Uzun hikâye: 2 Kulübenin kapısına geldiği #aman nihayet erkeğini gördü; içeride vağ kandilinin hafif oziyasından obaşka ir ışık yoktu — İşte geldim, Thome! Heyecanla atıldı ve uzun uzun öpüştüler: eniz vardı, Thomö? Neniz vardı? niye kalktımz? Onu vavaş yavaş kaldırmış, karan: lık odaya doğru götürüyordu. Thome derin derin nefes alıyordu; bacakları kendisini gıcırdıyan bir üzerine bıraktı. Romana getiri, yere koydu. sta çökmüş, başı göğsüne girmiş, içini çekiyordu. — Ah! Romana! ne dehşetli şey! Birdenbire ne olduğumu (ilmiyorum, sakaklarım uğuldamağa başladı. göz- lerim karardı. boğazım tıkandı, bağı- ramıyordum. Ne dehşetli şey, Romana, ne dehşetli şey! Sizin bütün yaptık- larınızı görüyor, bütün söyledikleri- nizi apaçi SÖZ kime isti- votdum ama dum; kımıl- danmak tedi bacaklarım, e adeta odun (Kesilmiş. Göğsümü: üstünde > öyleşağır bir yük e yordum Ni da var mıdı? - Pek, az bir şev; Yalnız başım» ai ne halecan geçirdim! Her görüp işitiyordum, her şeyi. dışarının g.rültüsünü; gözlerimin önünde sanki bir leke Evvela ağladınız, değil mi? Sonra beni kaldırıp yatağa götürdü- nüz. Ahl Romana, size ne kadar acı- yordum! Sonra beni soyup uğdunuz; kulağımın dibinde yavaş yavaş adımı ben de bütün mi gö- rüyor, işitiyor, fak.t sesimi çıkaramı- Dair : Romana; bir şev Romana halecanla s rdu: Ya sonra ne yaptım? Biraz. çıktınız: gidip geliyor- dunuz, ateşi yaktınız, sonra gene gelip yatağıma doğru eğildiniz. e söyledim? — Me yem Anamıza yalvardınız, değil mi? — İyice hatırl mıvorum; zannede- rim öyle oldu. Her şevi görüp işitiyordum. Siz çıkıp gittiniz. ben yalrız kaldım; korkudan öleceğim. Ne korku, Roma- nal Bağırmak istiyor; içimi vırtmağa çalışıyordum ama bi şey çıkmıyordu. Bir şey duymudım. bişni Namıyordunuz ve her tarafınız buz gibi idi. — Kapının kilitlerdiğini duydum, sonrü böceklerin gürültüsünden başka bir şev kalmadı. Kendi kendime: “ Uyanmazsam muh kkak beni götü- rüp gömerle:!, diyordum Romana ürperdi: — Aman Allahım? Siz beni değil mi? öldü sarıyordunuz, HAYAT,20 cektiniz... hisseder ibi idim. Toprağın ağırlığını, serinliğini, hepsini duyar gibi idim.. ip ei aktım... itreyip. istavruz çıkardı. Birden: bire uzun bir sükür başladı. Thom&, gözleri yere dikilmiş, düşünüyordu. ii Ana kandilinden titrek ve h tir duman çıkıyor; kerpiç duva- rın bir varığından bir parça aydınlık me toprağın atıldığını geliyordu. Böyle çabuk ivileşmese idiniz, sizi gidip gömerdik! n ya Rabbi! ağ ne kabahatım vari siz ibi idini Iİ home! o — Ben şimdiye kadar hiç böyle v görmedim. — Ben de görredim. Evelden hiç böyle m ydı? Hiç olmamıştım. Rahmetli an- nem bazan böyle uzun zaman hç uyanmadan dururdu. Yarım gün hiç ses çıkarmadığı kımıldanmadığı olurdu ama o hasta idi, Ro nana, halbuki ben sağlamım. Biraz sustu; tavurla, başını sıllayarak gene ba:laı Bu kendiliğinden şey değil, Romans, İşin içinde bir b ya verl Ben hiç böyle hasizl k görmedim. | san'ne de ıstrap çeki diri gömülmek kokusu, bu kadar ye er. Diri diri gömülreki.. Böyle ölüm kim bilir olmadınız sonra erdişeli bir olmuş bir vardi, — Çok korkuyordum! ağzına, büurnüna ropra ra —.Ne şapıım ? — Görüyorsunuuz ya! Beni göme- havasızlık... Bende bağlı gibiyim. A a İŞ