30 Eylül 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 2

30 Eylül 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu hususta bankalanmızın çok büyük vazifeleri vardır. Bizde bankacılık, ecnebi serma- yesile ve ecnebi kafasile baş- lamıştır. Bu sermaye ve kafa, her şeyden evel, yalnız serma- yesinin en uzak ihtimaller kar- şısında bile tehlikeye düşmeme- sini ve sermayelerine azami faiz kazanabilmeği istihdaf etmiştir. Bunların açtıkları k.edi, yalnız bu krediyi mevcut malları ile her zaman kat kat ödeyebile- cek adamlara mahsustu. Mem- leketin vaziyeti umumiyesi, re- fahı iktisad si kendilerini alâka- dar edemezdi. Halbuki kredi demek, esasen mevcut servetin bir kısmını harekete getirebil- meğe yardım etmek demek de- ğildir. Deha ziyade doğan ve- ya doğabilen bir servete itibar etmek, onun tahassül etmesine bugünkü vesaitle çalışmak de- mektir. Teessüs eden milli ban- kalarımız, arkalarında bu ana- neyi ve taamülü görmedikleri için, memlekete yabancı serma- ye ve unsurun kendisine düs- tur ittihaz ettiği usullerin ma- alesef aynını kabul ettiler, Bu- gün iyi bir banka müdürü, ni- hayet mümkün m rtebe çok zengin adamlara o mevcut servetlerinin muayyen bir kıs- mi nisbetinde kredi açarak müs esseğeletine kâr temin e febilenler olmuştur, Muhitinde çalışanları, çalışabilecekleri tabiat ve sayi servet haline koyabilecekleri koruyacak müesseelerin mü- dürlerine pek nadir tesadüf edilmektedir. Mevcut obütün bankalarımızla bugün muamele yapanların esamisi neşredile- bilmiş Oo'saydı görecektik ki muhtelif bankalarda aşağı yu- karı hep ayoı isimlere tesadüf ediliyor. Bu zatler bankalar için tanınmıştır, mecut ve çok defa gayri menkul s-rvetleri kendi- lerine avans edilen parayı bir iki misli ile kapatabilir. Bunlar aldıkları parayı, ilk faiz ve kom'syonunu artırarak, ikinci ellere vermekte ve ikinci ellerden de üçüncü ellere ve nihiyet köylüye ve köylülere kadar işte bildiğimiz bu “/, 200 ile vasıl o olmaktadır. Şu halde muayyen bir sermayenin sai ve tabiatle birleşerek servet haline o gelebilmesinin o bütün normal kazançları hep bu el- lere tevzi edilmekte, ne serma- ye sahibi, ve nede sai sahi- bi karşı karşıya gelerek ser- maye ve saitlerinin hakiki men- faatini elde edebilmektedirler, Hayat pahalılığı mı, işte si- ZE bu muammanın bence gen mühim sebebi! Muayyen bir sai sahası üzerinde bu sai mah- sulünün tahammül edemiy ceği kadar iddialar... Bu iddialar bir taraftan saiden, ve bir taraftan müstehlikten çıkdıkça ister is- temez hakiki mesai erb.bı sa- ilerinden bizar olacaklar o ve müstehliklerde o mütemadiyen ücretlerinin tezyidini isteyecek- lerdir. Hayat pahalılığı denen hadise, bir meiileket dahilinde işte sai ils s-rmaye, istihsal ile istihlâk arasındaki bu muva- z-nesizlikten ve ıt'ıratsızlıktari meydana çikar, Komşumuz (Bulgaristandâ, âyni para il-, bizde elde edilen ve kendi mahsulümüz olan bu eşyadan daha fazla eşya temin edilebildiği bir hakikattir, ve Bulgaristan kendisinde olan bu hakikati sermayenin demokrat- HAYAT,?. laşmış olmasına ve istihsal ve istihlakin tanzim edilmiş bulun- masına medyundur., Orada her köye kol budak salmış kredi kooperatiflerinin meşkür saileri, köylüye sayinin kârını tamamen kendisine bırakacak surette istih- sal vasıtalarını kolaylıkla temin etmektedir. Koopratif meselesinin bizdeki sureti halli, bu işi kavra- yabilec k pratik adamların Bul- garistanda bu nevi müesseseler icinde üç ve yahut altı ay çalışabilmelerine mütevekkiftir. İllk mekteplerimizin fedakâr ve güzide muallimleri, her bulun- dukları yerde, bu işi gidip öğrenenlerin kendilerine göste- recekleri o usullerli o tamamen tamim ve tatbik edebilirler. Muğlak, mudil meselelerin çok defa şekli halli işte bu kadar basit olabilir. Kadın sayimize gelince, bir saat mesaiyi bile heder edemi- yecek vaziyette bulunan Türki- yemizin bu meseleyi de, bir taraf- tan ev sanatlarına açılacak ufak kredilerle, kadın san'at mekteplerile ve bilhassa kış ve gece dersleri ile temin ede- bilmesi kabil ve mümkündür, Bunun içindir ki Cümhuriyet Maaifi, bilhassa geçen sene denberi san'at mektepleri ile gece kurslarına hususi bir ehem- miyat atfetmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: