YURTTA OLUP BİTENLER fında da vatandaşlar bu halin sebe- bini bir türlü anlayamıyorlar, şaşıp kalıyorlardı. Sanki Demokrat Parti ilk seçimde iktidarı muhalefete ter- ketmeye azmetmişti. Zira bu mem- lekette iktidarın artık sert tedbirler- le muhafaza olunamıyacağını, ikti- darda kalmak için iyi hizmetin şart bulunduğunu, ezilmek istendikçe mu- halefetin — kuvvetlendiğini — çocuklar bile görebiliyordu. Parti Meclisini bekleyen iş C.H.P. Meclisinin toplantısına da iki hafta kalmıştı. Bu toplantının evvele alınacağına dair haberler asıl-, sızdı. Böyle bir ihtiyaç hissedilmi- yordu. Fakat Meclis, mahalli seçim- lere katılıp katılmama — hususunda karar alacaktı. Partililer bu mevzu- da iki büyük kısma ayrılıyordu. Se- çimlere iştirak taraftarları daha zi- yade küçük yerlerdendi. Bunlar par- tilerinin bilhassa şu son yaz ayların- da kaydettiği fevkalâde terakki kar- şısında bir zafer kazanacaklarından emindiler. Onun için seçime girmek istiyorlardı. Bir çok belediyenin Genel seçimlerde Halk Partisinin elinde ol- ması elbette ki fayda sağlıyacaktı. Bulundukları yerlerde halkın Demok- rat Partiden soğuduğunu gözleriyle görüyor, âdeta elleriyle tutuyorlardı. Bunun yanında Belediye başkanı ve- ya Belediye Meclisi üyesi adayları da bu cereyanı hararetle destekliyorlar- dı. Buna mukabil büyük yerlerde o- turanlar ve hadiselere daha tepeden bakmak fırsatını bulanlar seçimlere katılmanın faydasız, hattâ zararlı o- lacağı fikrindeydiler. Bir defa doğ- ru dürüst kampanya yapmak hakkı muhalefete tanınmıyordu. Dr. Mü- kerrem Sarolun muhalefeti tavsıf i- çin kullandığı tâbirlerin en, am hafifini iktidar için kullanacak mu- halif hatip Hükümetin nüfuzunu kır- dığı, Meclisin manevi şahsiyetini tah- kir ettiği veya mhurbaşkanına hürmetsizlik yaptığı — iddiasiyle hü- küm giymeden tevkif olunurdu. Bu şartlar altında seçime girilebilir miy- i? Bırakınız meydan nutuklarım, bizzat bakanlar radyolarda muhalefe- ti en şiddetli şekilde itham ediyorlar- dı; muhalefet ise bunlara mukabele etmek hakkına sahip degıldı Bir ta- kım masum vatandaşları, "seçim ka- zanacağız" diye mutazarrır etmekte mâna yoktu. Sonra seçimler kazanıl- sa bile muhalif belediyelere hayat hakkının tanınıp tanınmıyacağı meç- huldü. Daha doğrusu tanmmıyacağı- nı misaller gösteriyordu. C.H.P. nin kazandığı muhtar seçimleri bile mü- temadiyen yenilenip duruyordu. Se- çım kanununda son yapılan tadiller ise muhalefete göre değil.. Demokrat Partinin Adnan Menderesten sonra kongrelerde en fazla alkış toplayan 2 numaralı ileri geleni Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu da tadillerin müzake- resi sırasında aynı tezi savunmuştu. Hattâ ve hattâ bugün bakanlık yap- makta olan Samed Ağaoğlu 2 Mayıs- tan sonra getirilen kanunlara muha- lefetini o zamanlar açıkça bildirmiş- ti. Antidemokratik olduklarında böy- lesine ittifak edilen kanunlar ortaday- ken seçim emniyeti bir lâftan başka neydi ki? Nihayet, kanunlardan da mühi- mi, iktidarın zihniyetiydi. Bu zihni- yet muhalif partılerın ,seçimlere gir- mesine müsait 1 numaralı muhalefet partısının Genel Sekreteri "memlekette suni bir iktisadi buhran yaratmak" gibi iddia ile mahkemeye verilmişti. 