1 Haziran 1987 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 20

1 Haziran 1987 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nim ve daha pek çok bilgisayar kul- lanıcısının bu müthiş aygıtlara ilişkin çok farklı beklentilerimiz olduğu bir gerçek. Bilgisayarlarımıza gönül ok- şayıcı sevimli adlar takdığımız bile olur, onlara insani nitelikler atfede- riz, ama “pislik” yaptıklarında da (tabil ki bir insan olan ben değil, bir makine olan o yapacaktır “pisliği*') azarlarız onları. Besbelli, insanlara nasıl davranı- yorsak bilgisayarlara da öyle davra- nıyoruz. Yaşamımızın önceki dönem- lerinden, özellikle de çocukluğumu- za ilişkin yaşantılarımızdan kaynak- lanan belli duygularımızı ve arzula- rımızı, korkularımızı ve beklentileri- mizi aktarırız onlara. Bu duygu ak- tarımları olumlu olabilecekleri gibi olumsuz da olabilirler. Bu aktarım mekanizmasına yol açan temel çok önceleri atılmış oldu- ğundan, kural olarak bunlar tümden bilinçdışında olup bitmektedirler, do- layısıyla da gözlemlerimiz ve irademi- zin kontrolü dışında kalırlar. Kendilerine bu türden aktarımlar- da bulunduklarımız yalnızca insanlar değildir, makinelerle olan ilişkileri- mizde de aynı duyguları yaşarız. Bu durum, kimi insanların motorsiklet- lerine ya da otomobillerine niçin bu denli düşkün olduklarına da ışık tu- tabilir. Tabit bilgisayarlar konusun- daki böylesine güçlü -çoğu zaman da çift-değerli- duygusal beklentilerimi- zin kaynağına da... Örneğin şöyle beklentiler: e Bilgisayarlar gelecekteki bütün problemleri ve bütün sırları çözüme kavuşturacak güçte aygıtlardır, ya da © Bilgisayarlar yeryüzüne yalnızca sefalet getirecekler, milyonlarca işye- rini ortadan kaldıracaklar ve birey- leri topyekün gözetlenen, “saydam insanlar'”'dan oluşan bir topluma yo- laçacaklardır. Bu beklentilerden hangisinin ger- çekleşme şansı daha büyüktür acaba? Başka makinelerle olan deneyimleri- miz göstermektedir ki, umutlara ve düş kırıklıklarına yol açan olgular ço- ğunlukla birbirlerini dengelemekte- dirler. (Her ne kadar otomobille olan ilişkilerimizde açığa çıkan düşünce- sizlik ve saygısızlık ya da dünya ça- pında silahlanma çabaları dikkate alındığında, yeryüzünün bilgisayar- laştırılması konusunda insan bir öl- çüde haklı olarak korkuya kapılıyor- sa da, böyledir bu.) 20 Ben bilgisayarın bilinçdışına yap- tığı yoğun etkinin belirtilerine aygıtı satın aldığım ilk günlerde bizzat ta- nık olmuştum. İlk haftalarda hemen her gece rüyamda mikro-bilgisayarla çalıştığımı görüyordum. Bunlar kor- kulu rüyalar değildi (olumlu duygu aktarımının göstergesi) ve yeni maki- neyle ilişkim dolayısıyla bilinçdışımın belli ölçüde yeniden “programlandı- ği''nın işaretiydi. Ne de olsa bu sıra- da, mikro-bilgisayarı doğru kullan- mayı gerçekleştirinceye kadar, yoğun bir öğrenme sürecini yaşamaktaydım. Ancak ben gene de, örneğin bir bü- roda bu tür bir sistemle çalışmak zo- runda bırakılan bir kimseyi kâbuslar basabileceğini ve bu kişinin makiney- le rahat bir ilişkiye asla giremeyece- ğini düşünebiliyorum. Bununla bir- likte, bazı hırslı amatörlerin ifadele- rinden açıkca anlaşıldığı gibi, bunun tam tersi bir durumun da ortaya çık- ması pekâlâ mümkündür. Bu kişiler karşılarındaki makineyi uysal bir köle olarak görmektedirler.