“ Aracının kızı , Behice Boran! TİP'İN DÜŞÜNEN KADINI BEHİCE BORAN — bam tüccardı. Bursa'da, küçük çapta hububat ticareti yapar- dı. İlçelerden hububat alır satardı. "Aracının kızı" Behice Boran, şimdi, Türkiye'deki sosyalist par- tinin liderlerinden biri, düşünen beyni ve kürsü silâhşorudur. Baba- sının mesleğinin kendi düşüncelerinin oluşumunu pek etkilemediği- ni, o zaman yaşının küçük olduğunu ifade eden Boran, talihin cilve- si, Amerikan Kız Kolej'inde okumuştur. Sonra Felsefe'yi bitiren Bo- ran, talihin yeni cilvesi, Amerika'ya gitmiş, Michigan Üniversitesin- de sosyoloji doktorası yapmıştır. "— 1930'ların Amerikası... Roosvelt'in New Deal'i... Büyük buh- ran sonrası... O zamanın Amerikası etkiledi beni. Bir tarafta lüks, re- fah, öbür yanda sefalet, işsizlik. Ama istihsal bol. Bu tezat çarptı beni. Ve orada, üniversitedeki seminerlerde, derslerde öğrendim sos- yalizmi. Literatürünü okudum. Tezat büyüktü. Bakıyordum, prob- lemleri fakirlik değil. İstihsal yapabiliyorlar, ama o büyük İstihsal işe yaramıyor, işsizliği, buhranları önlemiyor. Düzen bazuktu... Boran, 1939da Ankara'da, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinde Sosyoloji doçentidir. Heyecanlı tabiatı, onu derhal, mücadelenin or- tasına itmiştir. — Bizim o 1940 - 50 devresi öyle bir devre idi ki, Türkiye'nin sanayileşmesinden dahi bahsedemezdiniz. Sanayileşmeyi istemek, solculuk sayılırdı. Bize ilk hücum, Çığır dergisinden geldi. Tuhaftır; bizim amerikanizm yaptığımızı iddia ediyorlar, Türk köyünü değiş- tirmek istediğimizi söylüyorlar 1948'de, Niyazi Berkes ve A Naili Boratay'la birlikte Üni- versiteden çıkarılan Boran hakkında, "solculuk propagandasından ve "memuriyeti kötüye kullanmak'tan dâva açıldı. Beraat etti. Ko- casının da işine son verilmişti. Birlikte bir tercüme bürosu açtılar. 1950'de DP iktidarı, Kore harbine katılma karan aldığında Boran, "Türk Barışseverler Derneği"ni henüz kurmuştu. Karar aleyhinde bir beyanname yayınladı. "Milli menfaatlere aykırı haber yaymakla Suçlandı ve 15 aya mahküm oldu. "— Mahkeme süresince, Ankara Hapishanesinde yattım. O tira- da oğluma hamileydim. Doğum münasebetiyle cezaya ara verdiler. Oğlum 15 aylıkken tekrar, hapse aldılar." TİP kuruluncaya kadar hayatı, Tercüme Bürosu ile evi arasında geçti. 1962'de Aybar, TİP lideri oldu... — Mehmet AK beyle yirmi yıllık arkadaştım. Aile dostluğu da var. 1962'de ben de partiye girdim. Eşim, benden ewvel girmişti..' Sonrası bilinmektedir. Behice Hatko Boran, yetenekleri, müca- deleci ve sert karakteri ile partiyi yöneten klik arasına girmiş ve bu güne gelmiştir. Yüzmeyi, kürek çekmeyi ve okumayı sever. En çok heyecanlandığı konu, sosyalizmdir. Bu konudan bahsetmeye başla- yınca sesi serde perde yükselmektedir... "— Birgün gelecek, Amerika da sosyalist olacak. Bütün dünya sosyalist olacak... kamu sektörünün esas olacağı ke- sinlikle bildirilmektedir. Bu safha- da bankalar, sigortalar, ithalât, ih- racat ve ekonomide kilit taşı görevi yapan, üretim ve mübadele araçları devletleştirilecektir. Toprak refor- mu yapılacaktır. Sovyetler Birliği'nde de, NEP devrinde bir "küçük arazi sahipleri" sınıfının yaratıldığı, fakat sonra- dan, o safha bittiğinde obunların, ellerinden alınarak ve "kulak" muamelesi görerek yokedildikleri hatırlatıldığında bazı TİP'liler gülümsemektedirler. TİP'in programında bu safhanın hedefi şöyle anlatılmaktadır: "Ve böylece politik demokrasiye ekonomik ve sosyal bir öz kazandı- rarak daha ileri bir toplum düzeni- ne geçiş şartlarım hazırlamak.." Saçak altında kundura tamiri Böye bir safhadan sonra, artık TİP sözlüğünde "ilerici düzen" diye adlandırılan düzene ne kaldığı bir merak konusudur. Geçiş döne- minde kendisine "bir ölçüde" yaşa- ma hakkı tanınan özel sektör o za- man ne olacaktır? Bu soru kendisine sözlü olarak sorulduğunda Genel Sekreter Sar- gın Şu cevabı vermiştir: — Bu, özel sektörden anlanıla- na bağlı. Sonra, eklemiştir "— Meselâ, ri altında kun- dura tamir eden kunduracı. Onu da, özel sektör mü saymalı?" Sovyetler Birliği'ni ziyaret et- mek fırsatım bulanlar orada da, sa- çak altında özel olarak kundura ta- mir etmenin Serbest bulunduğunu görmüşlerdir., Genel Başkan Mehmet Ali Aybar ise, kendisiyle ayakta yapılan kısa bir konuşmada sorulan "Tüzük ve programda Geçiş Döneminden son- ra uygulanacak sosyalizm hakkın- da pek bilgi verilmiyor" sorusuna "Söylenemez ki.. Şimdiden belirle- nemez. Bu, bilimsel olarak mümkün değildir" demiştir. Aybar ile bunu takiben şu ko- nuşma cereyan etmiştir: — Sermaye sahipleri en çok bu- nu merak ediyorlar. TİP iktidara gelip kendi sosyalizmini uygulama- ya başlayınca sermayemiz, malımız mülkümüz ne olacak diye soruyor- lar." — Onu, iktidara geldiğimizde görürler!" Aybar bunu söylerken gülüyordu. TİP'liler "topyekün devletleştir- mece o sosyalizm safhasında bile ihtimal vermediklerini bugün söyle- devletleştirme mükün değil" demiştir. Boran, u- AKİS