TİYATRO Ankara Kontrat imzalamıyanlar evlet Tiyatrosunda o gün, har zamankinden daha fazla bir sa- natkâr topluluğu göze çarpıyordu. albuki yaz sezonu başlamış, tem- sıllere ara verilmiş ve sanatkârlar inlen veya turneye çıkmağa başlamışlardı Sanatkarların hemen hepsinin o gün tiyatro binasında top- lanmaları normaldi, çünkü bir sene- lik haklan, alacakları paranın mik- tarı tesbit edilecek, bu miktar üze- rinden kontrat imza edeceklerdi. ? Kontratlar "Edebi Heyet" in bü- yük odasında imza edilecekti. Sanat- kârlar bir müddet beklemeyi, a bir usul ve erkân vardır ve Devlet Tiyatrosu kanun ve nizamnamesi ge- reğince bu imza sırasında Umum Mü- dür ile idare heyetı azalarının hazır bulunması şartt Boş yere bekledıler Tiyatronun sicil memuru Sabri bey ile kısa bir konuşma hakikati olduğu gibi ortaya döktü. Umum Müdür o sabah uçakla İstanbul a gitmişti, idare heyeti üye- lerintn de gelmesi bahis konusu de- ğildi. Halbuki, kontratların imzalan- ması sırasında mesullerin bulunma- sının şart olarak ılerıye sürülmesinin sebebi vardı. Bazı sanatkârlar ken- dilel rıne bir sene ıçın verılecek ücre- tin ne gibi bir usul ve düşünce tarzı içinde takdir edıldıgını sorabılırler- onların i ve un cevabını almal hakkı idi. Hattâ o kadar kı bu ce- vabın a asın ontratı imza bile etrniyebılırlerdı Meselenın ince noktası bu idi, kanun nizam- name de bu nokta göz onunde tutu- lara!': hazırlanm Kontratlaruı ımzalanmasındakı bu kötü girişten sonra, birer ikişer odaya oldular. onlerıne konulan kontratları tetkik etmeğe ve imzala- mağa başladılar. Fakat ilk imza, i- inci imza seslerin yükselmesine se- bep oldu. Sanatkârlar bir sene müd- detle kendilerine Odenecek olan mik- tarların hiç bir ölçüye vurulmadan tanzim edildiğini görmüşlerdi. Bir ta- nesi elindeki kalemi istemiye istemi- ye kontrat üzerinde . dolaştırırken, söylenmekten geri kalmadı ve "Ne âlâ.. Yağma Hasanın böreği, su ne istersek yapalım, haykıralım kımızı arayalım, nafile,, Kimin u- acak.. kime soraca- ğız ki, karşımızda muhatap bile yok" dedi Diğerleri bu söylenmeğe iştirak i- le meseleyi münakaşa ettiler ve ara- larında konuştular Hakikaten o gun tiyatroda kim- senin olmaması, ücretlerin tanzimin- dekl ölçüyü hıç bir ilgili şahsın izah etmemesi söylenmelere, —memnuni- AKİS, 2 TEMMUZ 1955 yetsızlıklere yol açmıştı. Bıı mese- lenin bir tarafı idi. Madalyonun ikin- ci tarafı daha acıklı, mühim ve üzücü idi. Söylentiler idarecilerin lehinde olmuyordu. Tiyatro idaresi- nin sanatkâr kontratlarını hazırlar ve senelik ücretlerini hesaplarken, sakalı ban tiyatro mensuplarının e- line kaptırdığı, bir kaç sanatkârın kalemi eline alıp, Devlet Tiyatrosu maaş tahsisatını istedikleri gibi tak— sim ettikleri anlaşılıyordu. Bu tak- sim sırasında kalemi eline alanlar miktarları büyük olarak kendilerine yontmuşlar, Umum Müdürlük de bu baremi aynen kabul etmış ve kont- ratları hazırlamıştı. aremi Ha hazırlayan sanatkârlar ' mıktarı tek- lif edenden evvel, "miktarı kabul Vedat Gürten 1500 Tüklerden eden bir kımse olarak kontratları zalamışlar. mza merasimi- ne gelmemışlerdı bıle Ücret İlistesi şu idi: Mahir Canova, Cüneyt Gökçer, Şahap Akalm, Muazzez Lutas, Melek Gün,. 