KAFETERYA MÜŞTERİLERİ Kaloriden ne haber? doluştu. Aralarında pek az kız öğ- renci vardı. Uzun kumral saçlı, iri siyah gözlü incecik bir kız, bir gen- cin kolundaydı. Kitaplarını masa- nın üzerine bıraktı. Döner ısmar- ladılar. Yanında da bira. Tanju Madra, Siyasal'ın Maliye bölümünün son sınıfındaydi; eşi Ö- mer Madra ise Hariciye'nin son sı- nıfında, Evleneli daha iki ay olmuş. Tanju Madra, AKİS'in sorusu kar- şısında güldü: "— Sakın beni, evde yemek pişir- miyor sanmayın" dedi. "Evleneli, hep evde yiyoruz. Ben, haftada iki AKİS veya üç gün yemek hazırlayıp, buz- dolabını mümkün mertebe dolu tu- tuyorum. Bizim için en kolayı, Isı tılacak yemek ve zeytinyağlı şeyler hazırlamak oluyor. o Öğleyin acele gidince, kızartma veya alâminüt tarzda yemeklerle uğraşmak Zor geliyor. Henüz et almasını da pek bilemiyoruz. Örneğin geçen gün, biftek yapayım dedim. Öyle sertti ki, dişlerimiz kesmedi." Sıhhiye çevresindeki kebapçılar- la lokantaları dolduran gençlerin bir kısmı ise Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinin yetersiz (buldukları kantininden kaçmışlardı. İlle de politikacı eşleri! ir memur şehri olan Ankara'da, öğle yemeğini dışarda yiyenler elbette ki sadece öğrenciler değil- dir. Özellikle Ulus ve Kızılay çev- resindeki birinci ve ikinci sınıf lo- kantalar, kebapçılar, o işkembeci dükkânları, sandviççiler, börekçi- ler, pide salonları dolup dolup bo- şalmaktadır. İşin güç yanı, yemek beklemektir. o Kebapçılardaki müş- teriler, nefis et kokularını içlerine çeke çeke beklerler. Başkentin Gökdelenindeki Set Kafeteryada ise bekleme faslı a- sansör kuyruğundan o başlamakta- dır. Merdivenlere kadar uzanan kuyrukta sıraya girenler için en can sıkıcı şey, tepsisine alacağı ye- mekler konusunda kararsız olanlar- dır. Başkentte şık birinci sınıf lokan- talar, otel restoranlar da var. Bu- ralarda daha çok, tanınmış işadam- larıyla şık ve zarif hanımlar görü- lür. Tabii en çok dikkati çekenler de, politikacılardır. Bunlar, Meclis- teki 50 kuruşluk âlâ çorbayı bıra- kıp, "halk içine" girmeyi tercih e- derler! Şık restoranlarda sık sık görü- len birşey de, uzun masaları işgal eden kadın gruplarıdır. Bunlar, ba- zen de bir otelin bütün bir yemek salonunu kapatır ve ayrı ayrı ma- salara dağılırlar. Bu şık salonlarda yemek kokusu pek duyulmaz ama, buralara da parfüm kokusundan girilmez. Uğultu halinde devamlı bir konuşma, müziğin yerini tutar. Bu toplantılar, Başkentin hayırse- ver hanımlarının dernekler yararı- na düzenledikleri toplantılardır. Buralarda da politikacıların hanım- ları başta gelirler. (Eşleri seçim kürsülerinde savaşırken, hanımlar da birbirleriyle buralarda çene ya- rıştırırlar. Tabii, bütün bunlar, memleketin kalkınması içindir! Şık lokantalarda uzun masaları bazen yalnızca erkeklerin işgal etti- gi de görülür. Bunlar, falanca liseyi KÜÇÜK LOKMA PEŞİNDE Büyük söze izin var mı? bitirenler derneği üyelerince veya bir iş kotarmak, kotarılmış bir işi kutlamak için düzenlenmiş ziyafet- lerdir ve hep de nutukla biter. Memurların büyük, bir kısmı, karnını, dairelerin yemekhanelerin- de, bürolarda doyurur. Bazı tabi- dotlar kalori üzerine hesaplanmış- tır, iyidir. Bazı dairelerde de sefer- taslarında yemek ısıtılır. Rejim ya- Kiler, çay ve peynirle nefis körle- Çalışan kadınların çokluğu, Baş- kentte yeni bir endüstrinin doğma- sına yol açmıştır. Pişirilmeye hazır köfteler, bütün yan malzemesi ha- zırlanmış çeşitli etler, bürodan eve koşup çoluk - çocuğu doyuracak modern kadının yardımcısıdır. Ha- zır çorbalar, 5 dakikada pişen tat- lılar, jöleler bol bol kullanılmak- tadır. Kalori hazretleri sahnede eslenme uzmanları, son yıllarda, yemek yeme eğitimini halka ka- bul ettirmeğe uğraşırlarken, kalori hazretleri, mutfağın köşesine gelip yerleşmiştir. Besin maddeleri üze- rindeki bilgiler birçok klâsik yemek kitabını rafa kaldırmış, sağlık kay- tad kaygusunun yerini almış- tur. Son yıllarda lâfı çok edilen bir konu da, "karbonhidrat"tır. Şiş- manlamayı engelleyen yemek re- jimleri arasında "karbonhidrat re- jimi" en çok tutulanıdır. e Bugün, insan vücuduna gerekli besinler et, balık ve yumurta, süt ve peynirler, yağlı ve nişastalı maddeler, tahıl ve kuru sebzeler, yaş sebzeler ve mey- 23