Gemilerin Geçit ettiği karasuları sınırlarını ilk müs- bet kaideye bağlayan Hollandalı hu- kukçu Cornelis Van Bynkershoek ol- muştur. Karasularının genişliği ve bu genişliği tesbit usulleri üzerinde fikirlerde hüküm süren karışıklık, ]Bynkershoek ün 1703 de ortaya at- tığı "top menzili mesafesi" kıstası ile sona ermiştir. Öyle anlaşılıyor ki Bynkershoek, top menzili mesafe- sinden, sahile fiili olarak yerleştiril- miş topların erişebileceği uzaklığı kasdediyordu. Hollandalı hukukçunun bu kri- teryumu başlangıçta büyük bir il- gi uyandırmamıştı. esas başarısını temin eden olmuştur. Galiani, tarafsız Devletle- sin vazifeleri üzerinde yayınladığı bir kitapta, top menzilini kıstas o- larak kabul etmenin lüzum ve fay- dalarına işaret ederek bu kıstası belli bir mesafe olarak ifade etmek- tedir. Galiani'ye göre bu mesafe, o günkü silâh sanayimin ulaşabılecegı en uzun men oldugunu söylediği üç deniz mili olmalıdır iani'nin, Bynkershoek ün top menzili kıstasından hareketle ulaş- tığı üç deniz mili kriteryumu o gün- den bu yana çok taraftar bulmuş- tur. Gerçi bu konuda halâ tam bir fikir birliğine varmak mumkun ola- mamıştır. Bazı Devletler güvenlik mülahazalarıyla bu sınırı geniş tut- mak istemişler, bazıları - sınırı ge- nişletmeyi düşünmeksizin - açık de- nizle karasuları arasında bir de bi- tışık bölge ihdasını teklif etmişler- sınır, bugün için, muhtelif beynelmılel konferanslarda ortak bir mesafe kabul edilemediğinden, her Devletin kendi mevzuatı ile tan- zim edilmektedir. Türkiye'nin kara- sularının sınırını sarih olarak çizen bir hukuki vesıkaya rastlayamadık. Yalnız, Colombos, "Le Droit Inter- national de la Mer" (Paris, 1952) isimli kitabında Türkiye karasula- rını altı mil olarak zikretmektedir. Colombos'a göre, ürkiye, 1930 La Haye Kodılîkasyon konferan- sında, karasularının altı deniz mili olarak kabul edilmesini isteyen Dev- letler arasında bulunuyordu. Komşu- muz Yunanistan ise, aynı konferans- ta, karasularının genişliğinin üç de- niz mili olmasını talep etmişti. Devletin karasuları üzerinde sahip olduğu hâkimiyet hakkının sı- nırları konusundaki fikir ayrılıkla- rına rağmen, bu hakkın muhteva- sı üzerinde fazla tartışma olmamış tır. Genel olarak kabul edildiğine göre, Devlet, karasuları içinde, yabancı gemılerın zararsız geçişine müsaade vermek kaydıyla, hâkimi- yet hakkının kendisine verdıgı bü- tün yetkileri kullanabilir. Yani, is- terse balık avı konusunda gerekli AKİS, 31 ARALIK 1955 Hakkı tedbirleri alabilir, balık avı hakkı- nı sadece kendi tebasına tanıyabi- lir, kendi karasuları dahilinde av- lanan diğer Devletler - balıkçıları hakkında cezaft kaıdeler tatbik ede- bilir, karasularındaki asayişin tesis ve muhafazası için yabancı gemi- lerden tanzim edeceği seyrüsefer kaidelerine uymayı isteyebilir, fa- kat yabancı gemilerin zararsız geçi- şine mani olamaz. Yabancı gemilere tanınan bu za- rarsız geçiş hakkı, ötedenberi, bü- tün büyük hukukçular ve müellifler tarafından kuvvetle savunulmuştur. Gentilis, denizlerin serbestliği | pren- sibinin aleyhinde obuasına rağmen alma zararsız geçiş hakkının Tehin- de konuşmuştur. Vattel de bir Dev- letin, şüpheli olmayan gemileri ka- rasuları içine sokmamasının hakla- rın suistimali anlamına geleceğini söylemiştir. Zamanımız hukuçula- nndan Hail ise şöyle demektedir: "Bütün gemilerin tam bir seyrüse- fer serbestisine sahıp olması bütün insanlığın hayrına: Bu konuda soylenen sözleri bir Yunan hukukçusu ile kapamakta ayda görüyoruz. 