1500 er lira. Saım Alp: ago, Nu- ri Altınok 1400 er Ahmı tan, Nermin Günek 300 er lıra Yıl— dız Akçan 1250. Macide Birmeç 1200, Nihat Aybars 1150, Meliha Ars 1100, Ziya Demirci, Asuman Korad, Han- dan Uran 1000. Mediha Gokçer 950, n, Asuman n Çağ layansu, Haşim Hekımoglu 700, Ja- le, Tekin Akmansoy, Oğuz Bot Gürbüz Bora 650, Çetin, Vedii Ceza- yirli 600, Nur Bartu, Cevat Kurtu- luş, Turgut Okutman, Gökçen Hıdır, Semih Sevgen 550. Talât Gözbak, Halük Kurdoğlu 500. Kıdem mi, ehliyet mi Kontratların imzalanması bir baş- ka hakikati, bir başka yanlış an- layışı ortaya çıkarıyordu. Ezelden beri bütün sanatkârları üzen bu m sele, İstanbul Tiyatrosunda olduğu gibi, Ankarada da herkesin itirazına y>l açıyordu. Bııgune kadar sanat- kârlara vi rılen Ucre lerin tanzim ve tertıbınde t" değil, sanatkârın "kıdem n planda tutuluyordu. İs- tanbulda nıce sanatkârlar vardı kı, yeni bir istidadın aldığı paranın önü- ne set çekmişler? "biz senelerimizi yedik, bu nasıl bir haksızlık- tır" diye o yeni ve kıymetli sanat» kâra mani olmuşlardı. Şimdi sadece Istanbulda değil, karada da ayni durum kendisini gösteri ıyordu Nite- kım kontratların imza edildiği gün, aynı mevzuya girilmişti. "Biz buraya on yedi senemizi harcadık ne olmuşsak olmuşuz, bun- dan sonramız yok b halbuki si- zin ıstıkbalınız var, kendınızı göste- recek vaktiniz var. Daha büyük rol- ler "oynar ıstedıgınız kadar zam ala- bilirsiniz... Hava sıcaktı, seyrek saç diplerin-' de beliren ter damlacıklarını bir yan— dan silerek kendisini ve gurubun müdafaaya çalışan sanatkarın tı- yatroya on yedi senesini verdiği doğ- ru İdi. Fakat bunun mektepte ve tat- bıkat salınesmde geçen seneleri çı- karılırsa, profesyonel aktör Olarak elde kala demi, hitap ettıklerın— den fasla değildi. Zira Devlet Tiyat- rosu kanunu ile kurulmuş olan mü- essesenin ömrü bu ay beşinci yılını tamamlamış olacaktır. "Devlet Kon- servatuvarı tatbikat sahnesi ve O- pera stüdyosu” çalışmaları 1941 yı- rin tatbi O halde sanatkârların Devlet Kon- servatuvarına giriş tarihleri değil. Devlet Tiyatrosuna intisap edışlerı . mebde olarak kabul edilmeli idi. O takdirde kadronun büyük kısmı sa- natta İkinci derecede ehemmiyette ol- ması icabeden kıdem bahsinde hakkı haiz bulunacaktı. Nitekim as- hi aranacak olursa Devlet Tiyatrosu kadrosunda bir kıdem kkı mük- tesep hiç bir surette bahıs konusu e- dilmemeli: u müessesenin kadrosu her sene yeniden yapılır. Her sene Haziran ve Temmuz ayında mü- esseseye alınacak olan sanatkâr ve teknisyenler bir sene için kontrat im- za ederler. Devlet tiyatrosunun men- suplarına kargı hukuki mukellelîyetı kontrat hükümlerine göre bir sen müddetle caridir. Ancak sırf ıdarecı- lerinin idaresizliği ve kanun hüküm- lerine riayetsizliği sebebiyle müesse- sede bir kıdem müdafaası ve kıdem hakkı hâki kılınmıştır Yeni kanu- nun verdiği geniş maddi İmkânlar- dan faydalanılarak tertiplenen zam'