kıran bir mahlük ola. rak tahayyül etti. Kır- lar, bayırlar, pınarlar, ortasında Allâhın verdi- i vücut güzelliğini saklamak Oo taassubunu göstermeden; kuşlar, kü- çük kanatlı aşk melek: leri, çiçekler, beyaz bu- lutlar, bağlar ve bahçe- ler içinde baygın serilen kahramanları; gaşyedici bir orehavetle arasıra oynaşarak tecessüm et- tirir. Bu gün her milletin kitapları arasında alan Boucher'in tablöları 1770den- beri hiç eksil- meyen bir mana taşırl(1). Raphael'in mukaddes dilberlerini bugün ara- mızda bulamayız. Titi- Böucher'in güzel bir tablösu Clio, zamanları! n ihtiyarın kanatlarında 15 inci Lülinin terihini yazarken, presi harikulâde /fırçasile kadına nasıl büyük bir ilâhi kudret, ve manevi cazibe aşıladıysa; Boucher de aynı kuvvetle, fakat masallaşmış ve tarihe geçmiş kadınları böylece gözü. müzün önüne se! rdi. Boücher, bir kadını ancak, vücudu. nun her tarafından aşk ve güzellik fış- enin şimdi manastırların duvarları"arkasında ka. “ybolmuş gibidir. Fakat Boucher'in oo Silvia'sı, (o Polymnie'si, Thalie'si, Clio'sı güzel kadınlardan biridir. Her yarattığı kadını asırların malı yapmağa muvaf- li güzel kadınları timsali olan (1) Boweher 1703 te doğmuş, 1770te ölmüş bir Fransız ressamıdır. Biz, bu yazılarımızda san'atkârların eserlerini mevzu aldığımız için, hayatları üzerinde fazla durmıyacağız. Ressam Boucher'in canlandırdığı efsansden bir sahne! “Silvia'nın Aminthe tarafından kurtarılışı,, tablögü, bugün aramızda gezen | £ BÜYÜK RESSAMLARİİ: * kırı REBİA Sakikiz © Sil fak olan Boucher, işte bu kudreji bugün halâ genç ve halin malıdır. oucher'in en güzel eseri Silvia'y g Aminthe tarafından kurtarılışı tali sıdır. Bu tablö yeryüzünün en gil! aşkını, en büyük dırmıştır. Boucher'in yalnız bir sahnesini £ ik ile efsanesini canle is şün rini ET p” pu maç dığı bu efsane şöyle başlar : iğ d Laçiyum topraklarında henüz Roz iaralaadan evvel, dağlara ve şehirle tn hükmeden Kıral Numitar'ın, bir ge İm dünyaya bir kız çocuğu geldi. Bu Mon cuğun yüzünde ayın parlaklığı, göl Si rinde göllerin durgunluğu ve güzeli bi Il r vardı. Kıral kızı altın beşiklerde büy kat dü, ağaçlarında olgun meyvalar sark! güzel tüylü kuşlar ötüşen bahçeleri oynadı. Nihayet bir gün, bütün Laçiyıt toprakları erkeklerinin gönlünü ala kadar gelişip serpildi. ) Kıral ona Rea Silvia ismini ve mişti amma, Laçiyumlılar bu harikulid& genç kıza yalnız Silvia derlerdi, Sili o kadar güzeldiki, çiçeklerden bi almağa koşan kelebekler bile, ons bir çiçek kadar, hattâ daha güzel biş etrafında dolaşırlardı Silvia, Laçiyum kıt'asının en güzl şehiri olan Albelonge'de kıral balı sinin sürayında otururdu. Bir gün şehir sokaklarında haykırmalar, silâh şakır tıları, feryatlar duyuldu. Silvia pencere lere koşarak baktı: Babasının küçük kardeşi Amüliüs bütün askerleri ik? şehri basmıştı. Dövüş çok kısa sürdü barbar askerleri sarayi Kıral *Numitar'ı o yakaladılr ve götürüp bir mahbese attılar. Güz Silviayı da sürülliyerek şehrin bir te pesinde bulunan Vesta manastırmi! kapadılar üzü buruşmuş, gözleri sararmış ihtiyar bir rahibe onu bir ateşin başıma 4 götürdü ; — Bu ateş sönmiyecektir! dedi. Güzel Silvia elinde bir meş ale daima bu ateşin başında bekledi. Gönlü aşk için çarpıyordu. Fakat manastırı | duvarları," hayata've aşka” karşı kapan muştı. Silvia sabahlara kadar zağlıyarakı ©