ATATÜRK VE İNÖNÜ, 1925'LERDE Ortak teşhisin sahipleri 1925 Şeyh Sait İsyanı, üç cephesi olan bir olaydır, İsyan fiilen Doğuda patlamış ve hareketten önce kâ- şif bir "din elden gidiyor” propagandası yapılmış- tır. İkinci cephe, İstanbul'dur. Orada, kurulacak müs- akil Kürdistan Emiri olmak sevdasındaki Seyit Ab- dülkadir bir yandan İngilizlerle, diğer taraftan, yurt dışında bulunan eski Padişah ve şehzadeleriyle temas halindedir. Abdülhamid'in oğlu Selim Efendi Osman- lı tahtına tekrar oturtulması düşünülen şehzadedir. Üçüncü cephe ise, Ankara'dır. Ankara'da Cumhuriyet Hükümetinin liderleri arasında olayın mahiyeti konu- sunda görüş ayrılıkları vardır. Gazi ve İsmet Paşalar bunun bir “karşı ihtilâl'in başlangıcı olduğu teşhisini koyarlarken Fethi Bay ve Muhalefet olayı "mahalli vaka "saymaktadır. Geçen hafta başlayan bu yazı se- risi üç cephede derin ve esaslı araştırmalar yapan, bu arada isyan bölgesini gezen, Genel Kurmay Harp Ta- rihi Dairesinden askeri harekât hakkında kaynak so- ran ve Ankara'da, İsmet İnönü başta olmak üzere o günleri yaşayanlarla konuşmalar yapan AKİS ekipleri- nin ortak çalışmasının ibretle okunacak bir sonucudur. 26 iran, etrafı dağlarla çevrili, vadi içine Kurulmuş p bir köydür. Bu vadiyi kuzeyden Dizik, güneyden Tumturuk ve güneybatıdan Şeyh Yusuf tepeleri çev- reler. Tabiatın oldukça vahşi bir (o güzelliği vardır. Şeyh Sait'in, kardeşi Şeyh Abdürrahim'in evine geldiği o günlerde köyün nüfusu 2 bin 500 kadardı. Şeyh Ab- dürrahim bu köyden kız almıştı. Piranlılar genellikle nakliyecilik yaparak geçinir- lerdi. Katır ve develerle yük taşırlardı. Bir başka kıs- mı, köyün beş kilometre batısından geçmekte olan Dicle nehri üzerinde, sallarla odun naklederdi ve hat- ta bunların Diyarbakır'a kadar gittikleri olurdu. Halk akirdi. Arazinin engebeli, toprağın verimsiz bulun- ması tarım imkânım kısıtlıyordu. Hayvan olarak ke- çi besleyenler vardı. Tarlalarda hemen sadece gılgıl darısı yetişmekteydi. yalnız fakir değil, cahildi de.. Şeyhlik mü- essesesi bütün kudretiyle hükümferma idi. Cumhu- riyette tek mevcudiyetini köy ve civarındaki jandar- malar teşkil ediyordu. Çok kimse, padişahlığın kalk- tığının dahi farkında olmaktan uzaktı. Halbuki Pi- ren, il merkezine ancak 32 kilometre mesafedeydi. Ama 32 kilometre, yeni bir dünyanın başlangıç hudu- du olmaya yetiyordu.