T I B İlim Yeni bir İlim dalı Endüstri — alanında bir ihtilâl var. Tekniğin her dalına otomatizm hakim olmakta, ilmi ekonomik, sos- yal sonuçları belirmeğe başlayan bu ihtilâlden yeni bir ilim Ortaya çıkı- yor. Buna "cybemetique deniliyor. Bu ilim dalı; işçisiz fabrika, pilot- tuz uçak, he defi kendılıgınden bulan -mermi - auto-guide - yapmakla meş- guüldür. Bu ilim, modern ulaştırma vasıtalarını mukemmelleştırmekle i- şe başladı. En usta hesab uzmanla- rının haftalarca çalışarak başarabi- lecekleri ameliyeleri bir kaç dakika- da yapacak şekilde hesap makineleri- ni geliştirdi. Her gün gazetelerde bu ilmin münakaşaları var. İnsan ve makine birbirine eşit tutuluyor. Bu tezin heyecanlı savunmaları yapılı- yor. Kıtaların robot ordulariyle iş- galinden söz açılıyor, insan düşün- bu korku ve endışelerle gölgele- niyor ve bulanıyor. Bu ilim dalı he- kimi de ilgilendirmeğe başladı. Ak- lımıza bir çok sualler geliyor: Makina ile insan organizması arasındaki ben- zerlik nedir? Canlı organizmanın en kompleks, en hayret uyandıran, en zor anlaşılan parçası olan dimağı ve onun faaliyetlerini bir makinanm ça- lışmasile kıyaslayabilir miyiz ? Arala- rında hangi noktalarda benzerlikler vardır? v.s Sibernetik - ilminin doğuşu kinci dünya savaşı sırasında, A- I merika'da, — aralarında riyaziyeci Wiener'in de bulunduğu bir gurup ilim adamı, uçaksavar bataryalarının otomatik olarak hedef tayin edilme- lerine yarayan bir aparey bulmakla görevlendirildiler. Bu işi başarabil- endilerine pilotların psiko- fizyolojik durumlarını bilmekte ge- rekiyordu. Onun için bu mühendis ve riyaziyeciler fizyolojik ve larla işbirliği yapmak zorunda kaldı- lar. Böylelikle bir yandan otomatik bataryalar imâl edildi. Bir yandan da daha önemli bir meyva, bir yeni İlim ortaya çıktı. Buna Wiener; sibernetik adını takdı. 1948'de yayınladığı bir eserle de bu ilmin doğuşunu bütün dünyaya bildirdi. Bu eser büyük a- kisler yarattı. Sibernetik terimi, Yu- nanca pilot, gemi kaptanı mânasına gelen bir kelimeden alınmıştı. Autoregulation Otomatık makinalarla canlı orga- nizma arasında müşterek ne var- dır? Yani bir araya toplanan riya- ziyeci, mühendis ve fizyolojist hangi müşterek'olayları etüd edeceklerdir.? Bu müşterek nokta otoregülasyon- dur. Gerek otomatik makinaların ge- rekse canlı organizmaların — başlıca özelliği otoregülâsyon mekanizmala- rına sahip olmalarıdır. Canlı orga- nizma, fizyolojik düzenleme mekaniz- maları sayesinde, dış ve iç ortamlar- daki değişikliklerin tesirlerini - pek şiddetli olmadıkları takdirde ve iç kompozisyonunun tahavvüllerini dar sınırlar içinde sabit tutmağa mu- vaffak — olmaktadır. Bu suretle ha- yat için başlıca şart olan stabilite ve dinamik muvazene sağlanmış olur. İ ortam sabit kalır. Buna fizyolojisi Cannon; Homeostasie adım vermek- tedir. Retroaction veya Feed - back Düzenleme işlerini sağlamak için o- tomatik makineler veya canlı or- ganizma aynı prensibi kullanmakta- dır. Buna retroaction veya feed-back deniliyor. Lügat anlamı geriden bes- lenme olmalıdır. Bu terimi kavraya- bilmek için bir misal verelim: Bir e- vin kalorifer tesisatını inceleyelim. Otomatik reglajı olmıyan, eski tip bir kalorifer kazanından intişar e- den hararet kör bir şekilde dağılır gi- der. Hararetin muayyen bir seviyede tutulabilmesi için devamlı bakım lâ- zımdır. Kazan soğudukça ateş atıla- cak, hava ısındıkça ateş çekilecek- tir. Halbuki otomatik reglaj tertiba- tı olan sofaj sisteminde artık insan elinin değmesine ihtiyaç yoktur. Ka- zan kendisine eklenen bu tertibat sa- yesinde o apartmanın hararetini ay- nı seviyede sabit tutacaktır. — Eğer hararet arzulanan, dereceyi aşarsa termostat faalıyete geçerek ateşi kı- sacak ve harareti istenen seviyeye indirecektir. Kazan adeta yaptığı iş- lerden hasıl olan neticeler hakkında bilgiler edinmekte, haberler almakta ve bu sayede faaliyetlerini düzenle- mekte gibidir Böylece kazanın ısın- ması için sarfedilen hararetten hasıl olan enerjinin ir kısmı