30 Eylül 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 10

30 Eylül 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ölüme karşı koyacak nokta bu- dur!,, dedim. Ben de ona sev- diği kadından bahsettim. (Han- nah ile evlenseydiniz sizinle ne iyi iki bacanak olurduk, dedi. — Pek alâ! Seni ölümden karın içine gömülerek kulak- larıma gelen sese doğru va- vaşça yol almaya başladım... Ses büyüdü, adeta sırtları yüklü adamlar sik çalıların içinde ağır basan adımlarıy- yorlardı. Sesin üzerime t ğım. Begün ölmiyecek diye düşündüm. Ve ona sıcak sıcak çayla karıştırılmış ik'nci bir viski fincanı içirdim. Soura onu kendi haline bıraktım, fa: kat bu fırtınalı havada arkada- şımı kurtarabilmem içn üç gün ve üç gece u,kumu feda etmem lâzımdır. İstediğim kadar yiye- ceğim vardı ve bol bol şekersiz çay içiyordum. Zaman zaman uyukluyor ve arada sırada ateşe iki üç odun atıy rdum: Üçüncü günün akşamına doğru fırtına dindi. Bir gün €- velden beri (Paul Durand) gör- miye başlamışlı, harareti de düşmüştü. Yalnız kısık kısık ök sürüyordu. İştahası da açılmıştı. Bir gün daha istirahat edeceğ - mizi söyledim. Fırtınanın din: mesinden is ifade ederek avlan- maya çıktım. Aradan yarım saat geçmeden meydanlık bir yere düştüm. Seyrek ağaçların en ince dalları keskin bir tah- çıvan makası ile kırpılmışe ben- ziyordu. Bu, civarda Kanada geyikler nin bulunduğu.u alâ- melti. Br kavağa yaslanarak rügârın geldiğ tarafa doğru ku- lak kabartıyordum. Gece ça- buk bastıracaktı ve rüzgâr sü- künet bulduktan sonra geyikle- rin, uzun açlık günleri arkasın- dan aramaya çıkmaları ibtimâl dahilinde idi. Ümidim boşa çıkmadı. Biraz sonra uzak bir gürültü işittim. raketlerimi çe) çıkardım ve yarı belime kadar ft “Deni raketi şeklinde kar üye- rinde yürümeye mahsus bir âlet, a J geldiğini bildiğim için yerimde hareketsiz kaldım, yavaşça sağ elimdeki eldiveni çıkardım.. Çeliğin soğuğu parmaklarımı ı ırdı; fakat ben öldürmek, ya- şamak için ö'dürmek istiyor- dum. . Yarı karanlık içinde üç tane kocaman buynuz, kulakları geniş üç geyik başı göründü. yavaşça ksrabinamı kaldırdım ve ortada bulunanın alnını i ışan aldım, Ateşin şiddetinden bü- tün vücudum sarsıldı. Hayvan hala ayakta hareketsiz duruyor- du. Fakat birden vücudu sal landı, sarhoş br adam haliyle öne doğru bir, iki, üç adım att. Bu, çok hazin, ayni zamanda çok gülünç bir manzara idi: Üçüncü adımda durdu ve ansı- zın, ölümün şiddetli darbesi altında, öne doğru kaydı, diğer ikisini de vurabilirdim.Fakat böy le nafile av yâpmıyacak kadar vahşi idim; onlara hiç dokun- madım. Yüzüm kana boyanmıştı. Biraz evel vurduğum hayvanın bir piçak darbesile boynunu yarmış Ve sıcak, insanın damar- larını lutuşturan kanını içmiştim. Kalbini, karaciğerini ihtimamla bir tarafa koyarak hay.anı par- çaladım. Çiğer parçalarını tanı madığım bir lezzetle çiğniyordum. Hayvanın derisine sardığım yirmi beş parça etle ateşin yanına geldim; sakin, yıldızlı ve oğuk gecede yemeğimi ye- dik'en sonra köpeklerle, parça- ladığım hayvanın yanına gittim HAYAT, 10. ve onlara bir saatlık bir ziya- fet çektim. Onlar parçaları ke- mirirken kalçalarıma, karnıma doğru tatlı bir sıcaklık yayı- liyo du... Uzakta kurtlar uludu. Fakat köpekler cevap verdikleri için yaklaşmaya cesaret ede- med ler. Ertesi gün şiddetli sofuk yaptığını hatırlıyorum. Fakat biz bunun farkında değildik, taze, scak et içinizde iptidai ınsanların basit 'evkl rini uyan- dırmıştı, bir kaç saat uyuya- Lildim. Çünki (Paul Dur nd) ın vaziyeti düzelmişli. u ilteagâhta dört gün durduktan sonra cenubu garbi istikametine doğru yürümeğe muvaffak olduk. Çiftliğe varmak için daha çok yolumuz vardı. Seri g tmek için yeniden can- lanan Ooköpekleri sıkıştırdım. Uzun mesafelerde mola veri- < şam Oo yemeğinde Pa | Durand) bana ( Vagd) - den bahsed yordu. Böylece, kelimelerin tılsımı ile (0'Molloy) çiftliği şimale, yüzlerce fersah uzaklara gelmiş- ti. (Paul) (Magd) dan bahseder- ken benim de hayalimde sevdi- ğim çiftlik yaşıyordu.. (Hannah) ilk defa çifiliği avlısında gördü- ğü elbiselerini giymişti... Elinde kovaları vardı... Evet, bu kar çölünün orta- sında bizimle beraberdi. Günler böylece geçti. (Paul) bir kaç gündenberi öksürüyor du Bazan da boğuk boğuk nefes alıyordu. Sonraları tükür- dükçe karın üzerinde kırmızı lekeler peyda oluyordu. Ne yapmalıydı? Acaba 24- sallı arkaaşım vaziyetin veha- metini keşfediyormuydu? Dinlenmek için durduğumuz konak mahallinde (Paul) yemek —

Bu sayıdan diğer sayfalar: