halinde yapıldığı zaman sade'dir, *Lah- mlâ,, denir; “akorlar, kullanıldığı takdirde ise mürekkep tir, “harmonik imlâ,, adımı alır. İşte musiki imlâsının umumiyeti Aynı birimlâ dahilinde gamları, tonaliteleri karıştırmamalıdır; ogamlar kulakta encuk biri digeri arkasından olmak üzere yerleşebilirler. Mual im bittabi tipgam olan (do majör) den HAYAT,6. yolunu şaşırmaktın kurtarmak daha faydalı olur. Amelivatta ilk üç bemollu gam İle ilk üç diye li gamı müradif minör- leri i'e birlikte ciddiyettle öğrenecek- bundan ibaret olup. temrinlerinin mantıki bir sira mucibince iler lemesi lâzım gelir. Üç kısım egzersisler, “göz, imlâsını vücuda getirirler; akademilerle konservatuvarlarda kul lanılan “tahriri , imlâya iki roktadan (omürac- cahur; Ii Tedris yollarını s&- deleştirir: Deftere, kale- me siyah tahtalara, vazi- e tashihine lüzum çalm 2 “Tahriri imlâda tale benin yegâne yardımcısı kulaktır; halbuki göz im lâsında gözler de külla- mlır. oSavti musikiye, bu müşkül san'ata çalış- mak için vasıta çokluğu hayırlıdır. Tabhriri lâ “sa- dece “ musi- ki dinleyi- cileri,, (o yetiştirr; göz imlâsı ise, musiki hak- kında yalnız dinlerken hüküm verebilecek mu- sikişinaslar değil, aynı zamanda “kıraar,a da kabiliyetli musikişinaslar yetiştirir: o Neticede bir taşla iki kuş vurulmuş olur. Elde edilmiş neticeler, metodun müessirliği de- recesine delildirler. Az Dağlar ve da!galar Dalgalar sıra sıra ettikçe böyle akın Bugün değilse yarın bağrını yırtacak taş Murada erişmemiz bizim de elbet yakın, Onlar dağsa ne çıkar, biz dalgazız arkadaş! Gam yeme gittiğine Gidenler gelir yine: Dalgalar dönmek için Böyle gider engine... Saadet bu toprağın, varsa, üzerindedir; Ölmeden en sert taşı sökeceklir bileğin. Dünyada tek olanlar ömrün kederindedir, Senin, Senin bu işte ne var düşüneceğin: Sen gidersen ben varım Candan gönülden varım. Kesemezler yolumu: Karşı çıkar mezarım. Biz dalgalar, dalgalar, dalgalar ve dalgalar Yıkacağız dağları, dağları, ah! dağları. Bir gün elbet onların düşecek başına kar, Bizim omuzlarımız tutacak semaları.. Ben de gitsem daha var Sonu gelmez dalgalar. Biz o ateşleriz ki Bir söner binbir yanar... Vasfi Mahir ler Alâ sofejistler sayılır- lar. Hatta, minör gamların cümlesini görmeğe bile voktur. Meselâ, ia diyez minör ile ince- den inceye uğraşmak neye yarar? Her şeyde olduğu gibi musikide de şu darbimesel her za- man icin doğrudur; Az, fakat eyi Devir bitince. tekrar baştan başlanır İçüncü GE zeyli makamında, imlâ sonunda- lie seviye derecesi ile müte- vaziyen yükselen - bir kaç omodülasion icra etmek fevkalâde olur; bunları, müteakiben tale- beler tahlil ederler. Egzersislerin netice- sinde ise sanatlarınn ehli muganniler vetişir. Cümle sini çocukluk sa- hasindan itibaren takip edenler “musiki kıraatı nı, hakkiyle bilirler, Şan direktörleri, musikiyi “okumak, ile “öğren- mek, arasında ne ka- dar farklar bulunduğunu birilirler. Şu halde bu şeyleri çocuklara (o öğretmeli diri. Lİ bütün Metedon ci- ddiyeti ve o nispe- talebeler, “saz » kolay parçaları solfie etmeğe muvaffak olmaktadırlar; hatta saz yardımı olmadan tagannı bukadarla da kalmayıp an- trenman sayesinde “ilk görüşte, kıraat ve taranniye muvaffak olanlar bile vardır. başları; bu tamamen öğrenildikten sonra ise Us minörje geçilir. Revaçtaki gamlar işte bu suretle öğrenilip, her majör Odamı minör müradifi takip eder. Tabii sıra budur. Bemollu Ogamları evela, diyezli ise arkasından (veya aksi sira ile) sere seri halinne alıp, bu sayede kulağı tte sadeliği görülüyor. 8-15 yaş larındaki gençleri, yani ilk tahsil dev- resini ve mullimlerini alakadar ettiği de anlaşılıyor. musiki muallimlerimizce alâka ile karşıanmasını temenni ederim. Galatasaray Lisesi musiki muallimi Malimnt ragıp (18e annde- (1 Reuae Ste 'Vecile No 0, octobre 1920 e id e la a Pl apn