besinden ders almışlardı. Bunun mü- kâfatı olarak yurdun hemen her ta- rafında ve bilhassa Karadeniz sahil- lerinde beklenilmeyen terakkiler kay- dediyorlardı. Terakkiler herkesten çok Demokrat Partinin aleyhine olu- yor, aktarmalar o yandan bu yana cereyan ediyordu. Milletin bir kıs- mında "bir de bunları deneyelim" zıhnıyetı hakım oluyor ve 1946 sene- sinde Doğan Nadinin pek meşhur et- tiği Bektaşının şarap — fıkrasındaki "bundan kötüsü olmaz ki birader" sözü ağızlarda dolaşıyordu. Anadoluda durum Anadoluda dolaşıp da başkente ge- lenler Cumhuriyetçi Millet Parti- sinin kaydettiği ilerlemeyi hayret, hattâ —şaşkınlıkla kaydediyorlardı. Bir çok köy, olduğu gibi, Demokrat Partiden ayrıl lıp Cumhurıyetçı Mıllet Partisine geçiyordu. Gerçi Osm Bölükbaşının radyoda yaptığı konıış- malar partısıne ekseriyet sağlayam: mıştı ama inanılmaz tesirler yarat- mıştı. Cıımhurıyetçı Millet Partısının liderini tanımayan pek az dı. Herkes onun ateşli ve nükteli ko- nuşmalarını hatırlıyordu. O kadar raf etmek için uğraşılıp durulu- yordu. Amerikan yardımı başladığı sırada hükümet memleketin kal- kınmasını Monnet plânı ile gerçek- leştirmeğe çalışıyordu. Ama Fra sızlar İngilizlerin yaptığı gibi fe- dakârlığa katlanmayı göze alma- dıklarından ilerleme çok güç ve yavaş oluyordu. Ancak bu şartlar- a Mr günden ötekine muazzam bir değişiklik vuku —bulmamıştı. Sıkıntı dün neyse bugün de oydu. eksik, ama ne de fazla.. O hal- de pahalılıga sebep neydi? Fransızlar teşhisi koymakta gecikmediler: buhran, bir itimad buhranıydı. Kabine istifa etti, u- rinden sonra başbakanlığa Pinay geldi ve "Pinay tecrübesi" diye meşhur olan tecrübe başladı. Ma- demki pahalılık psikolojikti, teda- visi de psıkoloıık olacaktı. "Pınay tecrübesi" halka itimadın nasıl ia- de olunacağını göstermesi bakı- mından son derece alaka uyandı- rıcıdır. İşe hükümet değişikliği ile başlanıldı, yeni bir ekip yeni bir politika getirdi. Pinay başbakan olur olmaz fiyatlar bulundukları yerde durmuşlardı. Ama onları in- dirmek gerekiyordu. Yeni hüküme- tin başkanı geniş bir kampanya açtı. Basın ve radyo en kıymeti! yardımcılarıydı. Bütün fiyatlarda yüzde beş nisbetinde bir indirme yapılacaktı. Büyük mağazalar ha- rekete önayak oldular. O meşhur "Gaieties La Fayette" in, "Prin- temps m »Millilerinde Pinay'in is- i 9o 5 ile beraber görünüyordu. Parıste bulunmayan ve kaybolma- AKİS, 2 TEMMUZ 1955 Köy! Köy ama.. Zafer — gazetesinin parlak bir muharririnin bu —haftanın başında köylerimiz ve köylüle- rimiz hakkındaki fikirlerini zevkten mest olmuş olarak 0- kumuş bulunuyoruz. İşte, bir tek vırgıılune dahi dokunmadan muharririn cümles "Modern Türk köylüsü ça- rık gıyen tahta saban kulla- gnıya binen iptidai in- san degıldır O, şimdi ayakları- na çizmelerini geçirip, traktörle tarlasını sürüyor, buğdayını kamyonla naklediyor.. Yeni köylülerimizin asfalt yolları, akar suyu, elektriği, radyosu var. İçlerinde bus dolabı kulla- nanlara bilo rastlıyoruz!”" Çok yaşa, üstad.. Sürprizi ne de çok seviyorsun! Köylü derken Kadı köylülerle Eren- köylülerden bahsettiğini yazının başında çıtlatıvereydin ya.. ya başlayan mallar bol miktarda getıı'ıldı Elbette ki o mallar mü- temadiyen o nisbette getırılemez- di. Ama piyasaya bir defa dökü- lünce talep azaldı. Fiyatlar da düşmeye başlamıştı. Yumurtaların üzerindeki etiket evvelâ 30 a, son- ra tekrar 25 e indi. Kasaplar da- ha munis davranıyorlardı. Alışve- rişe çıkan ev