BAS Senedeiki defa Avrupaya gitmeden rahat edemeyen ve yavru köpeğine Avrupa maması beğendiremiyen IN Şükran Özerle röportaj Tediye bütçemizde açık var Röportaj En güzel röportaj AKİS bundan bir müddet evvel is- tanbul Gazeteciler Cemiyetinin çok yerinde Ur kararından okuyucu- larını haberdar etmişti. Cemiyet, ga- zetecilik mevzua ile ilgili muhtelif mükâfatlar ihdas ediyordu. Bunlar- dan biri de senenin en güzel röpor- tajını yapan muharrire verilecekti. Gerçi AKİS jüriye dahil değildir ama eğer Ur namzet göstermek mev- kiinde bulunsaydı, röportaj mükâfatı için Dünya gazetesinin bir pazar i- lâvesinde 1. Y. İmzasiyle çıkan ve aşağıda sütunlarımıza aldığımız ne- â'ıs yazıyı gösterirdi. Röportaj şu- S on senelerde büyük bir şöhrete u- laşan Şükran özer'i kim tanı- maz? Sesini tarife kalksanız, güzel ke- limesi pek zayıf kalır. Kendisini ta- rife karar verseniz kolay kolay keli- me bulamazsınız Esasen bir bakıma Şükran özer'in sesini kendi güzelli- ği, kendi güzelliğini de sesi şöhrete ulaştırmıştır demek daha doğrudur. Yani sizin anlıyacagımz bir nevi yumurta ve tavuk hikâyes Fakat bilir misiniz, guzellik ve şöhret, butun gozlerın kendi üzerinde toplanması da, çoğu zaman insanı AKİS, 2 TEMMUZ 1955 sıkıntıya sokmaktan Ve şikâyete sev- ketmekten geri kalm Nitekim Şükran ozer in de bir şi- kâyet konusu, bu noktadan doğuyor. Şöhretli ses sanatkâr — Bıktım artık şu dedıkodudan diye dert yanıyor. Niye Şukran Özer ismini ağızdan düşürmezle' bilmem ki. Meselâ bakınız geçenlerde radyo- da Necmi Rıza ile müşterek bir prog- ramımız vardı. Bır iki şarkıyı bera- ber okuduk. Programı beğenmişler. Haftaya aynen tekrarladık. Vay, sı misin beraber okuyan, sen misin programı tekrarlıyan" Hem beni Necm i evlendırıvermışler Nıkahımızın iki şahit ve dört davet- li huzurunda gizli olarak nasıl kıyıl- dığını, bütün tafsilâtiyle yaymışlar. Telefonla, telgrafla yapılan tebrikler- den kurtulmak için Necmi Rıza da, ben de akla karayı seçtik. — Vah, vah üzüldüm doğrusu! — Niye? Haberim olsaydı, ben de bir tebrık' telgrafı sarkıtıverirdim de. — Teşekkür ederim. Sarkıtmış kadar oldunuz Sonra efendim, şimdi île tutturmuşlar başka hava çalıyor av. — Bu yenisi nasıl? — Güya bazı büyüklerle ahbaplı- ğim varmış. — Kimmiş bu büyükler? — Hiç canım, büyük deyınce an- layıverin işte. Anlıyamactım ama neyse, sis devam edin. — Evet işte büyüklerle olan bu ahbaplığım yüzünden radyoda astı- ğım astık; kestiğim kestikmiş. Maaş- Tarı bile ben tâyin ediyor, müdüre e* mir veriyor muşum Halbuki böyle olsa, önce kendi maaşımı yükseltir» dim de, ayda 250- 300 liraya eşik a- şmdırmam, değil Hakkınız var. Ayda ne kaza* nırsınız Şükran Hanim? — Konservatüvardan aldığım ma- Radyodan gelen ve aradaki ek konserler, taş çatlasa ayda altı yüz lirayı geçmez — Siz de hayat pahalılığı Ve ka- zanç azlığından şikâyetçisiniz şu hal — Tabii değil mi? Bu zamanda ayda altı yuz lira nedir ki? Güm Kamarot sokağında, güzel bır apartmanın ikinci katında annesi ve erkek kardeşi ile beraber oturan Şükran özer'e konuştuğumuz odayı ve ona bitişik salonu süsleyen pahalı cins ve zevkli eşyayı göstere» rek sordum — Bunları her halde paranın da- ha kıymetli zamanında almıştınız? - Evet, üç sene kadar oluyor a- lalı. Fakat 'bu eşyadan da bıktım ar- tık. Her gün aynı şey? Değiştiremi- yorum da. — Nıye değiştiremiyorsunuz ? — Kiısmetse yeni evimize yakın- da çıkacağız. Artık oraya göre möb- le almak istiyorum — Yeni bir ev mi inşa ettiriyor- sunuz? — Evet. Arnavutköy üzerinde E- tiler Kooperatıünın inşa ettiği evler- den biri de benim. Yalnız biraz paha- liya çıkıyor ev. Niye? ip projede hayli yaptırdık Sonra ev de büy Bu sırada Şükran ozer in annesi söze karıştı: — Ev demesene kızım. Koskoca on odalı bir villâ oluyor. Hizmetçi, u- şak odaları hep ayrı. (Bana döndü) Sonra oğlum, evin malzemesine de dikkat ediyoruz. Meselâ tstanbulda istediğimiz gibi güzel fayans bula- adık. Aradık, taradık, Uç birini be- ğgenmedik. Nihayet tâ Italy adan hu- susi surette fayans getirmek Zzorun-. da kaldık. — İtalyadan gelen fayansları kim beğendi ? — -Şükran gidip aldı. Esasen Şük- ran senede ıkı defa Avrupaya gitme- den yapam Şukran ozer burada tekrar söze girdi: — Vallahi, ne bileyim, olmuyor işte. Senede iki defa gitmesem, rahat edemiyo — Nereye giderşiniz? — Daha ziyade İtalya, Fransa ve lspanyaya Temmuzda yine gidece- ği değişiklik ik. — Turistik seyahatlere mi katı- lırsınız ? — YI canım, ne münasebet. Normal şekilde ve yalnız seyahate çıkarım. — Yeni villânıza yeni eşyalar da