Hayal lama Hayata. daima hayata.. dün- yaya daha çok hayat katalım!... Nietzsche Cilt 1. 30 Eylül 1929. Sayı:140 Müsahabe: Köylü iktısadiyatı İstatistik Umumi mkdürlü- günün neşrettiği külliyatın dör- düncüsünde nüfusumuzun «dörtte üçünden fazlasının köylü oldu- #unu Ogörmekteyiz. Filhakika Mösyö Jasar nahiye ve köyler- deki 5,480,000i kadın olmak üzre 10,354.000 olarek tesbit etmektedir. Geriye kalan 4305000 kişi de,15951)00 i kadın olmak üzre, şehirlidir. Bu demografi vaziyeti Türkiye nüfusumuzu iktisadiyatı mesnedinin doğru” dan doğruya köylü iktısadiyatı olduğunu sarahaten göstermek- tedir. Diğer taraftan 14,000,000 halkımızın gene bu is'atistik- lerde 7,000,000 dan fazlasının da kadın olduğunu görmekteyiz. Şu halde umumi iktisat vaz- iyetimizi tetkika başlarken vaz- edec-Simiz sualler kendiliğin- den taayyün etmektedir: Türki- ye de köylü ve kadın sayi ne suretle kullanılmakta dan ne neticeler alınmaktadır? Köylülerimizle temas eden:- lerin hemen ekserisi bilirler ki köylünün çektiği sıkıntı kendisine lâzım gelen istihsal vası'alarını temin etmek (o müşkülatından ve bur- ileri geliyor. İstihsal vesaiti meyanında belli başlıcası da sermaye ve binaenal-yh kredi meselesidir. Gene görgülerimizl” işittiklerimizle biliriz ki köylü kendisine lâzım gelen krediyi çok defa "(,200 pahasına bile tedarik edememektedir. Mem- leketimizde hiç bir istihsal sa- hası bilmiyoruz ki '/, 20den fazla irat getirebilsin. Vasati olarak bunu hatta “/, 12 ye kadar tenzil etmek lâzım gelir. “/,20) ile kredi bulan köylünün normal kazancı o'an “/,12 ve azami "1,20 ile bu farkı nasıl karşı- layabildiğini o çok derin ve csasli surette düşünmek zaru- retindeyiz. Bu fark ya toprağının sa- tılmasile, ya öküzlerini elden çıkarmak ve ya gelecek seneler üzerinden gene felaketli bir tasfiyeye tabi olacak borçlarla, yahut köylüye yalnız çok ba- sit bir gıda temin ederek başkaları hesabına azami istis- mar edilen sayi ile karşılanmak- tadır, Köylü, toprağını veya öküzünü satarsa bir ocak yıkı- lacak, bir iktisadi hücre mahv- olacak, ve binnetice iktisat sa- hamız daha darlaşmiş buluna- caktır. Sayinden istifade ede- köylünün vaziyeti de tamamen aynıdır. İktisadi refahımızın belli baş- lı mübeşşirleri, yıkık köylerin yavaş yavaş imara doğru gitme- leri, köylü kıyafetinin düzelme- ğe başlaması ve nihayet bir iki sene kuraklığa tahmmül ede- bilecek oOköylü O tasarrufunun meydana gelebilmesinden iba- rettir. Şehirlerimizin vaziyeti doğ- rudan doğruya köylerin ve köy- lülerin ( iktısadiyatına merbut bulunduğu için bunların irae edecekleri vaziyet herhangi bir şekilde maküs surette tezahür eder, ve yahut biri sabit iken diğeri ilerlerse Türkiye iktısadi- yatında hakiki servet esaslı surette çoğalmış addedilemez. Vaziyetin izahı nihayet servetin mahalden mahale, elden ele tebeddül etmekte veya toplan- makta olması ile izah edilebilir. Umumi refahın mütenasip tezayüdü görülüyor ki istihsal vasıtalarının, başta kredi olmak üzre, d-mokratlaşması, yani tah- sil gibi köylünün önüne götü- rülmesi ile kabildir.