kadını fiyatların gün- egün yükseldiğini nasıl gözleriy- le gorduyse aynı şekilde mdıgını de görüyordu. "Pinay tecrübesi" muvaffak olmuştu Halkı itimad gelmişti. Mesele bundan ibaretti. Yanlış kararlar eski hükümete ra- ciydi. Eski hükümetin bir muay- en ekonomik siyaseti vardı, siyaset pahalılıga yol açmıştı, hü- ümet yerini derhal başka politi- kası olan başka ekibe bırakmıştı» Piyasadan kaçan mallar piyasaya öndü, durmadan artan fiyatlar inme yolunu tuttu. .. Doğrusu İstenilirse ortada hü- kümetten başka değişen Mr şey yoktu. Şartlar esas itibariyle ay- nıydı. Ama demokrasilerde kabine değişikliklerinin bu neviden — fay- daları vardı ve suni olmayan isti- falar millete yeni bir ufuk açıyor- k görüyordu ki hükümi ır muayyen politikaya sahıptır, politikayı takip etmek için iktidar- dadır. Politika acı meyvalar verdi mi politika değiştirilmez, hükümet değişir. Aksi halde halk kendisinin Mr deneme tavşanı muamelesi gör- düğüne inanır. Aksi halde gaye Mı' muayyen politikanın takibi de- r muayyen zatın Iktıdarda kalması olur. Bunun ise demo YURTTA OLUP BİTENLER ki Muhalefet partilerinden birinin İle- Ti gelenı şoy e dedi: n Bölükbaşı, bugün a- daylıgını Turkıyenın hangi koşesın- den koysa mutlaka kazanır (Bir seneden biraz fazla zaman i- cinde partinin ileri gelenleri iki gu- rup halinde "hizipleşmiş" bulunma- larına rağmen bu ihtilâflarım kendi aralarında tutmasını bilmişler, dışa- mücadelesinden istifada — etmişlerdi. Şimdi bunun meyvalarını toplamaya başlıyorlardı. İşin bir başka hususiyeti partiye yeni katılanların çoğunu — gençlerin teşkil etmesiydi. Milletin Mr kısmı önümüzdeki seçimlerde Mr de Cum- huriyetçi Millet Partisini denemeyi ciddi şekilde düşünmeye başlamıştı. Gerçi şehirlerde münevverlerin zih- ninden "İşte o zaman felâket olur!" endişesi henüz tamamiyle kaybolmu: değildi. Bunun için parti liderlerinin seçımlere kadar aynı tempoyla çalış- maları gerekecektır Ama gorunuş, liderlerin bu yol: lduklarını gös termektedir. Şehırlerde ıtıdallı köy- lerde heyecanlı nutukla CMP nin yeni parolası olacagı anlaşılmak- tadır. siyle uzaktan yakından alâkalı bu- lunmadığını anlamak için mutla- ka Fransız olmaya lüzum yoktur. Fiyatlar anormal şekilde art- maya, mallar piyasadan anormal şekılde çekılmege başladı mı "Pi- y tecrübesi" ni hatırlamak ses derece faydalıdır. Halka kaybolan ıtımadı ıade etmek lazımdır Bu— yolu ise şuna a buna degıldır Hatta tenzılat bile degıl- dir. Bir gün alınan kararlan ertesi gün bozan hükümete itimadın güç olduğunu bilen Fransızlar yeni bir ekip denemişler, yeni Mr politikayı yeni ekibe yaptırmışlardır. Demok- rasilerde hükümetleri — birbirinden ayıran vasıf budur. Aynı hüküme- tin mütemadiyen sil baştan ederek birbirine zıt muhtelif görüşleri ken- disine rehber edinmesi ancak tota- liter idarelerde görülür. Meselâ Pe- ron Kilise aleyhindeki tedbirlerin ürümediğini örü geri dönmekte tereddüt etmemiştir. Kilise aleyhinde tedbir alınmaz mı? Elbette ki alınır. Bu, nihayet Mr politikadır. Ama faydasından çok zararı görülürse hükümet politika- sını değiştirmez, parti hükümeti değiştirir. Hükümetler bukalemun oldukları müddetçe müstakar al- maktan uzaklaşırlar. Demokrasinin esası illâ sandalyeye yapışmamak- tır. Nitekim Fransada Pinay, meş- hur tecrübesini yaptıktan sonra çekilip gitmekten korkmamıştır. O zaman korkmadığı içindirki son- radan, daha sağlam ve kuvvetti şe- kilde siyaset âlemine yeniden çık- mıştır.