KİTAPLAR YEŞİLKAYA SAVCISI (İlhan Tarus'un Romanı, Varlık Yayınları, Büyük Cep Kitapları: 11I, 222 sayfa, 2 lira) Yeni Edebiyatımızın roman alanın- görünen gerçekler arasındadır. aylar içinde yayınlanan yerli roman sayısı, bize yeni umut kapıları aç- maktadır. Memleket gerçeklerını İŞ- leyen romancılığımız, yakın bir gele- cekte, bütün! uyle edebıyatımızın yüz akı olabılec İlhan Tarus un bu ay çıkan Yeşil- kaya Savcısı'nı okurken, bu sevindi- rici neticeyi görmemek mumk n de- gıldır Ilhan Tanıs, Yeni Edebiyatımı- h" larından sayılması gere- ken bir sanatçıdır. Yeşilkaya Savcısı, yayınlanan ilk romanı... Yaslı derken, eskı uğını değil de, edebıyattakı e- meğini ve tecrübesini belirtmek isti- yoruz. Yeşılkaya Savcısı bize bütünüyle şunu Hukuk tahsılını yeni bitiren, genç, ıdealıst bılgılı bir Cumhuriyet çocu- "Cumhuriyet Savcısı olmak" ka- ra rındadır. Bu an, memlekete hizmet etmek istiyor. Memlekette kanun hakımıyetını gereg gibi kur- mak, ve adaleti en doğru ölçü- ler ıçınde dagıtmak adalet dağıtımı yoluyla memlekete hizmet k... olmak kararım, vrupa'ya gitmek, daha kolay yol- lardan daha yüksek mevkilere ulaş- mak imkânlarına rağmen almış, ger- çek manasıyle idealist bır cumhuri- yet çocuğunun kısa süren meslek ha- yatının hikâyesi. Nedir bu hikâye? Yalnız bir savcının hikâyesi mi ? Ha- yır. Savcı, memleketin uzak bir ka- sabasındaki hayatı, insanları, hâdise- lerı, ınanışları, her kademedekı vazi- felerin ruhuna s "idar ma lahatçı zıhnıyetı, gerçeklerın yalan ve iftira ile örtbas edilmesi için har- anan gayretleri, yalancılığı dönek— lıgı menfaatperes liği, Anad in- sanın bütün hayatını olanca hırsı ile somuren "Ağa" yı anlatmak, tanıt- için bir vasıtadır. Asıl soylen- mek belırtılmek ıstenen budur. Kitap, bu idealist Savcı'nın hatı- ra defteridir. Bütün hâdiseleri, savcı— nın kaleminden okuyoruz. İlhan rus, memleketin acı gerçeklerını be- Hirtirken, Savcı'nın ağzı çârelerini de gostermış Yan eser, yalnız meselelere dokunmakla kalmı- yor, bunla! iç olmazsa bir kı umu lun çarelerını de belırtıyoı' Bu nüyle, romana, "yapıcı" bir karakter de verılmek istenmiştir. Yeşilkaya Savcısı, bütünüyle, ele aldığı mevzu ıtıbarıyle, son derece ilgi çekicidir. Karamsar bir roman değildir. Memleket gerçeklerının ada— let kadrosu içinden görünüşünü ver- mesi bakımından da, belırlı bir ozel liği vardır. Belırttıgımız bu noktalar roma- 24 İlhan Tarus Defterin savcısı nın umumi havasını ve sanatçının davranışını belırtmek ıçındır Ancak, İlhan Taru: o kadar çok, o kadar çeşıtlı ve o k dar bırbırıyle ilgi görünmeyen hâdiselerle doldur- muştur ki, kitapta, beklediğimiz ge- lişme olmuyor. Bir takım hâdiseler yarım ve neticesiz kalmıştır. Hâdi- selerın içinde, birbirinden orijinal ve güzel olanları vardır. Hattâ denebilir ki, bunlardan her- hangi biri, başlı başına bir roman ko- nusu olabilir. Ama, sırt sırta dizilen bu hâdiselerin