1930 La Haye ko- dıfıkasyon konferansında — Yunan temsilcisi Spiropulos, geçiş serbest- liği üzerinde şöyle konuşmuştu: "Ya- bancı gemilerin karasularından za- rarsız geçiş hakkı esastır. Bu hak- ın lüzumunu isbata hacet bile yok- tur. Üstelik, bir Devletin kendi ka- rasularından geçen yabancı bir ge- miye karşı iddia edebileceği hakla- rı da tesbit etmek, sıralamak ve sı- nırlamak lazımdır " (Actes de la Conference pour la Codification du Droit Internatıonal Vol. III, Pro- ces-verbaux euxieme com- mission. Sabite: 71-72.) Zararsız. geçiş hakkının tartışma kabul etmezliğini böylece özet- ledikten sonra Yunan tamiminde Yunan Deniz Kuvvetlerine izinsiz geçecek Türk gemilerine ateş açıl- ması bildirildiğine göre, şimdi, za- rarsız geçışın izine bağlı olup olma- dığını incelememiz gerekmektedir. Bu konuda şimdiye kadar yapılan milletlerarası çalışmalarda hazırla- nan projelerde, normal zamanlarda- ki zararsız geçişin sahildar Devle- tin önceden müsaadesine bağlı oldu- ğu hakkında hiç bir kayda rast- lanmamaktadır. Kaldı ki, beynelmi- lel teamül de bu yolda ğelışmemış- Bundan başka 1 Haye kodıfıkasyon konferansında tesbit edilen ve daha sonra Birlemiş Mil- letler Devletler Hukuku Komisyonu tarafından aynen kabul edilen bir kaideye göre bir Devlet karasula- rından geçecek olan bütün gemilerin aynı emniyet ve seyrüsefer tedbirle- rine tabi olması gerekmektedir. ğu halde diğer Devlet gemilerinin Yu- DÜNYADA OLUP BİTENLER nan karasularından serbestçe geç- mesine mukabil k milerinin izine bağlı tutulması once beynel- milel teamüle, sonra da milletlera- rası nezaket kaidelerine aykırıdır. Bir Devletin karasularından ge- işi izne bağlaması biç mi caiz de- ğildir ? Elbette ki hayır. Bazı hal- lerde karasularından geçiş sadece izne bağlı tutulabileceği gibi, bazı hallerde tamamen yasak da edilebi- lir. Ancak bu haller beynelmilel te- amül ve hukuk kaideleri tarafından açıkça belirtilmiştir. Bunlar olağan- üstü hallerdir. Bir Devlet, kendi iç güvenlik ve âmme nizamını tehli- kede gördüğü zaman böyle bir ted- bire başvur: o zaman da bu izin veya yasağın bütün Dev- let gemileri için eşit şekilde tatbik edılmesı gerekir. Yoksa karasuları- n bir Devlete kapanıp, diğerine açılması hukuken caiz ve makbul gorule ktada akla gelebilecek bir sual üzerinde duralım. Yunanistan'ın olağanüstü bir durum — karşısında karasularını sadece Türk gemileri- ne kapamasını caiz görsek bile, a- caba bu olağanüstü durum nedir ? Bu sualin cevabım Devletler Huku- kunda bulmamız mümkün değildi Devletler Hukuku mılletlerarası münasebetlerin muhtevasını değil, kadrosunu tayin eder. Muhtevayı tayin eden siyasettir». Eğer Yuna- nistan s ukt kadroyu doldu- rabılecek bir siyast sebep göstere- bılırse, buna söylenecek sözümüz amaz. Ancak bu hukuki kadroyu doldurabılmek için, Yunanistan'ın iç guvenlık ve âmme nizamını tehlike- de üğünü söylemekten başka alternatıfı (de yoktur. Böyle dosta- anın hakikatlere uygun- luk derecesini isbat ise müddeiye düşer ! * Yunanistan'ın bu hareketi karşı- sında Türkiye'nin takınması ge- reken tavıra gelince : Bu —tavır Devletler Hukukunun bilinen prose- dürlerinden sıyası teşebbüslere ka- dar uzanan bir üzerinde değişe- bilir. Türkiye protesto edebilir, mu- kabil tedbirlere başvurabilir, siyasî temaslarla bir anlaşma zemini ara- yal)ılır, bütün bu tedbirler yürümez- e Adalet Divanma kadar gidebilir. Onemlı olan bütün bu mukabil ha- reketler değil, Yunanistanın, aynı denizle kendisine bağlı olan komşu- su Türkiyeye reva gördüğü bu u- sulsüz ve kanunsuz — muameledir. Devletler Hukukuna aykırı bu mu- amele, milletlerarası munasebetler- hâkim olması gereken bu Huku- ku sarstığı gibi, iki Devlet arasın- daki münasebetleri de hukuk ötesi bir sahaya aktarmıştır. Bundan za- rar görecek ise sadece Türkiye ve Yunanistan değildir 13