2 numaralı muhalefet par- tisinin Genel Kurul âzası General Sadık Aldoğan ise Millet Meclisine teşril sistemimizi beğenmemek su- retiyle hakaret ettiği bildirilerek iki denemede tevkif olunmuştu, — duruş- masını mevkuf olarak — bekliyordu, Öte yandan selâhiyetli - sıfatları ba- kımından - bazı iktidar mensupları orada burada tehditler savuruyorlar, Kasım Gölek İnönü'nün — veliahtı belâlar okuyorlar, şimşekler yağdırı- yorlardı. Seçimlere katılmama taraftarla- rının bu mülâhazalarına bir de poli- tik mülâhaza ilâve olunuyordu. Bu Şartlar altında yapılacak bir seçimi Demokrat Parti kazandı mı bunu “milletin, gidişatı, tasvibi" şeklinde ilan edecek ve demokrasinin son kı- rıntılarını da kaldırmak için halkın kendisine yetki verdiği mütalaasıyla tek parti sistemine dönüşü hızlandı- rılacaktı. Bu ise memlekete her ba- kımdan felâketten başka şey getire- mezdi. Muhalifler - birlesiniz İşte bu sırada iki büyük muhalefet partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyetçi Millet Partisi ara- sında bir müddet evvel Ankarada başlamış olan müzakereler ve temas- lar yeniden ele alındı. Halk Partisi mahalli seçimlere katılmama kara- rım vermeden evvel Cumhuriyetçi Millet Partisinin bu husustaki sarih niyetini öğrenmek istiyordu. Zira böy- le bir karar ancak bütün muhalif partiler seçimleri boykot ettikleri takdirde mâna kazanırdı. C.M.P. nin büyük kongresi bu yetkiyi Genel İ- dare Kuruluna vermişti. Kurultay ise C.H.P. Meclisine.. Şimdi bir mutaba- kata varılmasına çalışılıyordu. İki muhalif partiyi geriden takip eden Köylü Partısı ise katılmamak az- mindeyı Muhalıf]erin birleşmesine bir se- bep daha vardı: Demokrat Partideki bazı kimselerin maksadı. Bunlar mu- halefet partılerım kapatacaklarını a- çıktan açığa söylemekten çekinmi- yorlardı. Şimdi bütün oklar C.H.P. ye çevrilmişti. O bir defa temizlenirse işler kolaylaşacaktı, zira C.M.P. yi susturmak daha kolaydı. Nitekim C. M. P. li liderlerin tevkifi denenmıştı ve denenmekteydi. ve onun liderlerine son derece vahım tehlikeler göze almaksızın kanun dışı veya hususi kanunla ilişmek mümkün değildi. Memleketin içinde ve dışında hasıl olacak reaksiyon Demokrat Partiye - bu en zayıf anında - muha- lefet partilerinden daha fazla zarar verebilirdi. Hele muhalefet partileri sıranın kendilerine gelmesini bekle- meden ilk tehlike ânında müştereken hareket ederlerse Demokrat Parti i- çindeki o muayyen cereyanın şampi- yonları oturdukları yerde kalırlardı. Muhalefet partileri arasındaki bu temasların neticesi C.H.P. nin iki hafta sonra alacağı kararda kendini belli edecektir. Hükümet Derde deva: sertlik Mamafıh bu hafta reiskont haddi- üzde S ten 4,5 e çıkarmak suretıyle hukumet ekonomik istikra- rı yeniden kurma yolunda iyi karşı- lanan bir ilk adım atmıştır. Buna ve başka tedbirlere lüzum bulunduğu açıktır. Enflasyon ve bil- hassa endüstriye ait ham madde sı- kıntısı gittikçe ciddi hal almaktadır. i sene içinde perakende ve toptan fiyatları dimdik yükselmiştir. Para hacmi süratle kabarmaktadır. Ücretler geçen yıl evvelki yıla naza- ran yüzde 13 artmış, buna mukabil hayat pahalılığındaki yükselme yüz- de 15 olmuştur. Bundan başka tediye muvazenesı de düzelmemiştir. Geçen yıl ithalât da İhracat da azalmışsa da açık 1953 deki açıktan da fazla olmuştur: İhracat 1953 te 1.109 mil- yon lirayken geçen yıl 938 milyona düşmüştür. Aynı zaman zarfında it- halât 1.409 milyon lıradan 1339 mil- yon liraya indirilmişti. ' İhracattaki 171 milyon liralık düşüş pamuk ve maden ihracatındaki azalmanın neti- cesidir. AKİS, 16 TEMMUZ 1955