dikkat içinde tutmamanın acısı var- dır. Dinleyici görüyordu ki, bir müd- det sonra programlar bozulmuş, ilk günlerde o güzel hava, o iyi çalışma sona ermiş. Sadece, aylık programlar- da yer aldığı için o saatlere devam edilmek arzusu hâkim — olmuştur. Programlar kötülemektedir, eski ha- Tini asla hatırlatmamaktadır durum karşısında - dinleyici, "bu da eskılere döndü" demekten ve radyoyu bazen kapatmaktan kendi- ni alamamaktadır. Bu yolda yürü- mek yeni bir şeyler kazandırmaktan çok uzaktır. Bilâkis olanların bir kıs- mını kaybettirir. Makul bir çalışma sistemi içinde olan bir müessese ve- ya bir insan, çalışmasını aynı tempo hattâ artan bir tempo içinde göste- rir, yola koyar. Aksi halde yapılan- lar, iyi bir başlangıca da sahip de ol- sa, sadece ve sadece "lâf-ı güzâf" tan ibaret kalır ve kalmağa m dur. Her kim olursa olsun, böylece bir programa, programlara hazırlan- mağa başladı mı, ilerisini düşünmek zorunda olmalıdır medeni insanın da yolu budur. Sadece bir parlayış ha- linden ibaret olan ve bu istidadı ge- çemiyen kimsenin yaptığı işin hiç bir kıymeti yoktur. Başlangıcı devam ettirmek, hattâ yukarıda da işaret edildiği gıbı daha emin adımlarla de- vam ettirmek lâzımdır. İyi program- lar düşünmek, hattâ yapmak tatbik etmek.. Sonrası olmadıktan sonra, ne kadar iyi olursa olsun, ne kadar parlak fikirleri, hareketleri ihtiva e- derse etsin, bu ışler daha şimdiden ölü dogmuş olacaktır. İ rogramları, güzel eserleri vermenin şartlara tabı olacağını Büy- üyenler de bulunabilir, hattâ vardır . Bu noktaya yapılacak tek itiraz, yapamıyacağı işin yükünü o kimsenin kabul etmemesidir ki, - radyoevinde mevcut bazı elemanlar bugün bu fik- rin mümessili görünmektedir. Gene görülmektedir ki bu eleman- lar programlar yaptıktan bir müd- det sonra, böyle bir esbabı mucibe ile, davayı kurtarmak yoluna sapmakta- dırlar. Bu kabil çalışmaları, hareket ıs- tiyen dinleyici, daha sonra radyo daresine geçecek olanlar asla ve asla affetmiyeceklerdir. Ya hep, yahut da hiç.. Iyıye başlayınca devam ettirmek şartı ile.. Radyo için bütün bunlar mühim değildir, çünkü radyonun içine, ele- manlarına büyük munakaşaların do- ğacağı dakikadan itibaren bir "neme- lâzımcılık" hâkim olmaktadır. Halbuki radyo gibi bir müessese- de nemelâzım demekten fazla, söyle- nenleri söyletmemek mühimdir. Bu yola sııruklenılmedıgı, bu yolda ha- reket etmek için çalışrımadığı zaman- lar radyo için her zaman pek çok şey söylemek imkânları bulunacaktır. Bu hakikati, bu acı hakıkatı or- tadan kaldırabilmek için de, radyoevi mensuplarının yekvu ut 'gibi çalış- ması, beraber mesai göstermesi el- zemdir. AKİS, 16 TEMMUZ 1955 © GÜ0 Jiraya kadar aylık iraf temin üder. « 50000 liraya kadar ser- maye sağlar. 67525 fsiz getirir * her 260 kişidan 1 kişi- yi mutlaka kezandırir e diğer bülün keşidelere | İştirak hakkı verir, Tafsilâtlı hrcışürümüzü isteyiniz / TÜRKİYE $ BANKASI pırınuın istikbalinizin emniyeti — , gi