AKİS da şunu yazdı: "Kabak Partisi!" Sonra bu kâğıt gazetecilerin eli- ne geçti. İşler gerçekten kabak tadı ver- meğe başlamıştı. 50 civarında isim teklif edilmiş, ama hiç biri tatmin edici nitelikte görülmemişti. Biraz anlamı olan eli yüzü düzgün isim- ler ise çoğunluğu o sağlıyamıyordu. Aslında oylamalar, bir aldatmaca- dan ibaretti. Feyzioğlu, Paksüt ve Melen, "Güven Partisi" ismini daha önceden kararlaştırmışlar, fakat bu kararlarını (o açıklamamağa yemin etmişlerdi. Hattâ o sırada, "Güven Partisi" yazılı büyük boy bir genel merkez tabelâsı boyanmakta idi. Anlamsızlığın anlamı Feyzioğlu ve arkadaşlarının, siyasi anlamı bulunmayan, partinin, yelpazenin neresinde yer alacağını, hangi seçmene hitap edeceğini müp- hem bırakan bir ismi tercih etme- leri boşuna değildir. Bunun iki se- bebi vardır: Birincisi, Feyzioğlu hem AP, hem CHP ve hem de diğer küçük partilerin oylarına göz dik- işti Bu bakımdan, "Kemalist '" ismi kabul edilse bul edilse CHP'li oylardan ümidi kesmek gerekecektir. İsminde "De- mokrat" kelimesi bulunan bir par- tinin üyesi olmak, üstelik kendileri- ni aileleri ve çevreleri içinde zor durumda bırakacaktır. Anlamsız isimde karar kılmanın ikinci sebe- bi ise, partiyi kuranların fikri be- raberliklerinin bir "fikir salatası" manzarası göstermesidir. Liberal Çelikbaş da bu partidedir, bir za- manlar "sosyalistim" demekten çe- kinmeyen Kırca da... Sedat Çumra- 11, Kemali Beyazıt gibi statükocular da bu partidedir, genç "ihtilâlci" İrfan Solmazer de... Bir zamanlar devrimciliğin ve sola açılışın CHP içinde önderliğini yapmış olan ve yönetim kurullarında işçilere kon tenjan ayrılmasını teklif eden Fey- zioğlu ile ona bu yüzden "Sen smıf Oo kavgasını Oo körüklüyorsun" diyen Melen aynı partidedirler. Alâ meriken politikacı Arif Ertunga ile muhafazakâr milliyetçi Şevket Ra- fit Hatipoğlu yanyanadırlar. Bu yüz- den isim görüşmelerinde teklif edi- len "Demokrat", "Liberal", "Muha- fazakâr", "Merkez", "Milliyetçi".. gibi bir anlam taşıyan, siyasi yer belli eden kelimeler ısrarla reddo- lunmuştur. Meselâ "Milliyetçi" keli- 20 Mayıs 1967 mesinin isimde yer alması, İhsan Kabadayı tarafından teklif edildi- ğinde, teklif 14e 19'la reddedilmiş- tir. Başta Hatipoğlu olmak üzere yeni partinin AP'ninkini andıran bir "milliyetçi politika" izlemesini isteyenler, bu red keyfiyetini öfke ve hayalkırıklığı ile o karşılamışlar- dır. Hatipoğlunun, kurucular liste- sini imzalamakta uzun süre diren- meşinin önemli bir sebebi budur. Kabadayı da geç imzalayanlardan dır. Herkesi memnun etmek için yo- la çıkıldığından, sonuç kimseyi memnun etmemiştir. Görüşmeler sırasında birisi "Memleket Partisi" ismini teklif etmiş ve gerekçesini, e- YURTTA OLUP BİTENLER "— Siz Uyara bakmayın, isim ya- rım saat sonra belli olacak" demiş- tir. ,, Kuruluşa revnak veren, Ahmet Üstünün iltihakı olmuştur. Bir ara toplantıya Ahmet Üstün getirilmiş, az sonra Ertunga ortaya bir mek- tupla çıkmış ve bunun Ahmet Üs- tünün istifa mektubu olduğunu bil- dirmiş, GP'nin basın sözcülüğünü yapan bir AP'li gazeteciye, "—Şunu postaya alıver" diye vermiştir. Daha, mektup bu AP'li gazeteci- nin cebindeyken Üstün, toplantıdan çıkıp gazetecilerin yanına gelmiştir. Kendisine ilk soru, "İstifanızı pos- taya verdiniz mi?" olmuş ve Üstün, G.P.'nin tabelâsı Değirmeni anladık, ya suyu? lindeki yazılı kâğıttan şöyle oku- muştur: "— Memleket Partisi dersek, hem fellâhların filân endişesi ber- taraf ölür, hem de milliyetçilik fik- ri ifade edilir." Görüşmeler bir ara iyice sert- leşmiştir. Feyzioğlu ve Ertunga, ga- zetecilere "ismin yarım saat içinde belli olacağını" söyledikten birkaç dakika sonra, bir saat önce gazete- cilerin önünde Genel Başkan tara- fından azarlanmış olan Mustafa L- var, alı al - moru mor, dışarı fırla- mış, "ismin iki saat sonra bile bel- li olmıyacağını" sinirli bir eda ile söylemiştir. Uyar içeri girdikten sonra Ertunga çıkmış, buna "Evet" diye cevap vermiştir. "Sivri Solcular" -bu tâbir Üstü- ne aittir- partiyi ele geçirdikleri ve tasfiyeleri imkânı kalmadığı için is- tifa ettiğini bildiren Üstün, bu tâ- birle neyi kastettiği sorulduğunda, "— Komünizme kadar gitmiyor" demiştir. Kendisinin bir toprak ağası ol- duğu yolundaki iddiaları cevaplan- dıran Ustun, " —Dünya sınırları içinde bir tak kiremidim yok" demiş ve şunu ek- lemiştir: "— Sadece, 312 dönüm kıraç top- rağım var.." Eğlenceli saatler bittiğinde ku- rucular, suratları asık, koridora in-