çoğu, romanın ıçınde, yer yer, eritilememiş, beklenen işi gö- rememiştir. Savcı olmanın, çeşitli hâ- diselerle temas etmek için yeter bir vesile olduğu muhakkaktır. Ancak, asıl söylenmek istenen şey, bir ana vak'a etrafında da toplanıp söylene- bilirdi. Yeşilkaya Savcısı, dokunduğu memleket gerçekleri bakımından ıl— gi çekıcı ve güzel, iç dokusu bakımın- , biraz aceleye ve ihmale gelmiş , buna rağmen Trahatça, sıkma- dan okunan bir romandır. İlhan Ta- rus'un, bu geniş, çeşitli müşahedele- AKİS'E Abone Olunuz P. K. 582 ANKARA rinden, daha saglam ve güzel esef ler vermesini bekleri: HAZİRAN DEFTERİ (Ceyhun Afal Kansu'nun şüiirleri. Varlık — Yayınları, Yeni Türk Şiiri Serisi: 20, 64 taşta 100 kuruş) Ceyhun Atuf Kansu, beşinci şiir ki- tabı olan "Haziran — Defteri"nde, hiç yayınlamadığı şıırlerle karşımıza çıkmışt 1951 yılında yine Varlık Yayınları arasında çıkan "Yanık Ha va" adlı şiir kitabında, Kansu, nadolunun kaderi uzerıne eğilmiş bı— ze Anadolu gerçeği üzerinde şıırler "Haziran Defte- de, şairin yolda, aşkla, inan- mışlıkla soyledıgı şıırler vardır. Yıllardır bir Anadolu kasabasın- da hekimlik eden şair, Anadolu ger- çeği ile, Anadolu insanı ile, onun me- selelerı, dertleri, sevınçlerı, acılarıyla öylesine hemhal olmuş görünüyor ki, bütün şiirlerine hâkim olan bu hava karşısında, şaire saygı duymamak el- den gelmiyor. Kitaptaki otuz şiir, ayrı ayrı, bizi böyle bır havayla sa- rıyor. Haziran Deft , bize bir kere daha gosterıyor ki, şaır ansu, yüz- de yüz doğru, o derece zor, bir onun kadar şerefli bir yolda yürümek ka- rarındadır. Bu kararını alkışlama- mak, bu davranışdan, inanmışlığın- dan ötürü onu kutlamamak mümkün değil... soyleyen bir şaırdı Belirtmeğe çalıştığımız bu şiir tu- tumu içinde, başarılı olma erçek- ten güç bir iştir. Ceyhun Atuf, şiir- lerini, mısralarını kurarken, davranı- şındaki kadar sağlam olamıyor. Hi- kâyeye kaçıyor. Mısra kuruluşunu ıhmal edıyor Bundan asıl mesele avaya ecanın tesı- ri de var. Fakat bır sanat eserınde, ozel olarak şıırde, "mesele" ve "da- kadar, şıırın bizzat kendisi de ö- nemlıd r. On mal etm ege gelmez. Bir de Ceyhun Atuf bu işi başarabi- lecek, yani hem ele aldığı, — inandığı “dava"yı verebilecek, hem de şiirin gereklerini savsamayacak güçte bir şairdir. Buna inancımızdandır ki, o- nun bu konudaki ihmalini, kusur Oo- larak belirtmek istiyoruz. Bölünmüş taze ekmek gıbı tüter nın yüreği Çalışılmış günlerin akşam ustle— inde. yahut; Sen dersin ki bu rüzgâr yakıcı, O der ki hey canını sevdiğim Ardından akça pakça bir bulut Türkmen gelini gibi havada dola- şacak. a: Van Gogh, bu tarla senin tarlan Sararmışsa böyle yakıcı, böyle gü- zel Senin yüzünden sararmıştır Bir ay doğuyor Pasinden Ay insanlar için doğuy Görebilsek diye biitün bu ları Oturmuş Va gecemıze, mısralarını yazabilen, dının Günü", "Yas Rüzgârları" "Van Gogh'un Tarlası , “Eflâtunun Bah- AKİS,31ARALIK 1955