e Gözler monitörü izlemekte ve de- netlemektedir. Gözlerin kendisi de - ağtabaka biçiminde- küçük (biyolo- jik) bilgisayarlara sahip olduğundan, madenden, plastikten ve camdan olu- şan bilgisayarın “soğuk” ortamı (Medium) daha da belirginleşmekte- dir. e Kulaklar yalnızca aygıtın akustik uyarı sinyallerini almaktadır. İşitme duyumuz, bilinçdışı sözkonusu oldu- ğunda görme duyumuzdan çok daha derinlere ulaştığından, her zaman sa- dece uyarı sinyalleri işitildiğinde bu- nun ne tür etkileri olabileceği kolay- ca tahmin edilebilir. © Eller ise her zaman yalnızca ko- mut verirler, Kanıtlayacak durumda olmamak- la birlikte, öyle sanıyorum ki, bilgi- sayarlarla çok çalışan bir kimsenin, eğer bu kimse başka kişilerle, bir ça- lışma grubuyla, bir aile ile yakın bir- likteliği sayesinde bir denge sağlaya- mıyorsa, çevresiyle giderek çok tuhaf bir ilişki içine girmesi mümkündür. Bu durumda, özellikle aşağıdaki şu üç etkinlik sonucunda kişinin yavaş yavaş dünyaya ilişkin nasıl bir bilinç edineceği sorulabilir: © Soğuk-entelektüel ve daha çok da edilgen (gözler yoluyla) bilgiler edin- mek, © Yalnızca uyarı sinyalleri (kulaklar yoluyla) işitmek, e (Eller ile) sürekli komutlar vermek Acaba böylece bilgisayar aracılı- Bıyla özel bir “isdihdam” tarzı mı ya- ratılmış olmaktadır? Peki bir süre sonra, diyelim birkaç yıl geçince bu durum nasıl bir görünüme bürünebi- lecektir? Ben kendi payıma bunu yanıtlaya- bilecek durumda değilim. Yalnızca, bu noktada kişinin çok dikkatli olma- sının, özellikle de bu “*madeni mesai arkadaşı”na ilişkin olarak kafasında giderek nasıl bir imge oluşmakta ol- duğu konusunda kendi kendisini za- man zaman gözlemlemesinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Joseph Weizenbaum, bugün henüz insan eliyle yürütülen etkinliklerin ge- reğinden çoğunu bilgisayarların üst- lendiği gelecek bir dünyaya ilişkin uyarılarda bulunmuştu. Bu nedenle de yapıtlarından birine “Bilgisayarın Gücü ve Aklın Güçsüzlüğü”, öteki- ne ise başlığı bile başlıbaşına bir uyarı olan “Buzdağına Doğru” adlarını vermişti. Sherry Turkle adındaki Amerika- hi bayan Psikolog ise, durumu bütü- nüyle farklı bir tarzda değerlendir- mektedir. “Arzu Makinesi” adlı il- ginç kitabında, bu tür aygıtları kul- lanan kişide yavaş yavaş “ikinci bir benlik”in, bir tür yedek kişiliğin or- taya çıktığını ve günün birinde bu ki- şiliğin yeni bir kültür formuna sahip olacağını, coşkulu bir dille anlatmak- tadır. Kanımca bu düşünceler de, tıpkı Weizenbaum'un kötümser beklenti- leri gibi, haklı oldukları ölçüde abar- tılıdırlar. Belki de gerçekten durum Ortaçağ döneminde Prag'da yaşadık- ları rivayet edilen bilgin Loew ile Go- lem'in öyküsüne benzemektedir. Rivayete göre, bilgin ve bilge kişi Loew yapay yolla yarattığı kendi in- Commodore sanına hayat verirken onun alnına (İbranice hakikat anlımanı gelen) “EMETH”' kelimesini yazmış balçık- la. Ancak, bu kelime yazılırken çok dikkatli olmak gerekiyormuş, çünkü kelimenin ilk harfi dalgınlıkla unutu- lacak olursa, o zaman ölüm anlamın- da bir kelime ortaya çıkıyormuş: “METH”. Ben bilgisayarın her iki imkânı da içerdiğine inanıyorum. Hakikati aramam konusunda bilgisa- yarın beni zorladığını düşünüyorum., Gene de, yanlış anlama ve kötüye kullanım, özellikle de ruhsal yaşam- da, kişiyi gerçekten “ölüm”'e götüre- bilir. Bu ölüm, yaşamın insanlar ye- rine yalnızca bilgisayarlarla paylaşıl- masından doğan ve büyük yalnızlığın ve tecrit edilmişliğin yolaçtığı yalnızca duygusal bir ölüm olsa da... O 21