bu yanlışı düzenlemek için kullanılmak— tadır. İşte bu bir retroaksiyondur. Fizyolojik düzenlemelerde de da- ha kompleks olmak üzere organizma aynı prensipten faydalanmaktadır. Misal olarak testislerin içsalgısının düzenlenme mekanizmasını ele lım: Beynin altındaki hipofiz bezesi- nin saldığı testislerin — faaliyetini kamçılayıcı, gonadotrop dediğimiz hormon sayesinde seks hormonu - testosteron - teşekkül eder. Bunun tesiriyle de tali seks karakterleri or- taya çıkar. Bir yandan da testoste- ron'un fazlalaşması hipofizin faali- yetini azaltır. Gonadotrop hormon salgısını frenler. Bunun azalması da testosteron salgısının düşmesini te- min eder. Böylece kendi kendını du— zenleyerek bu hormon normal seviye- de kalır. Organizmada başka ıçsalgı bezelerinin ifrazları arasında da kar- şılıklı ve çok kompleks bir çok feed- back misalleri vardır. Kanda şeker sevıyesının düzenlenmesi keyfiyeti de retroaksiyo mekanizmasından başka bir şey degıldır. Kanda şeke- rin yükselmesi derhal bir çok andok- rin ve sinir mekanizmalarının hare- kete geçmesine sebep olur. Bu suret- le normal seviyeden biraz yükselen şekerın tesiriyle işleyen bir düzenle- mekanizması faaliyete geçer ve şeker seviyesini tabii Sınırlara düşü- Aldamar basıncının tanziminde de bu prensip hâkimdir. Tansiyonun yükselmesi bir takım sinirleri dür- tükler. Bu dürtü merkezi sinir siste- mine ulaşır. Oradan ayrı bir sinir yolu ile kalbe ve damarlara gelerek kalbin yavaşlamasını, damarların ge- nişlemesini temin eder, Tansiyonu dü- şürür. Bu kapalı devre sayesinde al- damar basmcındaki ani değişiklikler süratle giderilmiş olur, Protes beyin ibernetik üzerindeki çalışmaların hekimlikte pratik tatbik sahaları da vardır. Körler, için hazırlanan ba- zı cihazların gelişmesinde sigernetik büyük bir rol oynamıştır. Körlere bil- diğimiz matbaa yazılarını okutacak makinalar yaratmak için büyük ça- lışmalar vardır. Braille alfabesi pa- halı ve ağırdır. Ancak mahdut bazı bu alfabeye — alınabilmiştir. Sibernetik — sayesinde, — fotoelektrik sellüler kullanarak her harfi sesli bir işaret haline getirmeğe çalışmak- tadır. Ancak bu günkü matbaa harf- lerinin çeşitli ve muhtelif büyüklük- te olması tatbikatta bazı zorluklar doğurmaktadır. Sibernetik sınır tanımıyor. İnsan düşüncesine de hâkim olmağa çalışı- yor. Dimag faaliyetinin en esrarlı sa- hasına 'giriyor. Beyin faaliyetlerinin en yüksek merhalesi olan düşünceyi mekanik bir görüşle izaha çalışıyor. Acaba düşünen makineler yapılabi- lir mi? Yeni kitapların heyecan u- yandıran başlıklarını okumuşsunuz- dur: Düşünen makine, Suni dimağ, elektronik beyin v.s Elektromanyetik ve — elektronik hesap makinelerinin- insan beyni ka- dar önemli işler başardığı muhak- kaktır. Hattâ bunların çalışma hızı beyinden kat kat üstündür. Modern hesap makineleri baş döndürücü bir hızla işliyor. Saniyede bin hesap a- melıyesını yapabılenlerı var. On bi- linmez nklemi rekor denecek bir hızla çozebılıyorlar. Neticeleri saklı- yanlan bile var ir nevi hafı- za demektir. O halde bütün bu faali- yetleriyle dimağın işleyişine — büyük bir yakınlık gösteriyorlar ve âdeta düşünceye — eşid işler başarıyorlar. Kuruluşları da sinir sistemini ço andırmaktadır. Bu makinelerdeki e- lektrik kabloları ve elektron lâmba- ları fonksiyon bakımından sinirlere ve sinir hücrelerine eşittir. Bu maki- nelerde de ya hep ya hiç kanununa tabi olan bir takım aynı büyüklükte sinyaller dolaşmaktadır. Makinelerde bunlar elektrik dalgalarıdır. Sinir sisteminde ise sinir dürtüleridir. 1- kisinde de empülsiyonların frekansı ve ritmi mesajlara özel bir mâna ver- mektedir. İhsaslarımızın derecesi, a- dalelerimizin takallus şiddeti ve kud- reti bir ihsas merkezine ulaşan ve- ya bir hareket merkezinden çıkan empülsiyonların, dürttülerin adedine ve frekansına tabi değil midir? Hat- tâ bazı hesap makinelerinde mevcut hatırlayıcı tertibat insan hafızasiyle bir benzerlik göstermektedir. a- kinelerde elektrik empülsiyonlarının AKİS, 2 TEMMUZ 1955