V.D 5 “PEMBE KADIN'DAN BİR SAHNE | Rusya acaba rengini mi sevdi? YENİ BİR TİCARET: FİLM DEĞİŞ-TOKUŞU Bi gecekondu filmci, geçenlerde birgün, parlayarak: — Yaşadık ağabey, yaşadık!" diyordu. "Şimdi ordan geliyorum. Herifçilere bizim filmi okuttuk!" Gecekondu filmcinin "orası" dediği yer, Sovyet Konsolosluğu; "herifçiler" dediği de Konsolosluk mensuplarıydı. "Okuttuğu"nu iddia ettiği filmi ise, çok sürümlü bir gazetede foto-roman olarak yayın- lanan ve geri seviyeli bir kısım okuyucu kal büyük sükse yapan, sadist bir gangsterin uydurm serüvenlerini hikâye eden bir filmdi. Konsolosluğun bu çeşitten uydurma bir filmi satın almaya kalkış- ması doğrusu hayret edilecek şeydi. Son günlerde Yeşilçam sokağında en çok duyu- lan sözlerden biri de, "Ruslara film sattık" veya "Rus- lar bizim filmi gördüler ve müthiş beğendiler, şu ka- dar bin dolara satın aldılar" klişesidir. Aslında bu, iç pazarda sıkışıp kalmış, dış pazar imkânı da bulun- mayan zavallı yerli sinemamızın kendi kendini kan- dırmaya çalışmasından başka birşey değildir. 36 gözleri Sovyetler'in, imzalanması sallantıda kalan kültür anlaşmasından çok önceleri de Türkiye'den film al- maya ve kaışılığında Türkiye'ye film satmaya giriş- tiği bir gerçektir. Sovyet sineması, son yıllarda, Batı film festivallerinde birbiri ardına başarılar ka- zanmış, katı doktrin savunuculuğu yapmaktan ço insancıllıktan yana çıkan filmleriyle, ilgiyi üzerine çekmişti. Fakat, Sovyetlerin bütün bu iyimser çaba- larına karşılık Batı, Sovyet filmlerine karşı hâlâ di- reniyor, ticari ilişkiler kurmaya pek yanaşmıyordu. Sovyet sineması bu yüzden, kendi iç pazarı ile, ken- disine bağlı ülkelerin dar pazarında kalmıştır. Ya- lan komşusu Türkiye'de de filmlerine alıcı bulama- maktadır. Getirticiler, batılı filmlere göre, fiyatları son derece ucuz Sovyet filmlerine önce, paranın yü- zünün, tatlı olması sebebiyle iltifat etmişlerdir. Sov- yet ticaret ataşeliği, örneğin bir "Leylekler geçer- ken"e, bir "Bir insanın kaderi"ne beşer yüz dolar gibi gülünç fiyatlar istemiştir. Gösterildiği her ülkede bü- yük ilgi uyandıran "Hamlet"in ilk teklif fiyatı ise, iki kopya dahil, bin doları geçmiyordu. Ancak San- sür, karşısına bir bak vi çıkarıldı mı ince eleyip sık dokumakta, Ö altında buzağı ara- makta ve her alanda getirticiye zorluklar çıkarmak- tadır. İş bununla kalsa, yine iyi. Sansür, bu yerden son- ra, ya getirtilen filmin oynatımını yasaklamakta, ya da sakıncasız bulduklarının mutlaka Türkçe dubla- jının yapılmasını şart koşmaktadır. Sansüre göre, Türkiye'de herhangi bir Sovyet filminin orijinalinin gösterilmesi, komünizm propagandan yapmakla birdir. Bunun neticesi, Sovyet filmleri kala kala Si- nematek derneklerine kalmıştır. AKİS