Halk Romanı : olla Mustafa işini yoluna koymuştu. Sekiz bin altını Hacı Sabur'dan sız- dırırsa derhal İstanbul'un yolunu tutacak.. 'dine ve tarikata dualar ederek, çatır çatır o; e e büyük bir âyin vardı. Kandil ey” E e alerinden birini tes'it ve leyeceklerdi. Aynı zamanda eşraltan biri- nin bir çocuğu dünyaya gelmiş, tekkeye kırk koyunla, yedi inek adamıştı, Tekke- nin süruru birkaç misli artmıştı. Hele Ayetullah efendi kabına sığmıyordu. Molla Mustafa Hacı Sadık efendiyi de erkence tekkeye götürmüş, onu, mescit meşrutesinin bir köşesine yerleştirerek Ayetullah o efendiyi aramıştı. Müritlere soruşturdu. Şeh efendinin bu gün pek vecitli olduğunu. ve ö amazından sonra çilehanesine kapandığını söylediler. çaldı. Şamlı delikanlı kapıya geldi. Mollayı görünce evvela bir tereddüt, ve sonra da külfetli bir nezaket gösterdi: — Şyh efendi hazretleri kimseyi kabul edemezler efendim!.. dedi. — Sen Molla Mustafanın söyle, beni kabul eder. Şehin Mollayı 1 kabul etmemesi mümkün değildi. Derhal içeri buyur edildi. Şeh Ayetullâh, ortaya pembe lâlini sim endamlı sakiyeleri ile iş ve geldiğini ei nüşta idi. — Vay nuruaynim! vay çeşmienvarım! buyursunlar o efen- buyursunlar sultanım, im — Şen olsun şeyhim, ik olsun, aliyet olsun, şeker bal olsu Galiba bu geceki âyinin cüşan olması için, böyle erkenden hazırlıklara başladınız. — Bu gece birkaç cihetten ehemmi- yetlidir. Evelâ zengin birkaç zat var ki, mürit olmak üzeredir. Sonra vilâyet er- gece buradadırlar. Sonra da şeref devle- tinize mi Efendi Hazretleri teşrif buyurdular — Evet onu da getirdim, Fakat, çok in Gelmek istemiyordu. ir Hazretlerini bir daha görmüş- ler mi a 30) — Hayır bir daha görmemişler ama, ö evelki tenbihatını hâlâ unutamamışlar. — İki gözüm Molla Mustafal., şu muziplikten ve şakadan retlerini çekip çevirmek senin elindedir. u iş, öyle kolay kolay yapılır iş- lerden len değildir. — Sana ayda on altın bahşiş var. — Biz bu kadar el (fakir) değiliz, Şeyhim; — Yirmi | — — Eli olsun, — Altınile, hediye ile Pirin emri men- olunamaz, Buna nasıl inanıyorsunuz, Allah derecesine çıkardığınız bu ruhu mubareki, nasıl böyle istihfaf ediyorsunuz ? — Mollal bunları bırak diyorum sana. Al bir lâl Da eyle de öyle konuşalım. — Pek âlâ, Pir aşkınal — Pir aşl il Ayin vaktine kadar karşılıklı içtiler, ve asıl mevzualarını unuttular. Şeyhin hurileri bu gün daha körpe, daha taze ve as idiler. olduğu, kulaktan kulağa e ve Aye efendinin keramet ve mân ud- en uzun uzadıye bahisler ayla il vak'alar biribirine ekleniy ordu. Kasabada e di lerlerdi. Hattâ âyin gecelerinde isale nın meyhaneleri de haylı kârlı işler ya- parlardı. yi kafayı biraz dumanlayıp gitmezlerse, hay huylar can sıkıyor, ilâhi- ler kupkuru ei Halbu ki dimağı tütsüleyince, nâra g mak için en münasib meydan bu tekkele idi. m oraya birçok kadın ve kızda ge liyordu. Onları kafes aralarından seyre mek, bir çilt iri siyah gözlerin kor gö parladığını görmek, az zevklerden derili Girip çıkarken sıkıştırmak, dar sokaklır da sürünerek geçmek, kadın kokosu # mak bile, külhanilelrin tam keyline gör bir işti, Hacı Sadık Re memlekete gel tiren arabacı da, o e Kadiri derrik gelmişti. Koca bir binli iki kafadı bir tak tomates ile devirmişler, burs bıyıklarını yumruklarıyle sildikten ; bir eğlence aramışlardı. Arabacı Ali y nar mahallenin birinde ' tanıdığı bir yel maya gitmelerini teklif etti ise a ayl daşı keçeci esnafından Ömer büyük âyinin pek dehşetli uu ede bahisle, yi gitmelerini ileri sürdü Al bi düzenber yi bazları, Allahın huzurunda ibadet ediyorü diye, ay nane kalmıyor. Zikir he kasını kuranların hemen yarısından çoğ bizden daha filisbit geliyorlar. büyük günahtır, neme lâzım biz gidip ket fimize bakalım. — Ali bel.. bu gece pek büyük âyin olacakmış, hem yeni müritler alın cakmış, tekke daha ikindiden dolmgi başladı. Hem bizim Kırlıkların Fatma & orada, kahpeye haber yolladımdı. Be tekkeye ni asın demi — Ha şöyle desene; sen tekkeye & gil Kırlık ei gideceksin, pek âlâ set hatırın için ben de bir kere gideyim li ile Ömer, konuşa konuşa gelm * Yazan : CEMAL ATAÇ * gesi ee PLAN ye BEZ gi ma “ ma -— — ma wa a xs z şi