AARIFIRÇASINDA KADIN | * kıral babasının büyük bahçesinde ötüşen SAR kuşları, ya önünden geçen dinç vücvtlu zabitleri, kırlarda bayırlarda Cat koşturan şehir delikanlıların dü- şünüyordu. Bir gece, ateş sönmek üzere idi. Silvia başını manastır ocağının kena- Tına dayamış, gözlerini kapamıştı. Rüya D b arasında, gözlerinin önünde bir adam belirdi. Bu güzel bir erkek Başında siyah kıvırcık saçları şte bu kudreğ © alin malıdır. eseri Silyia'n kurtarılışı tabi Silvia bu güzel disine doğru yaklaştığını, açlarına, yüzünün yüzüne NE sahnesini iin özlediği bir kuvvetle sarıl- Re 'dığını hissetti. ida henüz Roş İşte aşk nihayet Silviayıda esir tara ve şehirle, “etmişti. Harp ilâhı Mars her gece, bu yitar'ın, bir gi “karanlıklar içinde gömülü kalmış ma- N Mi UÜ nastırın ateş yanan odasında, güzel arlaklığı, gökle via ile baş başa kalıyor, ikisi büyük uğu ve güzeli bir aşk heyecanı içinde, gün ağarıncaya veşiklerde | büyü, kadar kalıyorlardı. — Ateşi söndürdün. Sen Allâhın gazabına uğrıyacaksın!. diye ho- murdand Bu gazap çok geci- kmedi. Silvia gebe kal- dı. Manastır ve şehir alt üst oldu. Kıral Amü- kırmızı kesildi. kâr Silvia ikiz çocuk doğurunca, rahipler ve rahibeler ayaklandılar. Silviayı o çocuklarından ayırdılar. Zavallı, üstün- de yalnız küçük bir bez parçasile (o manastırdan çıkarıldı. Halk, onun, memleketin âdeti üzere diri diri toprağa gömül- mesini istiyordu. Halbu- ki kıral Amüliyüsün mer- hamet damarları kabar- Boucher'in diğer bir tablösu Mitoloji kahramanı Melpomüöne'i canlandıran bir sahne reyvalar sarkal şen bahçeleri , bütün a gönlünü al m ia ismini ve ır bu ei derlerdi. Sil laha güzel bip; İt ısının en gözü ie kıral babi; ı. Bir gün şehi” ır, silâh gakıri a manastırın ğı zleri sararmış” “ateşin başın iktir! dedi. Xkarşı kapan dar zağlıyarak, Bir gün gözlerini açan Silvia sev- dıl Yeğeni güzel Sil pvşasile yarattığı kadınlara, bütün erkekleri âşık ettirecek kadar büyük bir kudret gösteren ressamlar, bugün halâ yarı hâlik halinde dillerimizde dolaşıp duruyor. Raphael, Venedikli Titien, Vanloo, İngres, Etienne Jeaurat, Baptiste, Delacroix, Boucher ilâ..ilâ.. hep boyalı fırçalarında ilâhi bir güzellikte bir çok kadınlar yarattılar. Bunlardan bir kısmı tarihin, bir kısmı halin, bir kısmı da hayalin malıdır. Ufak bir efsane, küçük bir bakış, veya büyük bir aşk rüzgârile muşambalar üstünde doğuveren bu kadınların içlerinde, öyleleri var ki, tarihin seyrinde büyük bir rol oynamış, veyahut bircok romanlara, operalara mevzu olmuştur. iwmetli kadın ressamlarımızdan REBİA ŞAKİR, büyük bir san'at tetkiki olan bu seri yazısına bu sayımızdan itibaren başlamış bulunuyor. YARIM AY her sayısında, san'at ve insanlık tarihinin bu harikulâde adamlarını, en güzel eserlerile okuyucularına tanıtmak vesilesine kavuştuğu için sevinç duyuyor. gilisini yanında bulamadı. Güneş doğu- yordu. Ateş sönmüştü ve kapıda, ma- nastırın yüzü buru ; tiyar rahibesi duruyordu. Rahibe kötü bir sesle: şuk, gözleri sarı ih- vianın bir dağa götürülüp orada bir ağaca bağlanmasını emretti. Bu yüksek dağlar kurtlar ve sırtlanlarla dolu idi. - Askerler Silviayı sürükliyerek dağa çıkardılar ve bir ağaca bağlayıp gitti- ler. Dağda bütün çiçekler bir ânda açtı, Kuşlar zavallı Silvianın etrafına doldu. Güneş bütün ışıklarını güzel vücuduna yaydı. Silvia böylece bir gece dağda bağlı kaldı. Sabahleyin kuşlar yeniden öt- meğe başlayınca, çalılıklar ve ağaçlar aman yane bir avcı çıktı. Silviya heyac, — Sen kimsin? diye bağırdı. Erkek: — Ben bu dağların sakini in Senin güzelliğine hayrandım uşamadığım için bu dağları ai tım. Şimdi Tanrı seni bana verdi.Dedi. Aminthe Silvianın bağlarını MN Vücudu çiçek gibi açılan genç kadın kucağına aldı; ve ei yollarının e ları arasında kayboldu e Boucher bu güzel efsaneyi işte bu resimle, o kadar güzel canlandırıyor. Onun hayalle birleşerek yebe kalan san'ati, diğer bütün eserlerinde ayni kudretle kendisini göstermiştir. Kane- vasını yaptığımız bu efsane ile, karşı sayfadaki tablönunu bir arada seyre- decek olursanız, Boucher size kudreti- nin harikulâdeliğini vazih ve kuvvetli olarak gösterecektir. j1