BELEDİYECİLİK senesinde 'günde sarfedilen su mik- tarı 49.612 metreküp tondu. 1958 yı- lında 88.673 metreküp tona yükseldi. Sebep Ankaranın su isini başarmaya ça- lışan idarecileri düşündüren en mü him mesele şehre su getirecek olan menbalarm devamlı yağışlara bağlı olmasıdır. Havalar kurak giderse bü- tün bu "yapılacak, edilecek" ler su- ya düşecektir. Yani şehir grene su- suzluk çekecektir. Muhakkak yağ- mur ve kışın kar yağması lazımdır. Şehrin etrafı çorak arazi ve çorak tepelerdır Orman yoktur. Bu realite- nin en acı tarafıdır. Orman yağmur getırır Toprak himayesizdir. Top- rağa yardım etmek lâzımdır. Anka- rayı tehdit eden bu tehlike yurdun daha bir çok bölgelerini daha geniş ölçüde ve daha korkunç şekilde teh- dit eder vaziyettedir. Ziraat memle- keti olduğumuz, olacağımız iddiasın- dayım Millet olarak yaşıyabılmemız için, altında su gizlenen, hayat giz- lenen bu toprakları agaçlandırmak mecburiyetindeyiz. Yabancı uzman- lar bu feci 1stıkbalı bızden daha iyi gormektedır Bu işlerden anlamıyo— abancı uzmanları çağırıyor fi- kırlerını alıyoruz. Vaziyeti gelip gö- rüyorlar Ve hastalığın teşhisini ko- yuyorlar "Bu gidişle elli sene sonra im memleketten göç etmek zorunda kalırsınız. Çünkü bir tek ağaçlık da- hi ormanınız kalmıyacaktır." Politika karşı koyuyor Köylüler ormanların içine kadar girmiştir. Eski hükümet 30 sene ormanın dibinde yaşayan insana bir tek ağaç kestirmemiştir. Tabiri caiz- se ağaç kesenin yolu kesilmiştir. Fa- kat buna rağmen kanunun sakatlığı yüzünden ormanlar katledilmiştir. Bugünkü hükümet muhalefette iken bir çok vaadleri meyanında İktidara geçer geçmez, Türk köylüsünün en büyük derdi olan orman meselelerini de halledeceğini vaadetmiştir. Fakat muhalefet iş başına geçerken ormanı kesmesi yasak edilenlerden külliyetli rey almıştır. İş başına geçince rey men balan su menbaı olan ormanlara tercih edilmiştir. Beş senedir, suyu- muzu temin edecek olan ormanlara bir himaye eli uzanmamıştır. Bu gi- dişle uzanamıyacaktır. Bunun o ka- dar geniş ve çok sebepleri vardır ki en başta geleni memleket nüfusunun yüzde sekseninin hâlâ kışın ısınmak için ağaçları kesmekte olmasıdır. Kömür memlekete altın getirmekte- dir. Bunun için altını veren yabancı- lara satmaya mecburuz. Kömürü sat- tıkça ormanları yakmaya mecbur o- lacağız. Ormanları yaktıkça da su- suz kalmaya mahkum Halkın çektiği Susuz şehir ne kadar feci! Yazın musluğunuzu — açıyorsunuz, içer- den korkunç böğürtüler halinde su yerine hava akıyor. Banyonuzda duş yapmak için girdiğiniz bir sırada sa- bunlanırken su kesiliyor. Traş olur- ken susuz kalıyorsunuz. Şehrin içi- lecek suları o kadar az ve fiyatları o kadar yüksek ki bu yüzden halkın çok az bir kısmı parayla sakalar ta- rafından satılan suyu içebilmektedir. Çünkü yok. Bir damacana su 60 ku- Bugünkü duruma göre iki Bununla beraber bir kilo elmayı 250 kurusa yani 8 ekme Su boruları bekliyor İçi dolmadıktan sonra parasına yiyen halk bu ızdıraba da katlanmaya alışmış gibidir. İyi su içmekten çok defa vazgeçen vatan- daş şehrin sokağındaki — çeşmeden bir testi su doldurabilmek için sabah- tan akşama kadar sıra beklemekte- dir. Belediye musluğundan çırçır su- yu gibi nazlaha nazlana akan, abı- zemzem değil, taşdelen, halikın tâbiri ile bal gibi "mide delen" dir. Sert- lik derecesi 20, daimi sertlik derece- si 14 derecedir. Mideyi değil taşı bile deler geçer. Bu a bile razı olan halk çok defa yaz aylarında bunu bi- le alamadan evine boş testisi ile dönmektedir. Bu bir realitedir ve ö- nümüzdeki günlerde Yenidoğan, Al- tındağ, Cebeci, Telsizler, Samanpa- zarı su muharebelerine hazırlanmak- tadır. Bu sene bu semtlere daha şim- diden Bahçelievler mıntakası da ek-, lenmiştir. Ankara susuzluk çekmek— ten kurtulamıyacaktır. Bu ne zamana kadar sürecektir, bunu ancak rufai- ler bilir. Su parayladır, ve bu herşey- daha acıdır. Allahın suyu pa- rayladır. Suyu vatandaşa parayla i- çirmek -halka hizmet sayılır mı? İ- darecler ve modern şehircilik bunu hizmet saymaktadır. Su hiç bir za- man yetmiyecektir. Halk su kullanmasa ne kadar iyi olacak. Netice Bütün — bunları bilen bir iki şahıs kollarını açtı Ve "Ben neyapabili- rim ki»" dedi. Hakkı da yok değildi. Su sıkıntı- sının ne olduğunu, halkı zaman za- man nasıl bir sıkıntı içinde bıraktı- ğım bılıyordu. Hattâ son günlerde meselâ kendi oturduğu semt olan Bahçehevler in su bulamamak yüzün- nasıl bir sıkmtı içinde olduğu- nu da görmüştü. Ama biliyordu ki, şehre bol su temin edecek tesislerin kurulabilme- si için muayyen Öölçüde bazı faaliye- te, inşaata lüzum vardı. Bu faaliyet ve inşaatın yapılabilmesi için para- ya, ve hariçten getirilecek "malze- meye”" ihtiyaç vardı. Hadi para te- min edilmişti, denilsin. Yeni bir im- kânını bulunduğu istenildiği kadar söylensin, projelerin taha k ede- ceğinden kati bir İisanla, buyuk ga- zete manşetleri ile bahsedi Ankarayı suya kavuşturacak te- sislerin kurulması için yabancı mem- leketlerin devamlı ve plânlı olarak malzeme göndermesi şarttır. Halbu- ki, ticari muvazenemizin dununu o- dur ki, hariçten malzeme getirmek bir hayaldir. Ticari durum bu olunca, şehre su- yu getırecek çarkların önmesine im- kân yoktu Dç AKİS'E Abone olunuz AKİS, 2 TEMMUZ 1955