KIBRIS OLAYLARI A.B.D. BÜYÜK ELÇİSİ MİSAFİR VANCE İLE Amerika'dan bir yar gelir bizlere miyordu. Bir an durdu, düşündü, sonra şöyle dedi: " — O zaman tekrar Ankara'ya gelirim.." İnönü güldü: "— Sizi Ankara'da bekliyoruz.." Bay Vance'ın, Atina'ya gitmek üzere Ankara'dan ayrılırken böyle bir "tekrar ziyaret"ten bahsedip bahsetmediği meçhuldür ama, John- son'un bu yeni "özel temsilcisi"nin tarafları uyutmak maksadıyla A- merika'dan yola çıktığı, uçağı Türk topraklan üzerindeyken Ankara'da biliniyordu. Üçlü bir teşebbüs Cyrus V. Amerika Cumhur a ai. Sohnson, İngilere Baş- bakanı Wilson ve Kanada baka- nı Pearson'un Kıbrıs Meselesiiin a- levli hale gelmesinden bu yana yaptıkları temasın sonunda Türkiye ve Yunanistan'a gönderildi. Türki- ye müdahaleye hazır memleket ol- AKİS duğu için Cyrus Vance önce Anka- Kendisine bir "kızgın ra'ya indi. gençlik" tatlı sayılmayacak bir "welcome" çekmek için Esenboğa hava alanında bekliyordu ama özel temsilcinin uçağı Mürted'e indirildi, oradan, Büyük Elçiyle birlikte şehi- re âdeta kaçamak girdi. Vance'ın getirdiği plâna "Kana- da Plânı" adı takılmıştı. Aslında bu bir üçlü plândı ama, Amerika ve İngiltere isimleri hem Türkiye'de, hem Yunanistan'da son derece an- tipatik olduğundan böyle bir ka- muflaja lüzum görülmüştü. Plân tasarlandığında Kanada Başbakanı Londra'da -başka bir sebepten do- layı- bulunuyordu ye Wilson ile biz- zat görüşüyordu. Johnson ile temas Atlantik üzerinden oldu. Vance'ın Ankara'da anlattığı teklif şuydu: Amerika, İngiltere ve Kanada Kıbrıs'ta "1960 şartlarına dönüş"ü arzuluyorlardı. Bu üç dev- let, Türkiye ile Yunanistan'ın bir masa başında bunu karşılıklı mü- zakere etmeleriyle neticeye varabi- lecekleri kanısındaydı. Adadaki Yu- nan askerinin geri aldırılmasını üç devlet tekeffül oediyorlardı. Ancak Türkiye acele etmemeli, bir harbi patlatmamalıydı. Üç devlete güven- miyor muydu? Bay Vance Ankara'- nın mutabakatım alınca Atina'ya u- çacak, orayı da ikna edecekti. Kıb- rıs'taki Yunan askerleri mutlaka çekilecekti. Tamam. Bunda ihtilâf yoktu. Bay Vance ve onun temsil ettikleri ne yapacak, ne edecekler, bu askerleri Adadan alacaklardı. Halbuki, Demirel Hükümetinin Türk milletine bildirdiği şuydu: "Yunanistan'a bir nota verdik. Ya Kıbrıs'taki askerini çekmesini, ya da bizim, aynı sayıda askeri Kıb- rısa göndereceğimizi söyledik." Bunda, "başkası taahhüt ederse, eh, kendimizi teminat almış sayar, vaziyetimizi değiştiririz" lâfı yoktu. Buna rağmen, önce Dışişleri Baka- ra Çağlayangil'le, sonra (Başbakan Demirel ile görüşen Cyrus Vance, 5