ün kıymetli muhatrir ve Say» BL Aka Gündüzle, memleket kök törü ve edebiyatı hakkında görüşürken, mevzuumuz Türk musikisine intikal etmişt Ge milli yeni bir roman süjesi bulmuş gibi sevinçle : — Aman! unutuyordum, dedi. Ge çen gece nasılsa Muganniye Safiyenin okuduğu. yere gittim. Doğrusu.. ne yalan söyliyeyim, ben bu vakta kadar Safiyeyi dinlememiştim. O ne seslo ne üslüp. Bir Yanık Ömer söyledi. Hayret ettim, O güzel sesi ve o güzel sesi idare eden sanatı.. böyle doğrusu mey» hane köşelerine hiç münasip görmedim. Safiye, okuduklarını, mahalle kız” larının kulaktan duyarak söylediği gibi, cansız söylemiyor. O, bütün ruhuyla okuyor | Sık sık maruz kaldığım bazı itirazlara işte en güzel bir mukabele, Kim demiş Türk gencinden, Türk kızından artist yetişmez diye?l.. Görsünler, kendi ken- dine hoca bulmuş. çalışmış ve yetişmiş olan bu yüksek artisti!... Safiye, bizi tanımıyan Avrupalılara, Türk musi- kisi için en büyük reklâmımiızı yapa- cak bir sanatkârdır. i Hakikaten billür sesile, bar ve gazino sahiplerini zengin eden bayan Safiyenin, kadar herkes gibi benim de kendi apartmanı sandığım « apartmanı» nın misafir odasısdayım Kaloriferlerin asabı gevşeten ılık sıcaklığı içinde, gömüldüğüm yeşil kol- tukta, uykudan yeni uyanan sanatkârı 16 — 1925 - 1930 Yılları içinde Bursa| öğretmen okulunun, ele avuca sığmayan yaramaz talebesi, biliyor mısınız kimm — Yanık Ömer mübdüi: Safiye!. bekliyorum. şımda siyah np bir piyana.. ül sında, belki gece hediye ei büyük bir # buketi. Dışarıdaki g kış ss me ta renkleri 4 daha loşlaşlır Tatlı o bir ağ dalip kendini geçmek istiyo Fakat, dişana) yulan aya iy ları beni uyg yor ve pü z Jozefin tunç rençiniğ rimin önüne £ sanatkâr OG odaya giriyor Safiye odaya YANIK OMER nu o ol