- Bu “köle” onların güçlülük isteklerini pek güzel orun, belki de bilgisayardan korkmak ya da korkmamak değil. Üzerimizdeki etkisini doğru saptamak. tatmin etmekte ve en önemlisi de, bü- tün bunları yaparken kendi ihtiyaç- larından hiç söz etmemektedir. Kanımca sorun, bilgisayarın gücü mutlaklaştırıldığında ve bu güç ruh- sal yaşama egemen olmaya başladı- ğında çatallaşmaktadır. Pek çok ilan yazısında bilgisayarın bu özelliği ki- şileri bilgisayarı satın almaya teşvik edecek bir unsur olarak kullanılmak- tadır. | Bilgisayar etkileşimli bir aygıttır. Örneğin silme tuşuna bastığımda, monitörde okuduğum “Emin misi- niz?”' yollu uyarı, onun bir tepkide bulunduğunu göstermektedir. ben de bu durumda gerçekten silmek mi is- tediğimi yoksa tuşa yanlışlıkla mı do- kunmuş olduğum bir kez daha kont- rTol ederim. Commodore Bilgisayarın bu özelliği, etkileşim- li öğrenme programlarındaki çalış- malarda çok daha belirgin bir biçim- de açığa çıkar. Özellikle de yalnız ki- şiler, karşılarında gerçek bir kişi ol- duğu yanılsamasına kolayca kapıla- bilirler. Benim için de durum pek farklı de- ğil. İlk kişisel bilgisayarıma sahip olalı beri, yazmaktan son derece bü- yük bir zevk alıyorum. Eskiden dak- tilo makinesiyle yazı yazmanın, yo- laçtığı eziyet sadece sırt ağrılarıyla il- gili değildi (artık bu ağrıyı da duymu- yorum). Aynı zamanda yazı masasın- da çalışmanın beraberinde getirdiği yalnızlıktan da tam anlamıyla nefret ediyordum. Tuhaftır, COGSY ile (Bilgisayardan Yararlanarak Yazma anlamında - benim kullandığım bir kısa-ad) yazı yazarken artık kendimi yalnız hissetmiyorum. Bence en büyük tehlike yalnızlık çeken ve ilişki kurmaktan çekinen bir kimsenin bilgisayarı bir kişi yerine koyarak karşısına alması ve böylece onu kötüye kullanmasıdır. Uzun va- dede bu durumun tatsız sonuçlar do- ğuracağı açıktır. Endüstri kesimi çoktandır bilgisa- yar ağları aracılığıyla yapılan ekran konferanslarının propagandasını yapmaktadır. Elbette bu tür bir giri- şim hızlı bilgi alışverişi için anlamlı olabilir. Ama kendi deneyimlerimden bilebildiğim kadarıyla, gerçek konfe- ransların bilgi alış-verişinden bütü- nüyle farklı işlevleri vardır. (Bu olgu- lar, iyi düzenlenmiş bir toplantıda ya- zılı olarak katılanların bilgisine zaten sunulmaktadır). Bu konuda kayda değer şeyler, içten bir söyleşi havası içinde kahve içerken yeni ilişkiler ku- rulduğu ya da kurulmuş ilişkilere canlılık kazandırıldığı, başkalarının düşüncelerinin ölçülüp biçildiği, oy- larına başvurulacak yandaşlar aran- dığı ara'larda olup bitmektedir. Bilgisayarın yapabileceği şey ise, entelektüel etkinliklere ve “soğuk” nitelemesiyle adlandırmak istediğim duygulara katkıda bulunmaktır. Bil- gisayar bunların dışında hiçbir şeyi ikame edebilecek güçte değildir. Dostluk gibi (ya da yadsıma ve nef- ret gibi) “sıcak” duygulara ancak öte- ki insanlar aracılığıyla ulaşılabilir. Bilgisayarla temel ilişkinin birbirin- den tümden farklı işlevlere sahip üç duygu organı yoluyla kurulduğuna ilişkin gözlem, buna iyi bir örnek oluşturur:

Bu sayıdan diğer sayfalar: