1925 Kürt isyanı ve Şeyh Sait Şeyh Sait Piran'da fazla kalmak istemedi. Adam- ları, sopalarının ucuna yeşil bayraklar ve Kuranlar asmışlardı. “Sallallah Muhammet!" diye bağırışıyor lardı. Atlılar atlarına binmişlerdi. Vakit yavaş yavaş akşama Yi. Şeyh Sait kafilesini "Yürü- yün!" emrini vel Cumhuriyetin tarihine “1925 Şeyh Sait İsyanı" diye geçecek olan hareket fiilen başlamıştı. Meclis Grupunda İsmet Paşa konuşuyor A vkara'da, bu konuyla ilgili olarak Doğu bölgesin- de Sıkı Yönetimin ilânı kararının ancak sekiz gün sonra ve Gazi Paşa'nın İsmet Paşa'yı Başkente çağır- masıyla alınabilmesi Şeyh Sait kuvvetlerinin çabuk, hızlı ilerlemesiyle ilgilidir. Harekât, olayın öyle ilk küçümsendiği şeklide bir "eşkıyalık vakası" olmadı- ğım ispatlamıştı. Ama gene de, olayın mahiyeti üze- rindeki tartışmaların sonu Mecliste ve siyasi çevre- lerde hemen alınmadı. Sıkı Yönetim kararının duyulduğu 22 Şubat Pa- zar günü sadece Ankara değil, İstanbul da heyecan içindeydi, Kulak gazetesi bir takım haberleri zaten yaymıştı. Demek ki bunlar doğruydu. Hele "İngiliz parmağı" lâfları telâş uyandırıyordu. Memleket uzun savaşlardan yeni çıkmıştı. Şimdi tekrar bir başka buhranla mı karşılaşılacaktı? Durumun belli olmasıyla birlikte askeri harekât hakkında da daha doğru bilgilerin verilmesi, endişe- leri büsbütün arttırdı. “Bu Şeyh Sait de nenin nesiydi ki muntazam ordu birliklerini yer yer mağlüp edi- yordu? Siyasi tartışmaların ilki Pazartesi günü, Halk Partisinin Meclis Grupu toplantısında cereyan etti. Hükümet ilk elde alınması gereken tedbirleri tesbit etmişti. Bunları önce kendi partisi Grupuna sundu. Bunlar daha ziyade, mahalli tedbirlerdi. Fethi Be- yin tedbirler listesi, zecri bir mahiyet taşımıyordu ve en önemlisi, bütün memlekete şamil olmaktan uzaktı. İsmet (Paşa, Ankara'ya gelişinin üçüncü gününe tesadüf eden o Pazartesi, Grup toplantısında yaptığı konuşmayla olaya bambaşka ve değişik renk verdi. Sonradan bu, resmi görüş olarak benimsenecektir ve Başbakanlığa getirilecek İsmet Paşa bu politikayı uy- gulayacaktır. Gazi Paşa da, Gruptaki görüşmeleri dikkatle ta- kip ediyor, bilhassa, bir yatıda İsmet Paşa ve onun radikal t Iı, diler taraftan Fethi Bey ve onun mutedilleri arasındaki görüş farkı üzerinde duruyor- du. Bugün bilinen ve o günleri yaşamış olanların AKİS AKİS'e söyledikleri, İsmet Paşa'nın Grup kürsüsün- den ne diyeceğinden, durumu ortaya nasıl koyaca- ğından, Gazi'nin hemen kelimesi kelimesine haberdar olduğudur. Nasıl haberdar olmazdı ki, iki liderin fi- eri, esi gününden beri hemen devamlı şe- kilde yaptıktan görüşmeler, konuşmalarla berraklaş- mıştı ve her noktada mutabık bulunuyorlardı. Gazi Paşa, radikal kanadın nasıl bir taktik takip etmesi gerektiğini dahi söylemişti. İsmet Paşa demecinde, Şeyh Sait İsyanının bek- lenmesi gereken bir olay olduğu fikrini savundu. Ko- nuşmasını Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Başkan Vekili sıfatıyla ayini. Cumhuriyetin ilânından itibaren yurt Ölçüsünde girişilmiş aleyhteki kampan- yadan acı acı ve uzun uzun, misaller vererek şikâyet etti. Doğuda Şeyh Sait "Din elden gidiyor. Kalkın ey ehil vatan" demişti. Bunu yıllardır Muhalefet ve İs- tanbul basını söylemiyor muydu? Bunlar , dini duyguları kullanarak tahrik etmiyorlar mıydı? Halk, Cumhuriyete karşı kıyama teşvik olunmuyor muy- du? Bir patlama nasıl olsa olacaktı. Bu, Doğuda ol- muş, belki de tam hazırlıklar yapılamadan harekete geçilmişti. Onun için, Hükümet tedbirlerini bu temel görü: işü dikkate alarak uygulamalı, bir "karşı ihti- İAl"in ilk adımının 'atıldığını gözden kaçırmamalıydı. İsmet Paşa, Partinin temayülü olduğunu belirt- tiği bu politikanın tatbiki için Grupun Hükümeti des- teklemeye hazır olduğunu bildirdi. Alınmış tedbirler vardı. Onlar iyiydi. Grup tasvip ediyordu. Hükümetin bu kabil hareketlere karşı azimli ve şiddetli davra- nışlarının arkasında olacaktı. Kanuni tedbirlerin esası, din istismarının önlen- mesiydi. Grupta Adliye Bakam Mahmut Esat Boz- kurt -ki o, radikal takıma dahildi- bu konuda Mec- lise bir kanunun teklif edileceğini haber verdi. Dini âlet edenler ve zihinlerde karışıklık yaratanlar iki senelik kürekten başlayan, idama kadar giden şekilde cezalandırılacaklardı. O günkü Grup toplantısı daha ziyade İsmet Pa- şa'nın ve onunla görüş birliği içinde olanların ağır- lığı altında geçti. Heyecanlı konuşmalar oldu. Dok- tor Reşit Galip gibi radikal devrimciler Cumhuriye- tin ve eserlerinin en sert yoldan korunmasını istiyor- lar, hiç bir müsamahanın gösterilmemesini şart gö- rüyorlardı. Bir "karşı ihtilâl" başlangıcı patlak ver- mişti. O yolu açanlar, amansızca yok edilmeliydiler. Konuşmalarda Terakkiperver Cumhuriyet Fırka- sının ve İstanbul basınının, bilhassa muhalif gazete- lerin adı sık sık geçiyor, radikal omilletvekillerinin Şeyh Sait hareketinden genellikle onları suçlu bul- dukları ve onlara karşı da tedbir talep ettikleri dik- kati çekiyordu. 29