ANKARA SANAT TİYATROSUNDAKİ OYUN Eskimiş bir Maksim Gorki'nin iyi oynanan piyesi "Küçük Burjuvalar". Yazan; Maksim Gorki. Çeviren ve sahneye koyan: Güner Sümer. Tiyatro: Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) Şahnedeki oyun uzuyor, durgunlaşıyor ve seyirciler sıkılıyorlarsa, herhalde suç ne oyuncularda, ne de seyircilerde. Suç, "Küçük Burjuvalar"ın konusunu teşkil eden bir sınıfın gerçekten durgun, sıkıcı ve ne- reye kadar böyle uzayıp gideceği bilinmeyen hayatın- da. Çünkü, koltuklarda, er mevsim daha bir güvenle bağlanan seyirci, sahnede ise, bu güveni sürdürmek oçabasındaki topluluk bulunmaktadır. Hep birlikte, 1900'lerin Rusyasında, bir taşra kasa- basında bir küçük burjuva ailesinin içindeler. Yani, sıkıntı içinde... "Küçük Burjuvalar"da perde, karanlık, karam- sar, sinirli bir gerginlik dünyası üzerine açılıyor. Sa- de, düz, içten bir alemin insanı olan terzi kız Polya'- nın belli-belirsiz gülüşü, karanlığı ancak kendi yüzü- nü aydınlatacak kadar, küçük burjuva Bessemenov'- ların kızı Tatyana'yı sinirli sinirli güldürecek kadar yırtabiliyor. Polya'nın babası kuşbaz Pertçkin, Besse- menov'ların evine, o, -ana ve oğulları Piotr ile büsbütün gergin ve sıkıntılı hal alan sahneye, öksede- ki sevimsiz bir kuşa yaklaşır gibi giriyor. Cıvıltılı ormanların, su kıyılarının sakin, sevimli ihtiyarı, ya- şamaları tükenmiş bu insanlara, onları ilk defa gö- rüyormuş gibi, büyüyen gözlerle bakıyor. o Hayatla ölümün karşılaşması gibi... Teteryov, bu can çekişen insanlara hırsla, kinle tüküren bir adam. Besseme- nov'ların pansiyoneri, bir kilise şarkıcısı. Bir bakıma huzurun, kaderciliğin, kilisenin temsilcisi. Oysa, tam aksi. Te eteryov, Bessemenov'ların bittiğini, ölmekte olduğunu çekinmeden tekrarlıyan, başbelâsı bir ni- hilist. Ama, pinti Bessemenov'a kirasını vaktinde öde- yen bir kiracı, yani "hakli müşteri". Durmadan Bes- semenov'ların cenaze marşını çalsa da... 38 Nil, bu ölü canlar dünyasına bir yıldırım gibi dü- şüyor. Köhne eşyalar, bu ışık altında büsbütün köh- neleşiyor. Dar salon, çamurlu çizmeli adımlarla büs- bütün daralıyor. Solgun, hareketsiz yüzler büsbütün heykelleşiyor. Nil'in kömür karası içindeki aydınlık yüzü, sadece Bessemenov'ların evini değil, sahneyi ve salonu da aydınlatıyor. Oyuna da umut dolu bir can- lılık geliyor. Nil'in hayat dolu kahkahaları, "Küçük Burjuvalar"ın evini temelinden sarsıyor. Teteryov'un aralıksız çaldığı ölüm marşı, gürültülü bir hayat tür- küsüyle karışıyor. Bessemenov'ların umutsuz çığlıkla- rı, bu gürültü içinde güç işitilir oluyor. yun, bundan sonra, seyirci için, sonu bilinen bir hikâyenin seyredilişi. 1902'de yazılmış olan "Küçük Burjuvalar"!, lm 50. yıldönümünde başka türlü seyretmeğe de hemen hemen imkân yok gibi. Nil'ile Polya'yı, 0S elele, Papaz Gapon'un ardında, Kış- lık Saray'a doğru yürürken veya Nil'i 1917'de, Kışlık Saray'ın demir parmaklıklarında düşünebiliyor insan. Yorum ve oynanış Türk toplumuna yabancı, uzak bir dünyayı ve onun insanlarını böylesine yaşatmak gerçekten güç iş. Ama AST'cılar, bunu her yanıyla ve topluca başarı- yorlar. Ahmet Işık Toprak'ın (Nil), Elif Türkân Çölok'un (Tatyana) oyunları; Ayberk Çölok (Teter- yov) ve Râna Cabbar'ın (Perçkin) kompozisyon- ları, herhalde, hafızalardan uzun süre silinmeyecek tir. Tunca Yönder (Bessemenov), belki yıllar sonra, -genç yaşının zaman zaman çelmelediği- rolünü bir ez daha oynamak isteyecektir. Oyunu çeviren ve sahneye koyan Güner Sümer'i, bir tiyatro adamı ola- rak, kutlamak gerek. Fakat, çevirdiği kitaba önsöz yazan yazar - yorumcu olarak değil... Çünkü, "Kü- çük Burjuvalarda Türk toplumundaki bir tabaka ara- sında kesin bir benzerlik kurulması, gerçek-dışı bir iddiadır. AKİS