonilerini icra etti. ıkda veri- len Sibelius'un doğum günü konserin- de ise Kraliyet Filarmoni Orkest- rasını Sir Thomas Beecham idare e- diyordu; programda n White" ve "Pelleas ile Melısanda sıııtlenn- den başka 4 üncü Senfoni ve gene "Tapiola" vardı. 35