her bilgisayarla anlaşır. Ancak uygun buluşmanın gerçekleşebilmesi için, her dipswitch'in doğru istikamette yöneltilmesi gereklidir. Bu minik dipswitch'ler, sırf bilgisayar ile prin- terin izdivacını engellemek maksadıy- la kötü ruhlu cinler tarafından yara- tılırlar. İşte bu nedenle de, yeni bil- gisayar sahiplerine tavsiyem, tama- miyle kendi sistemleri için özel ola- rak dizayn edilmiş printerler satın al- sınlar. Daha sonra sisteminizin bütün girdi-çıktisını öğrenince ve kendinizi yeni bir şeyde sınamak istediğinizde, interface gerektiren bir printer satın alınız. En sık işittiğiniz şikâyet, yazılım- ların ya doğru dürüst çalışmadığı ya da alıcının arzu ettiği şekilde çalışma- dığı yolunda. Tavsiye ettiğim bir ma- lın üstündeki disket kadar dâhi kıy- meti olmadığından, yakınan paniğe uğramış arkadaşlarımızın yolumu ke- sip beni soru yağmuruna tuttuğu çok olmuştur. Düş kırıklıkları biraz olsun hafiflediğinde, genellikle yazılımın *“çuvallaması”' öncesindeki işlemleri gerisin geriye yeniden kurmalarına ve böylece de sorunun ne olduğunun or- taya çıkarılmasına yardımcı olabili- yorum. Bu durumlarda da, birkaç istisna dışında, hatanın kullanıcılarda oldu- ğu görülür. Ya el kitabını baştan so- na doğru dürüst okumamışlardır ya da okuduklarını adam gibi anlama- mışlardır. Daha da sık görülen, malı kullanma hevesindeki müptedilerin il- gili belgelerin ancak yarısını okuma- ları ve henüz bâkir bir sahaya daldık- ları yahut da hiç bir zaman vermedik- leri bir komutu bekleyip duran yazı- hm kilitlendiğinde paniğe uğramala- rıdır. Allah'tan, yeni yazılımın keşfi hususundaki bu telaşlı yaklaşım ne yazılım ne de donanım için büyük tehlike taşımaz (böyle olmakla birlik- te, aynı telaşlı tavır arada sırada ah- baplıkları gerginleştirebilir). Yıllar geçtikçe yeni yazılımı keşfet- meye ilişkin kendim yöntemimi bir geliştirdim. İlk önce, diskette bulu- nan yazı koruma çentiğini kaza eseri üzerine yazı yazmayayım diye kapa- tırım. Sonra, daima disket rehberini çağırırım onu da printer listeme kay- dederim. Bu bilgi çok zaman işime yarar; çünkü bazı yazılım geliştirici- leri “Önce Beni Oku” denilen dos- yayı disketlerine depolarlar. Bu dos- ya, el kitabında mevcut olmayan bil- gileri içerecektir. Rehber aynı zaman- da, yazılımı test etmek üzere yükle- nebilen demo'ları ya da test dosyala- rını da gösterir. Bu bilgi genellikle, yazılımın son versiyonunda yapılmış ve el rehberine dahil edilememiş de- ğişiklikleri içerir. Spreadsheet ya da data base'ler gibi iş programları kul- lanıldığı zaman, bunlar harika şeyler- dir. Bu işleri hallettikten sonra, prog- ramı yüklerim (evet, el kitabını oku- mazdan önce elbette) ve neye benizi- Hatalı olmayı kabullenmek zordur. Hatayı bilgisayarda ya da donanımında aramayı tercih ederiz. Ama unutmayın ki insan bilgisayardan daha çok hata yapar. yormuş diye bakarım. Bu, iki amaca hizmet eder. Bir kere, her yeni ma- mulün yarattığı açılış öncesi heyeca- nın üstesinden gelmeye yarar. Ama daha önemlisi; karşıma çıkacak bazı sahneleri görmeme ve bazı anahtar- ları test etmeme imkân verir. Bu bil- gi her zaman el kitabını daha kolay anlaşılır hale getirir. İkinci olarak, el kitabını bir kere baştan sona keyifle bir okurum, il- ginç gelen ya da olağandışı görünen unsurları tesbit ederim. Sonra prog- ramı yeniden çalışırım. Artık daha ciddi işlere hazırım de- mektir. Ciddileşmek, el kitabını bir baştan öbür başa adam akıllı hatmet- Commodore meyi gerektirir. Şayet, el kitabı ileri- de kullanacağım bir iş programıyla il- gili ise, genellikle bölüm başlarında- ki yahut içindekiler listesi, hızlı baş- vuru bölümleri gibi önemli bilgi içe- ren sayfaların köşelerine açıklayıcı plastik etiketler yapıştırırım. Tüm bu tür işler biraz vakit alır ama, telaş içinde bir bilgi aradığımda sağladığı fayda kaybettirdiği zamanı fazlasıy- la telafi eder. Bütün bu işlerden sonra, program özelliklerinin çoğunu kullanabilecek durumdayım demektir. Daha seyrek başvurulan özellikleri ise, hakikaten 'gerek duyulacağı zamana kadar bir kenara bırakırım - üst yazım, alt ya- zım, yazım gösterimleri, macro'lar, karmaşık hesaplamalar gibi şeylerdir bunlar. Gerçekten ciddi bir ihtiyaç ortaya çıktığında öğrenmek, benim için her zaman daha kolay olmuştur. EV ÖDEVİ ÖNCE GELİR Hiçbirimiz hatalı olduğumuzu ka- bul etmeyi sevmeyiz. Kabahati bilgi- sayarın, yazılımın, disket imalatçısı- nın ya da sistemle en son oynayan ço- cuğun üstüne atmak çok daha kolay- dır. Ama, tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki, sistemimin öldüğü- nü düşündüğüm pek çok durumda asıl hatalı olan bendim. Son düört yıl- da, fiilen kötü durumda olan bir tek diskete rastladım. Commodore'u- mun SID çubuklarından biri bozul- muştu (bir monitörün bağlantısını ya- parken onu elektrikle haşat etmiş- tim). Düzinelerle yazılım programı beklediğim cevapları vermemişti. Ama on kadarı da, programlama ha- taları yüzünden fos çıkmıştı. Bütünü itibariyle, esas sorun bendim -yani, yaptığım, beklediğim ya da yapma- dığım şey, sistemin beklentilerimi karşılamasını engellemişti. Anlamadığı ibarelerle, kelimelerle, el kitaplarıyla, düğmelerle, kablolar- la, kutularla ve komutlarla boğuşan herkese sempati duyabilirim. Bir mo- nokrom monitörü ile renkli bir bilgi- sayarın bağlantısını ilk yaptığım gün, ekranda görülen, arap saçı gibi oku- namaz bir şeydi. Monitörü ısmarla- dığım Kaliforniya'daki firmayı ara- dım ve sorunumu anlattım. Satıcı ek- ran display'ini siyaha, metnin disp- lay'ini ise beyaz değiştirmemi öner- di. Bu işlemi yapabilmem için gerek- li komutları ve hafıza yerleştirmele- .rini söyledi ama ben neyin nasıl ya- 13