iç OLAYLAR zun vadeli işlerin, peşin program- larla kararlaştırılan katı çerçevele- re uymayacağını belirtmekte, "Özel sektörcüyüz" diye iktidara gelen, programlarını öyle düzenleyen DP'- nin de, AP'nin de devlet kesimini ge- nişlettiklerini örnek göstermekte- dir. CHP ile fark Komünizmin serbest o bırakılması üzerine kurulacak bir klâsik ko- münist partisiyle TİP'in farkının ne olacağı noktasına ilişmekten sakı- nan TİP'liler, partilerinin hüviyeti- ni açıklayan başka bir mukayeseyi yapmaktadırlar. Partinin "Düşünen Kadın"ı Be- nice Boran "Ecevit ve Ortanın Solu hareketi de bir Amerikan Oyunu mudur?" sorusunu şöyle cevaplan- akil dır — Böyle bir atıf yaptığımızı ben hatırlamıyorum. Yalnız Ortanın So- lu, esasında Avrupa kapitalizminin yaptığı gibi, işçilere, emekçi sınıfla- ra bir takım tâvizler vererek kapi- talist düzeni sürdürme çabasıdır. Halbuki Türkiye'de kapitalizm ge- lişmemiş olduğu, Özel Sektörde sermaye birikimi bulunmadığı ve özellikle Türkiye, örnek alınmak istenen gelişmiş kapitalist toplum- lar tarafından sömürülen, geri tek- nikli bir tarım sektörü üzerinde az gelişmiş bir kapitalizme sahip bir toplum olduğu ve ayrıca Türk özel sektörü yabancılarla işbirliği halin- de bulunduğu için böyle bir tâviz politikasını yürütebilecek durumda değildir. Düzen değişikliğinden bahsedi- yor, CHP ve Ecevit. Fakat nedir ge- tireceği, açık seçik söylemiyor. Son gezilerinde özel sektörü halka male- deceğiz demekle, hem ilmen doğru ve mü olmayan bir şeyi söy- lemiş oluyor, hem de söylediği, halk kapitalizmi yapacağız diyen Demi- rel'le aynı kapıya çıkıyor." Behice Boran, CHP hakkındaki TİP tenkitlerini ılımlı söyleyenler arasındadır. Yoksa, bilhassa TİP'in militan alt tabakalarında CHP de “öbür bütün partliler"den biri gö- züyle görülmektedir. Üst tabakada CHP hakkındaki duyguların ölçülü ifade edilmesinin sebebi, TİP'in CHP ile de bozuşmasını önlemek arzusudur. Zira TİP kendini güven içinde hissetmemekte, başına bir felâketin getirilmesi halinde CHP'- nin himayesini kaybetmek isteme- mektedir. Bundan dolayıdır ki bi- ten hafta içinde bir gün, aslında TİP'lilerin kendi aralarında her gün söylediklerini, İsmet İnönü'yü zik- 8 HALİT ÇELENK "Gidi gomonist!” rederek bir toplantıda açıktan söy- lediği iddiasına karşı Çetin Altan "Vallahi de, billahi de söylemedim" mânasına gelen koca bir fıkra yas- mıştır. TİP'in bunalımı TİP için bugün konulabilecek en doğru teşhis, bu partinin, ger- çekte olduğu ile ne olduğunu hangi ölçüde söyleyebileceği o bocalaması içinde bulunduğudur. TİP bir ihti- lâlci parti hüviyetinde değildir. Fa- kat, kurmayı kendisine hedef bildi- ği düzen komünist düzenin çok sos- yal ve ekonomik unsurunu taşımak- tadır. TİP bunu saklamak için bir "Türk sosyalizmi" tâbiri icat etmiş- tir. Halbuki bu, gene kendilerinin "Dünyada bir kaç sosyalizm yoktur. Bunu söylemek burjuva yutturma- casıdır. Bir tek sosyalizm vardır" felsefesiyle taban tabana zıttır. Bu bocalama, TİP'i başka çeliş- melere de itmektedir. TİP, sadece kendi aklındaki düzeni kurmak için kütleleri yanına çağırdığında bu da- vete icabet edeceklerin çok olmaya- cağım bilmektedir. Bundan dolayı- dır ki bilhassa gençler üzerindeki tesiri büyük "emperyalizme karşı savaşı, bayrak olarak almıştır. A- ma TİP, bu savaşın TİP etrafında ve "sosyalizm" dedikleri kendi dü- zenlerinin kurulması için mücade- leyle birlikte yapılmasını istemekte- dir. Bunu ayıranlar hakkında Be- hice Boran şöyle demektedir: — Benim anladığım, onlar as- lında CHP'yi tutuyorlar." KOMÜNİSTLİK Suçlanan suçluyor! ürkiye'de, bugünler- de herşay hatıra ge- lebilirdi ama bir komü- nistlik ithamım, hem de bazı kendi mensupları hakkında TİP'in yapa- cağı kolay düşünüle- mezdi. TİP'in "tehlikeli ilişkiler" içinde bulun- duklarım ilân ettiği ü- yeleri, partiden ihraç et- mek için çalıştığı 13 ki- şidir. Aralarında Halit ve Şekibe Çelenk gibi şöhretli, taraftarı ove sempatizanı çok kimse- lerin de bulunduğu bu grupu partiden çıkar- ma teşebbüsü, bundan öncekiler (gibi hadise- siz yürümemiş, yöneticilerin başına iş açmıştır. Bu teşebbüs teşkilâtta çok büyük tepki yaratmış, İstanbul, Ankara, Adana, Malatya, Samsun, Maraş, Tarsus ve Silifke'de olaylar cereyan etmiş, sert hareketler ol muştur. Sayfa sayfa protesto yazı- ları, yüzlerce imzalı telgraflar Ge- nel Merkeze yağmıştır. Aybar ve ar- kadaşları bunun üzerine protesto hareketlerine katılan birçok TİP'li- yi de Haysiyet Divanına vermişler- dir. Ama şimdi ne yapılacağı belli değildir. İlk 13 kişi ve onların ihra- cım protesto eden öteki TİP'liler Haysiyet Divanının kararım bekle- mektedirler. Bu karar bir türlü ve- rilememektedir. İlk 13 kişi Haysiyet Divanına temmuzda sevkedilmişler, müdafaa- larını vermeleri için Divandan da- vetiyeyi ise ancak bundan 20 gün önce almışlardır. Ama davet gere- gince Genel Merkeze gittiklerinde kimseyi bulamamışlardır. Görünüş odur ki, Aybar'ın başındanberi de- vam ettirdiği "sıkı disiplin" tehli- kededir. 13 kişiyi ve öteki protesto- cuları ihraç etseler, bunun kamuo- yundaki tesiri büyük olacak, TİP'e cephe almış sosyalistlerin sayısı ar- tacak, "Aybar ve yanındakiler in- hisarcıdır" şeklindeki iddialar kuv- vet kazanacaktır. e Yukarıda bıyık, aşağıda sakal vardır. Şu anda Ge- nel Merkez kararsızlık içindedir. AKİS